öyle bir olaydırki milimetrik, saniyelik hesaplar ister. o bisküviyi* ikiye bölersiniz* bir güzel bardağa yarısına kadar batırırsınız, ama çok dikkatli olmanız gerekir, içerde çok kalırsa kopar gider çayınızı hiç eder, az durursada kupkuru olur bi şeye benzemez.işte böyle ince bir iştir yani.
çocukluktan kalma alışkalıktır. hala büyüklerimiz tarafından yapılır. bende severek yaparım, komik ama güzel olur. biküviyi tam eritmeyeceksin. çok erirse çayın içine düşebilir.
bir de çaya ülker çokoprens batırmak vardır ki onun tadı diğer biskuvilere göre bambaşkadır. çokoprensin içindeki krema çayın sıcaklığında biraz erir, tam ağzınıza layık bi hal alır. *
20 yaşıma kadar çayın tadını bile bilmediğim için suya batırırdım ben bisküvimi.şimdi şimdi öğrendim çaya bisküvi banmanın ne vazgeçilmez bi şey olduğunu.
edit:bisküvi kesinlikle eti finger olmalı.sevgiler
zaman aşımına uğramayacak çocukluk davranışlardandır. bir insanı bakkaldan cino alırken görüyorsanız bilin ki o kişi, çayın yanında bsküvi olduğu zaman bisküviyi çayı banıp yiyen kişidir.
bir süre sonra mide bulandıran şeydir.
ilk başlarda insanın hoşuna gider ama 4-5 bisküviden sonra sulu ekmek yiyormuş gibi olur insan.
çayla en güzel giden bisküvi de kuşkusuz petit beur'dur.
Yüzüne bile bakmayacağınız büskivelerin nasıl da tadından yenmez haline geldiğini farketmenizi sağlar.
Çocuklukla ilgili çok nostaljik anlar yaşatmıştır. Evde haftalarca yenmeyen petibörler bir çay faslında silinip süpürülünürler efendim.
küçüklüğümden beri en sevdiğim girişim olmakla beraber önemli detaylar içermektedir.Eğer bisküvinin çay içersinde ne kadar kalacağını ayarlayamazsak bir kısmı çayın içerisinde kalır ve kaşıkla parçaları toplamak gerekir.