islam ordularının mutlak galibiyet aldığı dönemlerde, mısır'da çöllerde yaşayan bedevi kabilenin reisi pene tebaasına şöyle sesleniyordu; "beni yiğitleştiren sizlerin korkaklığıdır"
çocukluk arkadaşı xerxes ile akşam serinliğinde gezintiye çıkmıştı. fikir alışverişi yapıyorlar, olmamış şeyleri olmuş gibi değerlendirip tartışıyorlar, çözüm yolu arayıp duruyorlardı. onca yoğun düşüncenin arasında bir an duraksadılar. karşılarında bir karayılan duruyordu. xerxes öne atıldı, yerden irice bir taş aldı. güçle savurduğu taş parçasını her ne kadar isabet ettirememiş olsa da bu gayret yılanı korkutmaya yetti ve yollarına devam ettiler. bir sürelik sessizlikten sonra pene, "taşı yılana onu öldürmek için mi attın" diye sordu. xerxes "hayır" diye yanıtladı. pene "peki ne diye attın taşı" dedi. xerxes "korkutmak için" dedi omuz silkerek. pene bir süre sustu. "sen" dedi, "yılandan korkar mısın?" "yılanlar çok tehlikelidir. elbette ondan korkarım" dedi xerxes. pene "ne garip" dedi, "ilk kez bir korkağın kazandığını görüyorum".
geri döndüklerinde her zamanki gibi ayrılmadan önce sarıldılar. iyi dileklerde bulunduktan sonra aksi yöne doğru yöneldiler. bir kaç adımdan sonra xerxes "şef" diye seslendi. pene arkasını döndü. "şef" dedi xerxes, "korkaklar asla kazanamazlar!" pene gülümsedi, hiçbir şey söylemeden arkasını döndü ve gitti.
pene sabah her zamankinden erken uyandı. odasından çıktı. kapıda bekleyen muhafız ona yöneldi. "şef" dedi, "xerxes ölmüş"...
koşar adım dışarı çıktı, xerxes'in hanesine yöneldi. kalabalığı yararak içeri girdi. kabilenin hekimi yaklaşmamasını tembihledi. çünkü xerxes'i gece uykusunda bir karayılan sokmuştu. pene dışarı çıktı, bayılacak gibi oldu. xerxes'in sözleri geldi aklına. "peki ya" dedi, "şimdi de o korkak yılan kazanmış oldu". evden biraz uzaklaştı ve bir ağacın gölgesine çöktü. sabah serinliğinde hava ne kadar da berraktı. göğe baktı pene, orada sanki bir şey görmek istedi. bir şahin takıldı gözüne sonra, ağzında yakaladığı yılan ile. "ah" dedi pene, "korkaklar asla kazanamazlar!"
islamic ordular kumandanı koramiral nazım tüfeng bin cebur'un "siki daşşağına denk" şeklinde tasvir ettiği, ırkına ve dinine kusursuz hizmetleri olan kudretli şef. zamanında avcılar tarafından bir 100 metrekare bile arsa kapatmadığı için torunları tarafından çapsız ilan edilmiştir. aynı zamanda şair, müzisyen ve heykeltıraştır. 2 adet heykeli bugün zeytinburnu olivium avm giriş katta sergilenmektedir.
denizköşkler meydan muharebesi esnasında göğsüne aldığı gürz darbesine rağmen atından düşmeyerek savaşmaya devam eden pek güçlü kanaat önderi. çocukken sütlüce spor kulübü u11 takımında oynamıştır. mevkiisi merkez ortasahadır.
saltanatı döneminde tutankhamon'un mezarını restore ettirmiş, mumyasını devlet müzesinde beyazıt öztürk'ün bal mumu heykelinin hemen yanına koydurtmuştur. sanata ve tarihe korkunç merakı vardı. katıldığı cumaları bizzat kendisi kıldırırdı. çok iyi kıraati vardı. cidde'den gelen iki imamın onun arkasında cemaat olup namaz kıldığı, secdede hüngür hüngür ağladığı, kafalarını tam 1 saat secdeden kaldırmadıkları riayet edilir.
kendisinin 3 adet divanı vardır. şairdir aynı zamanda harika bir hatiptir. bir gün bir sefer dönüşü, ordusunun başında ilerlerken bir anda durur. arkasını döner ve o çok sevdiği şiiri, hümeyra'dan sessiz gemiyi okur. ordunun gözyaşlarının bugünkü çekmece gölünü oluşturduğu rivayeti söylenegelir.
adaletiyle nam salmış yüce şef. kadıların kendisi karşısında tir tir titrediği bilinir. bir gün semt pazarında gezdiği esnada hileli tartı kullanan bir pazarcıyı farkedince yanına yaklaşır. kulağına sessizce "yapma" der ve gider. pazarcının korkudan evini, karısını, çocuğunu bırakıp fezzan'a kaçtığı söylenir.
liderlerin en entelektüeli ve belki de en bilgini... sanata ve sanatçıya pek kıymet verirdi. ayşe hatun önal'a çak bi selam canım baksana şarkısı için devlet hazinesinden bizzat 20 gümüş akçe vermiş ve klip çektirmiştir. güney afrika kabilelerinin hepsini bas gitara başlatmıştır. ilk bas solonun bestekârı kendisidir. "dımtısını seviyorum" diyerek avicii'ye kendi cebinden konser tertip etmiştir.
pene acura-i camii şerifi kendisi döneminde yaptırılmıştır. caminin halıları bizzat iran'dan özel getirtilmiştir. camii, vefatından sonra chp tarafından ahıra çevrilmiş olsa da günümüzde müze olarak ziyarete açıktır.
14 erkek 12 kız çocuğu vardır. cinsel olarak zayıf yaradılışlı olduğu söylenir. kadınlara korkunç zaafı vardır. bir patladı mı şırıl şırıl çeşme gibi akıttığı cariyeler tarafından anlatılıp dururdu. gösterişli ve haşmetli toplara sahipti. bir sıktı mı yıkar geçerdi. en sevdiği oyuncağı zarıydı. kumarı hiç sevmezdi. bir keresinde zar atan iki çocuk gördü ve yanlarına yaklaştı. ikisinin de kellesini oracıkta aldırdı.
ünlü provence'li ressam jean de claude kendisini fiziksel olarak şöyle tasvir eder; "180 boylarında, iri pazulu, büyükçe başlı, yuvarlak popolu, karizmatik bakışlı, seyrek sakal ve bıyıklı, boğazlı kazak üstüne kaşe kabanlı, skinny jean altına da deri siyah ayakkabılı nefis bir adam." jean de claude tunus'ta kral pene tarafından kendisini kötü resmettiği gerekçesiyle idam edilmiştir.
girdiği tüm savaşlardan galip ayrılan müthiş kumandan. bir muharebe esnasında okçulara ne olursa olsun tepeden ayrılmamalarını tembihlemişti. yaveri kendisine menkıbeyi hatırlatınca üç bin okçunun ayaklarına beton döktürmüş, tepenin başına heykel gibi dikmiştir.
"onu gerçekten tanımak isterdim"
- m. kemal atatürk
"korkunç bir kudrete, çelik gibi iradeye sahip aşırı seksi bir adam"
- sun tzu
"bugün tunus tunus ise bunun kral pene ile hiçbir alakası yoktur"
- wright kardeşler
"biz şef pene'nin önderliğinde büyüyeceğiz. onun fikirleri bizim yolumuzu aydınlatacak"
- gambiya iç işleri bakanı
"silüeti ay gibiydi"
- yuri gagarin
"sololarımda onu örnek alırdım. kendisi benim hocamdır"
- david ellefson
"islam coğrafyasında yetişmiş en kıymetli insanlardan birisi"
- mesut özil
"liderliğinin yanında müthiş bir ekonomist, harika bir fütürist, olağanüstü bir marksist ancak bir o kadar da leninist idi. tanıdığım en garip adamdı"
- henry ford ii
"arabaları çok hızlı sürerdi"
- kraliçe Elizabeth
"uzun yaşamına pek çok fetih sığdırmış, süper biri"
- niccolo Machiavelli
efsane komutan. çok katı ve öfkeli olduğu bilinirdi. büyük oğlu bünyamin'in Bozok üniversitesi peyzaj ve süs bitkileri bölümünü kazandığını öğrenince, bünyamin'in saçlarını kazıtmış, anasının amına geri sokmuştur.