Cebinde 3 kuruş parası olamayan küçük mahalle çocuklarının en büyük eylencesidir. Bayramlarda genellikle çok alınır mahalle arkadaşları toplanarakda beraber bir eylence oluşturulabilir.
hain şakalara sebep olan icadtır. ayakkabının altına bir miktar sakız ile yapıştırılır ve sessizce arkadaşlara yaklaşıp ayak yere vurulur. O anki zevk sekste bile yoktur.
gece karanlığında duvarlara sürtünce çıkan kıvılcımlar ve sesler ile akıllarda kalmış çocukluk eğlencesi. sözlükte resmini görünce farkettim, belki yirmi senedir görmüyorum bunlardan. çocukken bunlar ile fazla uğraşınca elde bıraktığı barut veya kimyasal artıklardan dolayımıdır bilinmez tene temas ettiği yerler karanlıkta fosforlu şekilde parlardı.
son yaşanan birkaç tatsız hadisede, renginin çikolataya benzemesinin rolü olduğu farkedildiğinden; artık mavi veya farklı bir başka renkte üretilmeleri söz konusu.
bir bayram klasiğiydi. Tüm çocuklar bilirdi ki; (80'lerin sonu 90'ların başı) bayram demek torpil, kız kaçıran ve çatapat demekti. akşam ezanı okunana ve "herkes evine evi olmayan sıçan deliğine" nidaları duyulana kadar çatapat ve türevleriyle gün geçerdi. çatapata kavuşacağımız günler sayılırdı. bitince üzülürdük, parası biten daha çok üzülürdü. eller çatapat kokar kahverengimsi olur, binalar ve duvarlar kahverengi çizgilerle bezenirdi. teyzelerden azar işitme seansları da yanımıza kar kalırdı. hey gidi günler hey.
küçüklüğümde bayramların vazgeçilmezlerinden.
bir de bunun revolver tipi silaha takılanları vardı. hala onun yüzünden yanağımda ufak bir iz mevcut.
sağ elinde tuttuğun silahı, kapıdan sinsice girmek üzereyken sağ şakağına doğru yükseltirsin ya hani?
heh işte o anda tetiği çekmeyecekmişsin. onu anladım.
yıllara meydan okuyan cihazdır. lakin şimdilerde haberlerde "çatapat yutan çocukların ölümü" haberleriyle gündeme gelmektedir. olaya farklı bir boyuttan bakarsak ya memlekette fakirlik fazla çoluk çocuk çatapat yiyor ya da şimdiki çocuklar tam bir embesil.