Kitabı okurken ortalarında, ben de lise anılarımı yazıversem benden de bir kitap çıkarabilir, dedim. Bu, kitabın seviyesini küçük düşürmektir. Vay be! Yazara helal olsun... böyle bir kitabı yazmak her yiğidin harcı değildir deseydim, kitabın seviyesini göklere çıkarabilirdim. Çünkü kitabın yazı dili estetik açıdan pek zayıftır. Okurların bir kısmı bu dili, sohbet havasında veya samimi bulabilir, samimi hissettirdiği söylenebilirse de bir süreden sonra yazarın diliyle, kusacak gibi oluyordunuz...
Yazar, cümleler arası geçişlerini genellikle "filan" ile bağlamış ve bu bağlayış, yazı dilinin seviyesini aşağılara çekmiştir. Kitabın kahramanı liseli biridir deyip anlatılanlar onun ağzındandır desek dahi "filan" kalıbı çok kullanıldığından olsa gerek sizi bıktırıyor.
işleniş ve akıcılık konusunda, birkaç pürüz dışında, fevkalade bir olumsuzluk göremedim. Kitabı her şeyi ile yerecek değilim. Başka birine önerebilir miyim? Önermem ama yine de okuduğuma pişman değilim. Bazı kısımlarında eğlendiğimi dahi söyleyebilirim.
Kitabı okumazdan evvel, çok popüler olduğunu bildiğimden elime almıyordum. Elime alınca inanılmaz şaşırdım, daha klasik bir eser bekliyordum.
Erotizm konuları, tam anlamıyla liseli düşüncesiyle yazılmış. Bu konuları hoş bulmasam da liselinin gözünden işlenilmesi yazarın o seviyeye başarıyla inebildiğini gösteriyor. Ya da yazar, her zaman liseli zamanlarının fikriyle mi yaşıyordur?
Kesinlikle okuyunuz diyemediğim gibi kesinlikle okumayınız da diyemediğim bir eser. Yine de 18 yaş altı okurların okumasını sağlıklı görmüyorum.
Not, başlık ile içeriği kesinlikle uyuşturamadım. Bu kitaba neden bu başlık?
Gonulcelen ismi ile de bilinen bir jerome david salinger romani hatta en unlu eseri. 1950ler amerikasinda maddi kaygilari olmayan ama ruhsal bunalimdan yozlasmis sohbetlerden bir turlu kurtulamayan bas kahraman ozelinde meshur 68 bohem akiminin asi gencliginin 68 oncesinde yatan ruh halini anlatan bir basyapit. Okunmalidir okutulmalidir.
Sizi bir ergen gibi dusundurtecektir. Ve bu yazar bu eseri 32 yasinda yazmistir ama ancak bu kadar iyi anlasilirdi bir ergen 32 yasinda biri tarafindan..alkislanasidir..
Kitabin tek cumlelik ozeti ise: travmatik buyume sancisi..
Bu kadar yetenekli bir romancinin eserlerini bastirmamak icin onlarca dava ile ugrasmasi kendi kizi ile bile papaz olmasini anlayamamakla beraber kafkaya benzetiyorum davranis tarzini.
Bir ergenin hayal dünyasının anlatıldığı kitap. Bu romanı okumak keyifli olsa da size bir şey katmaz. Teoman gönülçelen şarkısını bu eserden esinlenerek yazmıştır.
Teoman'ın birçok kez okuduğu ve "Gönülçelen" şarkısını yazmasına vesile olan kitap. ergen bir erkek öğrencinin yaşamını anlatır. Sanırım bu kitabın yazarı kitabın yayımlanmasını istememişti.
NewYork'lu bir burjuva ailesinin oğlu Holden Caulfield'in "büyümeye dair" keyifli ve hüzünlü öyküsü. Salinger'in en iyi eserlerinden biri. Türkçeye daha önce Gönülçelen adıyla çevrilen roman, bu kez ingilizce aslından Coşkun Yerli tarafından çevrildi.
orta okul son sınıftaydım o zamanlar da mel gibson ile julia roberts'ın başrollerinde oynadıkları the conspiracy theory - komplo teorisi filmini izlemişim. o filmde, devletin beyin yıkama yöntemi ile birer kiralık katile dönüştürdükleri tetikçilerin, bu kitaba olan takıntısından bahsediliyordu. mel gibson, ne zaman bir kitapçıda görse bu kitabı satın alıyordu ve bilmiyordu. ben de ona özenip, çantamda hep bir tane taşıyordum, tetikçi hesabı. tam bir gerizekalıymışım.
bu arada filmde nedense kitabın adını sürekli "gönülçelen" olarak çeviriyorlar. catcher in the rye işte. bir solukta okunuyor, insan garip şekilde kitaptaki ana karaktere acayip empati yapıyor, okurken o karakter oluyorsun, o karakterin başı dara düşünce okur olarak sen de darlanıyorsun filan, garip bir kitap. amerikan gençliğinin, kültürünün yozluğu üzerine. okuyun, okumaktan zarar gelmez.