faaliyete başladığını öğrendiğim an götümü kaldıran, evde sevinç çığlıklarıyla dört dönmemi sağlayan, daha sonra ise neden bu kadar sevindiğime bir anlam veremediğim olay.
her yazılan entrynin defalarca kontrol edilip ekle demekle dememek arasında kafayı yedirten gerginlik sebebi bi durumdur.tez vakitte kurtulunmak istenir.
an itibariyle allah belasını versin dediğim moddur.
bitse de gitsek modudur. hapishane gibi bir şeydir.
her sabah, her öğlen, her akşam bakarsınız durumunuza. ısrarla offline olup tekrar girersiniz içeri. belki değişir diye.
değişmez. günlerce beklersiniz. şuan benim yaptığım gibi...
edit:bitti lan!
modların yazara -aklını sırayara dizerekten- ceza vermesi olayıdır.
bahse konu olan mod sözlüğü alabildiğince forumlaştıran bir mod'dur.sözlük portalının formatınaaykırı bir set'tir.
litaratüre uygun olarak yazılması gereken şeyleri yazmak zorunda kalınılmaktır.
admiler, yazarların durumları çaylaklığa dönüştürüleceğine tamamen accontunu sikip atmalı ve herkes işine bakmalıdır.
cübbeli ahmet hocayı eleştirince üst tarafta yanan baloncuk sayesinde öğrenilen ceza.
cübbeli ahmet hoca yüzünden çaylak moduna geçirildiğim günlere:
çaylak türküsü
kaç zamandır canım sıkkın
gözlerim uykusuz entry girmeyi bekledim.
uyurken ellerim klavyede
eksi yemeyi özledim anne.
yazmak isterdim delice...
ah... verebilseydim keşke
yüreği avucunda koşan herbir liseliye
tepeden tırnağa
bir "hassiktir"'i armağan.
düşlerimle sınırsız
diretmişliğimle genç
şaşkınlığımla eleştirirken "cübbeli ahmet" hocayı
usulca yanıverdi çaylak balonu.
uğur mumcu'yu düşün anne, a.taner kışlalı'yı
muammer aksoy'u
düşün ki yüreğin sallansın
düşün ki o an güneşli özgür günlere inanan
özgürce eleştiren bir yusufcuk havalansın.
yani benim güzel annem
düşüncelerimi paylaşmak varken gece tayfasıyla
oturup "umutsuz ev kadınların"'ı izledim.
ne garip şey şu çaylak modu anne.
cübbeli ahmet hoca geliyor aklıma
bir açıklaması vardır elbet.
geride boynu bükük silik entry
kaldı çöplükte.
ben hak derim adalet derim,
bıyığı yeni terlemiş liseli derim
yine de çaylak modu ne garip şey anne.
hayattan ne öğrenmiş olursanız olun mutlaka bir yerde çaylaksınızdır. mevzuya egonuzu dahil etmemek, " boşver lan birşeyler öğreniyoruz" diyebilmek ' en azından' kötü hissetmemeniz için elverişli bir zemin sağlar. Misal, Sokrates şu anda burada olsaydı muhtemelen play stationda çaylak olurdu. belki rakip yerine bile koymazdık, PESte yalandan gol yerdik, çay, çorba getir- götür işlerini ona devreder, arada: "Sokrat, koç ver bu round'u geçimm" filan diyerek onu daha da ezerdik, bir yandan kamçılar belki bakkala çakkala yollardık. Yolda kendince bir savunma filan yazardı, bize kızardı belki, bize kim olduğumuzu anlatırdı, körleşmemizi yazardı, belki çaylak aklıyla bizi uyandırırdı (bkz: Sokrates'in savunması)
Rahat olmak lazım velhasılı, tüm çaylaklıklar zorunlu ama geçicidir.
dinle dalga geçen bir ateiste hakaret ettiğim için az önce içine düştüğüm gruptur. işin sinir bozucu yanı aylardır sözlükte yazar olsan da, kurallara uyumlu entryler girsen de hiçbir alakası olmamasına rağmen sürekli üstte "şimdi entry böyle girilir, noktalama işaretlerine uymanız gerekir" tarzında beginner tavsiyelerine maruz kalmaktır.
ne zaman biteceği hakkında bir bilgi verilmedi. Moderasyon bir an önce incelesin entry'lerimi. Yazar moduna geçmek istiyorum, sabırsızlıkla bekliyorum bunu.