1.Çatlamış olan.
2.Deli.
3.Ara,aralık.
4.Yer altındaki taş kütlelerinin basınç ve gerilim dolayısıyla yer değiştirmeden çatlayıp yarılması,diyaklaz.
5.Çatlama.
birçok açılımı vardır. en bilineni tozutmuş insanlara kullanılan çatlak sözcüğüdür. bunun dışında vücut çatlakları denen, kilo alıp verme, kortizonlu ilaç kullanımı, hamilelik gibi olaylar sonucunda oluşan bir hadise vardır ki, her bayanın kabusudur. ben nacizane denenmiş bir formül sunmak isterim, bu dertten muzdarip olan tüm bayanlara:
malzemeler:
-madecassol, sabah sürülecek.
-acnelyse krem, akşam sürülecek.
-evigen ampul, haftada 2-3 defa.
çatlaklar derinin en alt tabakasında oluştuğu için tamamıyla giderilmesi zordur ancak bazı kremler kullanılarak veya yukarıdaki tedavi uygulanarak çatlakların görünümünü azaltmak mümkündür.
geçmesi mümkün olmayan; fakat bazı kremlerle azaltılması, hatta gözle görülmeyecek hele getirilmesi mümkün. kilo alıp, vermekle ilgili olup, çoğu kadında görülürken, bazı kadınlarda görülmez. eğer çatlak probleminiz var ise, vücudunuz nemli tutularak esnetilmeli.
el-kol bölgesindeyse şayet kalp seviyesinden aşağı düştü mü zonklama şeklinde zuhur eden dert. kıl kadar çatlak nasıl bu kadar acı verebilir. her şeyin ilki de bir zor oluyor yahu.
Pandemi nedeniyle küresel çapta sinema sektörünün sekteye uğradığı bir dönemde Türk sineması için umut verici bir film olmuş.
Alacak verecek meselesinden bunalmış Muhafazakar bir Türk ailesinin evine kamera yerleştirilse ne izlerdik sorusunun cevabı. izlerken gerim gerim gerildim.
ingiltere'ye çalışmaya gitmiş bir gurbetçi vatandaşın (Ayhan) başka bir vatandaşa (fatih) yüklü miktarda borç vermesi ve sonradan haklı olarak borcunu geri istemek üzere gelmesiyle hikaye başlıyor.
Bir kere film bize birine borç verince mutlaka senet imzalatmak gerektiğini gösteriyor. Eğer Ayhan Fatih'e zamanında kağıt imzalatmasaydı o paranın üstüne bir bardak soğuk su içmesi gerekecekti.
Fatih'in ailesi tipik çıkarcı yurdum ailesini yansıtıyor. Borç alınan parayla minibüs alınırken kimsenin gıkı çıkmazken iş ödemeye gelince Fatih'in karısı da dahil olmak üzere herkes çamura yatıyor.
Film o kadar gerçek ki... Herkesin görünürde şen şakrak muhabbet ettiği ama içten içe gerçek fikrini sakladığı mangal akşamı süper bir tespitti. Sırf eli boş gitmemek için yoğurtlu semizotu salatası götüren gelin, gerginlikle sözünü geçirmeye çalışan büyük erkek kardeş, altınlarını kocasının borcu için bile vermek istemeyen taze gelin, işleri tıkırında olduğu halde kimse borç istemesin diye iyi durumda olduğunu belli etmek istemeyen enişte, erkek kardeşlerine düşkün olduğu halde anne ve babası tarafından ciddiye alınmayan abla, hali vakti yerinde ve iyi niyetli olup ailenin işlerine dahil olmayan mesafeli kız kardeş, sorumsuz ve borç yükünü tüm ailenin taşımasını bekleyen erkek kardeş...
O çok övündüğümüz aile yapısının temeli çürük. O nedenle en ufak bir tartışmada kardeşler boğaz boğaza geliyorlar.
Herkesin sülalesinde mutlaka vardır. Hemen her ailede Amca, hala, teyze, dayı fark etmeksizin bir şekilde miras veya borç davası yüzünden kavgalı oluyor. Çünkü biz genel olarak kıt kanaat geçinen veya hali vakti yerinde olsa bile çoğunlukla sonradan görme bir toplumuz. Gözümüz her daim aç.
Film hiçbir sona bağlanmamış ama zaten olayı bu. Yönetmen Bize klasik taşralı bir Anadolu ailesinin bir gününü anlatmak istemiş ve başarmış.