çavdar tarlasında çocuklar

    2.
  1. bir günde okuyup bitirdiğim, bitirdikten sonra da acaba gereken önemi veremedim mi lan dediğim kitaptır. bir defa benim için mükemmel bir baş karakter ortaya çıkarmış kitaptır. o holden caulfield bizim koğuşta olsa on numara anlaşırdım herhalde ne kadar amcık ağızlı da olsa iyi anlaşırdık gibi iyi bir yatılı okul ve koğuş arkadaşı.

    bir de bu kitabın şöyle bir etkisi oldu bende kitaptan önce söylenen selamı muhattabına iletmeyen tiplerden biriyken holden'ın odasındaki yakışıklı, sporcu çocuğa bu konuda deliler gibi kaydırması sonucu dedim ki ne berbat bir özelliğe sahipmişim amk, ne kadar götçe bir şeymiş bu selam iletmemek, keşke biri daha önceden uyarsaydı beni bu konuda dedim ve selamları iletmeye dikkat etmeye başladım ki eminim hiç siklemeyeceğim bir kaç kişiye ilettim bile selamları.

    sonra bu kitabı okurken aklıma paso emrah serbes'in erken kaybedenleri geldi durdu. abisiyle barda içen çocuk, apartman otomatiğine trip atan çocuk, mahalledeki iki kıza sırayla yazan çocuk falan hepsi holden'dan ayrılmış parçalar gibi.

    kitabın aforizmaları çok iyi yani sonuç olarak okula gitmeyen bir çocuktan okulun ne kadar boktan olduğunu ve insansı bakımdan bir araya gelmiş o kadar insanın yarattığı kocaman ikiyüzlülük ortamını anlatıyor yoksa okul ve eğitim sisteminin çürüklüğünden, radikal eğitimden falan bahsedip ufuklar açmıyor kitaba böyle bakan varsa harbi aydınlanmak için bahane arıyordur yani. demek istediğim bu sadece bir çocuğu anlatan bir roman, mükemmel bir modern okul eleştirisi falan değil. sadece insanların sahtekarlığını çok güzel anlatan bir çocuğun kitabı.

    bir de amerikan bebelerine böyle kitaplar önerilmesi ne iyi dedim. yani milleti bilmem de bana kimse sekiz yıllık eğitimim boyunca al şu kitabı oku evladım demedi öğretmenlerimden falan. güzel iş yani okulda bunu okumalarının öğüt verilmesi. zaten ortaokuldan sonra kimse de bunu oku demedi ki bok varmış gibi hep araştırmacı adamların kitaplarına yönelttiler meslek için lazım diye. bok var sanki dur bi amk ben böyle romanlar okumak istiyorum, duygu tanımak istiyorum da diyemedik, şimdi de yine bok bok konuşuyorlar.

    bu ne ya boş boş şeyler anlatıyor getirin bana sivil örümceğin ağında ya da ortadoğu üzerine oynanan gizli oyunlar kitabımı geri ben böyle boş şeylerle vakit geçiremem diyen tiplemelerden değilseniz okumaktan her şekilde keyif duyacağınız bir kitap. her şeyi de ciddiye almamak lazım yani.
    15 ...
  2. 47.
  3. bu kitap benim için çok özel bir kitaptır. yazarın anlayışı gibi olaylara bakış açım değişiyor. güzel yani.
    10 ...
  4. 40.
  5. Başına bela sarıp düşmeye başlayan birine dibe vardığını anlama şansı verilmez. Düşer, düşer, düşer, ama düştüğünü anlayamaz.
    Tüm düzen, hayatlarının şu ya da bu döneminde çevrelerinin onlara veremediği şeyleri arayan insanlar için kurulmuştur.
    S.176
    9 ...
  6. 38.
  7. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1216680/+
    Her ne kadar kötü yorumlar yapılsa da en azından insanı sıkmayan , adeta bir film izliyormuş hissini veren ; bir çocuğun okuldan atılmasıyla başlayan serüvenini anlatan kitaptır. Evet şok mükemmel ve mutlaka okunması gereken bir kitap değil. Evet aksiyon da Yok. Fakat sıkmıyor ve sürükleyici bir kitap olduğu kesindir.
    7 ...
  8. 5.
  9. ' insan bazı şeyleri tam hatırlayamıyor..... Hatırlayamayışımın nedeni; felaket üzgündüm. Birşeylere üzülüyorsam, tuvalete gitmem gerekse bile gitmem. Üzülmekten gidemem. Üzülmeyi bırakıp gidemem.'
    7 ...
  10. 37.
  11. “Anlatacaklarımı gerçekten dinleyecekseniz, herhalde önce nerede doğduğumu, rezil çocukluğumun nasıl geçtiğini, ben doğmadan önce annemle babamın nasıl tanıştıklarını, tüm o David Copperfield zırvalıklarını filan da bilmek istersiniz, ama ben pek anlatmak istemiyorum. Her şeyden önce, ben bu zımbırtılardan sıkılıyorum. Sonra, onlarla ilgili en ufak bir söz etsem, bizimkilere inmeler iner.”
    5 ...
  12. 8.
  13. samimi bir kitap. bir cümle var ki, aslında hayatın özeti.

    “Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.”

    okuyun mutlaka.
    6 ...
  14. 42.
  15. Bak deme şöyle canım kaymaklı burçak çekiyor. Şarkısı geldi bile kulağıma. Oh mis gibi kokusu var. Nereden bulacam şimdi gece gece.
    5 ...
  16. 52.
  17. Gonulcelen ismi ile de bilinen bir jerome david salinger romani hatta en unlu eseri. 1950ler amerikasinda maddi kaygilari olmayan ama ruhsal bunalimdan yozlasmis sohbetlerden bir turlu kurtulamayan bas kahraman ozelinde meshur 68 bohem akiminin asi gencliginin 68 oncesinde yatan ruh halini anlatan bir basyapit. Okunmalidir okutulmalidir.
    Sizi bir ergen gibi dusundurtecektir. Ve bu yazar bu eseri 32 yasinda yazmistir ama ancak bu kadar iyi anlasilirdi bir ergen 32 yasinda biri tarafindan..alkislanasidir..
    Kitabin tek cumlelik ozeti ise: travmatik buyume sancisi..
    Bu kadar yetenekli bir romancinin eserlerini bastirmamak icin onlarca dava ile ugrasmasi kendi kizi ile bile papaz olmasini anlayamamakla beraber kafkaya benzetiyorum davranis tarzini.
    5 ...
  18. 23.
  19. güzel kitap.
    okusanız iyi olur
    he okumasanız da çok bir şey kaybetmezsiniz .
    ama grinin elli tonu okuyacağınıza bunu okuyun yani.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük