belki de dünyanın en salakça şeylerinden biridir çay övücülüğü. sadece türkiye'de görülmektedir ve son zamanlarda çok revaçta. yok çay seven insan kötü olmaz, yok çay candır, yok sohbet çayla iyi gider. ulan çayı övdüğünüz kadar zenci övmediniz be. sıcak suyun içine kurutulmuş yaprak atıyorsun, bir de onu içiyorsun, yetmiyor pişkin pişkin övüyorsun. bir insan çayı niye över ya, niye över? kola gibi bir nimet varken niye çay? çay denen overrated meşrubat burundan bile geğirtmiyor siz hala neyin tatavasını yapıyorsunuz. allah kahretsin ya.
iki çay söylemiştik orda, biri açık,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
(Cemal Süreya)
haydi iç de çay koyayım.
(Ah Muhsin Ünlü )
ve hala ince belli bardakta içilen çay tüm felsefe ,
poetika ve kuramların üstündedir.
Çay duyguların sıvı halidir.
(Bekir Erdoğan)
o bir çay istemişti, trenin içinde
biz tren yolcusuyduk, çölün içinde
ben yalnız kalmıştım, senin içinde
oysa kaç kişinin yerine sevmiştim seni!
aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin
(Haydar Ergülen)
Ama bu kente gelirsen unutma beni ara,
sana bir çay ve temiz yaralar ısmarlarım.
(Osman Konuk)
Bizim içtiğimiz çay da çaydır
Çarpık dudaklı ezik gözlü allı mavili çaylar
Vadilerden renkli yağmurlar gibi gelir.
içtiğimiz çay.
(Sezai Karakoç)
Çayın rengi ne güzel
Sabah sabah,
Açık havada!
Hava ne kadar güzel!
Oğlan çocuk ne kadar güzel!
Çay ne kadar güzel!
(Orhan Veli Kanık)
çay içiyoruz
mutlu bir sessizlik içinde.
(Cevat Çapan)
Günün aydın, akşamın iyi olsun diyen biri olmalı.
Bir telefon çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.
Yoksa, zor değil, hiç zor değil,
Demli çayı bardakta karıştırıp,
Bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama; Çaya kaç şeker alırsın?
Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra
(Can Yücel)
biriniz birkaç yıldız taksın gökyüzüne
biriniz çay hazırlasın
biriniz akşam olsun
(Mevlâna idris Zengin)
Basit yaşayacaksın basit
Sanki bir gün yaşamın sona erecekmiş gibi basit,
Çay, Simit ve Peynirle.
(Nazım Hikmet Ran)
Çekti ayakları kahveye vardı
Açtı tabakasın, sigara sardı
Daldı.. neden sonra garsonu gördü
Çay dedi, yutkundu, eğdi başını.
(Abdurrahim Karakoç)
çaydanlığı sürüyoruz ocağa
kayna suyum kayna suyum
kayna da çay içeyim
ben böylesi sabahları
içine de
içine de
..
o biçim!
(Hasan Hüseyin Korkmazgil)
Hıncım bana kalsın gayrı
sen yalnızlığımı götür.
Bana çay demlemeyi öğret
elimi yüzümü yıkamayı,
ağzıma rakı koydurma.
(Ahmet Oktay)
çay içiyordu. sıkılıyordu. hamamda şarkılar söylü-
yordu görüntüm. işbaşı yapıyordu çalıntı zamanlarda.
(Altay Öktem)
Bütün gün kahvede oturdum yedek kulübesinde
ve bir kardeşim saf dışı kalsın diye
çay söyledim kahveden.
(ibrahim Tenekeci)
seni çay içerken izlemek
seni çay doldururken
seni demlerken çayı
kimseler inanmasa da düpedüz sevap
(Alper Gencer)
Dans eden bir kadının ayak bilekleri gibidir
Judy Garland gibi çay
Kan gibi çay.
(Sezai Karakoç)
Atları çayıra saldım diş kamaştıran erik ağaçları altına
Nisan toprağı kalbimde ağarıyor
Bence o çocuk öyle gülmemeli
Şimdi bir kadın çay demlese
(Ergin Günçe)
Çaycı getir ilaç kokulu çaydan
Dakika düşelim senelik paydan
(Necip Fazıl Kısakürek)
Biraz çay soğuklarda.
Ne kadar acı şu dünya
(Behçet Necatigil)
Bir bardak demli çay
burukluğu gibi kalsın
gecenin ve sabahın tadı
yaşasın anılarımızda
(Ahmet Telli)
Her gülümseyişinde tüm ülkeye çay ısmarlayayım,
seninleyken bir yudum çay zenginleştirilmiş uranyum gibi enerji veriyor bana Şebnem.
(Murat Menteş)
Çay henüz her şey bitmedi demektir.
(Cezmi Ersöz)
hayatta herkesin mutlaka
bir sarayburnu aile çaybahçesi varsa
hayatta herkesin mutlaka bir istanbulu varsa
hayatta herkesin mutlaka bir tanrısı varsa
ve biz tanrısız kaldığımıza göre
sen benimle mi gelirsin
ben sen de mi kalırım
bunu bırakalım şu geçip giden bulutlar düşünsün
(Salih Bolat)
Çay içmeye gidenler vardı akşamüstü, parklara gidenler de
Duruma uymak kısaltıyordu günlerini artamayan eksilmeyen bir hüzünle
(Turgut Uyar)
Aşkınla demlenmiş sıcak bir çay içmeliyim.
Küfürler saçıp etrafa, belalara bulaştırmalıyım ağrılı başımı.
Yokluğuna alışmamalıyım.
(Tarık Tufan)
bir çay yalnızlığı emirgândan öteye
değdikçe ısındığı yaldızlı bardağın
(Attila ilhan)
Ve oturdu mu bir masaya
hakkını verir çay içmenin
(Cahit Zarifoğlu)
Ya da bir oda kapısını açtığınız zaman
O müthiş öğle sıcağında
Pencerenin önünde örgü ören birinin
- Örgü mü, bir çay bardağını başka başka tutan ellerin becerikliliği mi-
Görülmediği gibi
Ama var mıydı sanki görülmek isteyen
Var mıydı bir şeyler bekleyen yüreğimin eskittiklerinden.
(Edip Cansever)
Benim çay bardağımda senin gözlerin olur
Senin gözlerin sizin çay bardaklarınızda
Onların gözleri
(Sezai Karakoç)
Adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde
Yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu
otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime
anne dedim, hadi çay koy da içelim
(Ali Lidar)
çok uyuz bir şeydir. ama bazı üstadlar da epey sağlam konuşmuştur haklarında.