ülenin hangi vilayeti sınırları içerisinde olursanız olun otobüs ve tren seferlerinde kuş uçmaz kervan geçmez insan girmez mekanlarında allahın dağına taşına yazılan slogan.
merak ettiğim bu slogan ve kapmanyanın arkasında kimler var ve bu saçma eylemi kimler nasıl gerçekleştiriyor.
yakında uçak yolcuları da görsün diye bulutlara bu sloganı yazmaya çalışırlarsa hiç şaşırmam.
Otobüs yolculuğunda ilçelerin girişinde, köprü altlarında, ıssız dağ başında bile yazan yazı. Hepsi kırmızı, aynı fontta, kalıpsız yazılmış ayrıca deforme bile olmuyor yazılar.
bu nasıl bir örgütlenme ise avea'nın çekmediği yerlerde bile çare sarıgül yazıyor lan. bu nasıl bir network, bu nasıl bir azim, bu nasıl bir lojistik anlayışı ki elde tebeşirle dağ bayır dinlemeden yol kenarındaki bütün duvarlara bu yazılmış. lazer gösterisi falan da olsa geceleri. ne güzel.
Türkiye'nin her yerinde denk gelebileceğimiz slogan. Hatta sloganlıktan çıkmıştır, deyim olmaya adaydır. Örneğin; 1 sene önce sivas'ta bir köye gittiğimde, dağın başında bulunan bir su deposunun dışında dahi "çare sarıgül" yazıyordu.
aslında çok hazin bir hikayesi vardı bu adamın. doğan medyası bu adamı parlattı, parlattı, parlattı... sonra baktı olmuyor buruşturup bir peçete gibi çöpe atıldı. ilginç ben o zamanlarda etrafımdakilere söylüyordum; "değil Sarıgül, yılmaz Morgül'de gelse, mahsun kırmızıgül'de gelse chp seçim kazanamaz" diye ama Sarıgül gelmeyi bile beceremedi.
doğan medyası, Sarıgül'ü doğrudan CHP'nin başına getirmek suretiyle denedi. Kılıçdaroğlu'nu devirebilmek için esaslı bir seçim hezimeti, örneğin oyların yüzde 20 ya da bunun altına düşmesi gerekiyordu (kaset maset çıkmadı, Kemal Bey harama uçkur çözmedi)... olmadı!
Sarıgül, "Becerikli Bay Mustafa" ilan edilmişti. önüne gelen her televizyon kanalına çıkıp işkembeden sallamaya başlamıştı.
doğan medya grubu hem yazılı hem sözlü basında Sarıgül'ü cilalarken "Becerikli Bay Mustafa bir alternatif olabilir mi?" diye soruyordu!
Kardeşlik de bunun farkındaydı herhalde o zamanlar, pek iyimser görünmemişti gözüme.
Ya da tarafsız görünmeye çalışıyordu, "artısını eksisini" dile getirerek parlatma uyanıklığı, bir tür köylü kurnazlığı. (Nişantaşı'nda köylü kalmış mıydı?)
Fakat henüz şunu da bilemiyorlardı; Sarıgül'ü partinin başına mı yürütsek, istanbul belediyesine mi yöneltsek, yoksa cumhurbaşkanlığı adaylığına mı oynatsak?
Efendim Sarıgül'ün iyi ve kötü tarafları varmış (onu parlatanlar öyle diyorlardı o zamanlar).
Becerikliymiş, "organizasyon kabiliyeti" varmış (sünnet düğünü düzenleyenlerde de bulunur), ikinciliğe razı değilmiş, bir hırs küpüymüş (çok ayıp.)
Orada dur. Laf bitti amına koyayım!!! ne demek siyaseti yok?
Hani Napoleon, bir generaline "niçin yenildiniz oğlum" diye sormuştu da, "birçok sebebi var efendim, birincisi barut bitti" cevabını alınca "tamam," demişti, "orada dur, gerisini anlatmasan da olur!"
neyse fazla uzatıp üzmeyeyim kimseyi, sonuç olarak "Sarıgül", gandhi Kemal'den umudunu kesen doğan medyasının kısa süreliğine kurtarıcı olarak gördüğü alternatif adaylarından biriydi. tutmadı.
istanbul-edirne yolunda yaklaşık 100 150 metre aralıklarla yazılmış olan slogan. yol çizgileri diye çare sarıgülleri takip edince de rahatlıkla gidilebiliyor.