engellemek için bisküviyi hemen ağza götürmeye kalktığınız anda ağzınızı yakabileceğiniz, o esnada kazara çayı devirip elinizi ve kolunuzu yakabileceğiniz olay.
umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımlarına uyan bir olay.
kopan parçayı çıkarsan bile çayın içinde kalan küçük parçacıklar iğrenç bir görüntü oluşturur, içilmez.
çaya batırılıp da yenen bisküvinin tadı ayrıdır, sırf çaya batırabileyim diye hiç çay içmek istemediğim zamanlarda kalkıp çay doldurduğumu bilirim kendime. ama o kadar iyi ayarlamak lazım ki bisküvinin çayla bütünleştiği süreyi ki bisküvi dağılıp bütün çayı mundar etmesin. yoksa mazallah yerle bir olur tüm keyfiniz.
-hayvansan çayı o haliyle bile keyifle içebileceğin durum.
-derdin sadece bisküvi banmaksa zaten işine gelen durum.
-derdin sadece çay içmek ve yanındaki yörendeki insanlardan görüp bi kerelik yapasın geldiyse o insanlardan nefret etmene sebep olacak durum.
-derdin sadece çay içmekse ve yanındaki yörendeki bi kendini bilmez bisküvisini senin çayına banarken yaşandıysa katil olunacak durum.
bununla ilgili çeşitli ve ciddi araştırmalar yapılmış ve bisküvinin çayda hangi eğimle, kaç saniye bandırılması süresi hesaplanmıştır. tam hatırlamıyorum ama lan. üzgünüm.
insana derin azaplar verir,hem de ağır ağır derinden azaplar...inception'da araç köprüden düşüyodu ya aşağıya aynı onun gibi bitmek bilmez bir sahnedir bu azap süresi.sonra yaa.. hass.. gibi nameler dökülür dudaklardan.