iliklerini kurutur insanın. zordur. sıkıntıdan patlayacak gibi olursun. hepten depresif bir tanımlama olacak belki ama kangren olan kolu kesip atamamak gibi birşeydir işte.
beklenen sonun hiç gelmemesini umut etmektir bazen...gerçeği bilmek acıtır insanı. yapabilecek hiç bir şeyin yoktur yada yapabileceklerin; yaptıklarınla sınırlı kalmak zorundadadır.
bir dairenin içinde dönmek ve hep başladığın yere geri dönmek gibidir. labirentin içinde kaybolmak , bazende başlangıcını bile bulamamaktır.
çığlık atmak havaya ve sesinin hiç duyulmamasıdır.
bundan daha acısı varmıdır...ruhun hapsolmuştur...
bizzat insanın kendi kalbinin insana hissetirdiği duygudur. bu kalp yok mu, bu şerefsiz kalp, gider hiç değmeyecek birini sever, o da yetmedi, o değmeyecek biri gittikten sonra bile hala onu ister, işte insana kendini çaresiz hissettiren durumlardan biri de budur.
mantığın, onurun, benliğin o nu sevmenin, düşünmenin yanlış olduğunu bilse de, bu gönül işlerine bakan kalbe söz geçirememek en büyük çaresizliktir.
final sabahları hoş bir örnektir. Ne kadar çalışsanda arkandaki "yusuflama" asla geçmez. Sınavdan çıkma anı hoştur o yüzden Sınavdan önce Sınavdan sonra adlı zaman dilimi öğrenci milletinde yer edinmiş hatta psikolojide literatüre girme adayı durumundadır. Ayrıca işte "o an" diye anlatasım geldi ya neyse...
okulu bırakıp memleketine dönmeye karar verdiğinde 50 lira yol parasını bulamayıp telefonunu satma ve otobüse binme durumundur. zaten paran yoktur ve okulu o yüzden bırakıyosundur.
sosyal devleti iliklerine kadar hissetmekten daha olası durumdur ki bir bakanımıza göre tuncelideki vatandaşlarımız beyaz eşya yardımı ile iliklerine kadar hissettiği aslında sosyal devlet değilde çaresizliktir çünkü bu vatandaşlarımız işşizlik sorununa çözüm yerine buz dolabı ile daha çok çaresizliğe düşmektedir.
yatağa yatıpta kafanı yastığa koyduktan sonra onun o güzel o tatlı uyumasını seyredemedikten sonra bütün kan akışın iliklerine kadar işler. uykuya dalamazsın çünkü onu özlüyorsundur.
tüm vücudunun acı çekmesidir. şuan o kadar boktan bir durumdayım ki çaresizliği iliklerime kadar hissediyorum. hiç beklemediğiniz bir anda kalbinize atılan tekme o kadar yakıyor ki canınızı. ağlamak yetmiyor, kelimeler yetmiyor anlatmaya. kesip atmak istiyorsunuz içinden olmuyor. bu muymuş ya diyorsunuz. bu muymuş hepsi bu kadar mıymış. neler söylemişti oysa! benim hatam mı diye soruyorsunuz kendinize, cevabı önemli mi? değil değil değil! artık hiç önemli değil. çok kötüyüm, çaresizim, yalnız hissediyorum sözlük çok çok...
bir ibrahimin oğlu ismail in cesaretinde teslim olmayı gerektiren anda olmaktır. elinden gelen hiç bir şeyin olmadığı anda görmediğin ama varlığını her yerde görüp kabullendiğin yaradana sığınmaktır yapılacak tek şey.