sadece bir arkadaşınızın olduğu bir şehirde haftanın her günü yüzsüz bir şekilde o insanı arayıp "buluşalım mı?" dedirtir... her seferinde de nazikçe red edilmenize rağmen...
bu kadar şerefsizdir işte çaresizlik... istenmeyen adam olduğunuzu düşünmeye başlarsınız...
iğrenç bir şeydir. kolların bağlıdır, parmakların kesik. tek dileğin vardır yapmak için, ama o bile lükstür sana bazen. çaresiz olmaktan başka çare yoktur senin için. çaresiz, yapayalnız ve bitkin. bittim.
Çok uzaklarda olan birini özlemek. Tek bi telefon, hatta tek bi mesaj bile durumu çözebilicekken o mesajı atamıcağını bildiğin birini özlemek. Belki de çaresizlikten özlemek, ayırt edemedim. Öyle bi kısır döngü işte.
dünya tarihine bakarsak oldukça uzun bir çaresizlik tarihi çıkarabiliriz. tarih çaresiz kalmış insanların geleceğe bıraktıkları hikayelerle dolu. dini, rengi, ırkı yok aslında çaresizliğin. sadece dilden dile farklı kelimelerle ifade edilip söyleniyor.
''Elinden bir şey gelmemenin acısını iniş takımları olmayan melekler bilir. Bir arabanın farlarına kilitlenip kalmış sincaplar bilir. Suyun dibine ağır ağır çöken taşlar bilir. Matkapla göğsünün ortasına açılmış bir pencere düşün. Perdeyi aralayıp kendi yarandan bakıyorsun dünyaya. Eskisi gibi acımıyor ve de asıl bu acıtıyor.
çaresizlik bir durum, bir sorun karşısında hiçbir çare bulamama, hiçbir şey yapamama, çaresiz kalma durumu; çaresizlik içinde kıvranmak . veya size yardım edememenin çaresizliği içindeyim.
insanın içinde bulunduğu durumdur, eşiniz veya sevgiliniz elinizden yavaş yavaş kayar, fikir ayrılıkları ortaya çıkar ama siz bunun farkında değilsinizdir, ve sonra bir bakmışsınız sevgiliniz elinizden gitmiş, işte bu çaresizliktir.