insanda bir tatminsizlik, bir kavuşamama, bir vuslatın başka bahara kalması hissiyatı, bir "hassiktiiir" deme duygusu yaratan durum..
adamı böyle, dil dışarda, öne doğru hamle ederek, düşen püsküütü havada yakalama çabası içine sokan durumdur. o görüntüyü sonradan izletseler, insan kendini tanıyamaz, "bir püsküüt için mi şu maymunluk" demeden duramaz.
ya bisküviyi çayın içinde çok fazla bekletmezsiniz ya da çaydan çıkarınca hızlı hareket ederseniz düşmez efendim. uzun yıllar denenip bulunmuş sonuçlardır bunlar.
yeterince sinir bozan bir durumdur. o kadar özenle o çaya batırılmıştır. hele ki kremalı ise daha da bir özenle eylem gerçekleştirilir pat diye yere düşünce de afedersiniz ama kusmuk gibi durur e bütün iştah ve heves kaçar.*
hele bi de çaya düştüyse çay kaşığıyla kurtarma çalışması yapılır yarısı çayda kalır ya daha da değerlenir bisküvi. çayın da tadı mest eder insanı. normal çaydan kat kat güzel olur tadı.
bir bardak çay ile iki paket bisküvi yediğimi bilirim. daldır, eridiğine çocuk aklınla kanaat et. yavaşça çek elini. çay ile temas henüz kesilmiş ve kolun ağzın ve çay bardağının tam arasında, kol dirseğin kırık vaziyette. sonra, lap! diye düş yere...
izlediğim bir belgesele göre düşmesinin sebebi tekniğini bilmememizdendir efendim. şöyle ki çaya bisküviyi dikey olarak bodoslama batırırsanız dağılır tabii efendim. işin sırrı bisküviyi yatay bir biçimde çay üstüne koyup bir süre tutmak sonra yemektir. böylece hem bisküviniz çayı daha iyi emer hemde dağılmadan yersiniz. afiyet olsun...