Kız, yan masadaki erkeğin gözlerine yeteri kadar elektrik gönderdikten sonra, erkeğin masasına gelmesini bekledi. Bir yolcunun otobüs durağında beklediği gibi... Beklediği gibi de oldu. Erkek geldi. Tanıştılar. Konuştular. Gülüştüler. Telefon numaraları verildi. Vedalaştılar. Telefonlaştılar. Mesajlaştılar. Buluştular. Sonrasında kız vazgeçti. Ayrıldılar.
Genellemelerin, ''hepsi öyle değil ama bir çoğu öyle'' diye yapıldığı coğrafyada geçen bu olayda, bir çok kızın yapmış olduğu savunmayı yapmıştı, kız.
''Boşluktaydım.''
Kız, boşlukta olmanın vermiş olduğu avantajla bir başka erkeğe gönderdi, bakışlarındaki şimşeği...
Sonra, bir başkasına, bir başkasına ve bir başkasına!
Gene benzer bir olayda, genç kız sert bir kayaya çarpmıştı. Zaten kaya yumuşak olamazdı!
Bu kez tanıştığı erkekte diğerlerinde olan bir şey yoktu. Yaşam belirtisi!
Ayrıca bu kez otobüs durağında bekleyen, erkekti. Kız ise bir otobüs, Çapkınlar Kafesinde...
Çapkınlar Kafesinde, örümcek ağı ören insanlar, ağa düşen avlarının canını yakmak için, hayattın hiçbir evresinde sarf etmedikleri çabayı sarf ederlerdi. Fakat bu erkek, hiçbir çaba sarf etmezdi. Zaten ağına düşenin canı yanıyordu!
Oturdular.Tanıştılar. Konuştular. Kız güldü. Erkek gülmedi. Konuştular. Kız espriler yaptı, erkek yapmadı! Seviştiler! Kafenin tuvaletinde seviştiler. Sonra tekrar, aynı masaya gelip oturdular.
''Sen mutlu değilsin.'' dedi kız.
Erkek sustu.
Mutlu olmak için bir çok nedeni vardı fakat, gereği yoktu. Mutlu olmayacak kadar mütevaziydi.
Kız sustu.
Suskunluk, erkeğin saate bakmasıyla son buldu.
''Gitmem gerek!''
Kız, tekrar buluşup buluşmayacaklarını sordu. Erkek bilmem anlamında, dudaklarını büzüştürdü. Sonra sustular. Kız, erkeğin telefon numarasını istedi. Erkek, telefon numarasını verdi.
Aramalar yapılmadı. Mesajlar atılmadı. Kız dayanamadı. Aradı, bulamadı. Erkek telefonlara cevap vermiyordu. Mesaj attı. Hedefi vuramadı. Erkek, gelen mesajları okumuyordu.
Kız, kendini kötü hisseti. Erkek hiçbir şey hissetmedi.
Kız boşluktan, boşluğa düşmüştü. Erkek nefes alıp veriyordu.
Bir gün karşılaştılar.
Kız: ''Bana orospu muamelesi yaptın!''
Erkek: ''Orospular bile senden namusluydu, ücretlerini ödemediğimde...''
Çapkınlar Kafesinde, gözleriyle yan masadaki erkeğe elektrik gönderen kız, erkeğin masasına gelmesini bekliyordu. Bir yolcunun, otobüs durağında beklediği gibi... Çünkü, genellemeleri sevmeyen toplumun, ''hepsi değil ama bir çoğu öyle'' demesi gibi, bir çok kız gibi O'da, boşluktaydı. Kendisine acı çektiren, erkeğin intikamını diğer erkeklerden almak istiyordu. Çapkınlar Kafesi, savaş alanıydı. intikamların alındığı...
Bu savaşlardan, her zaman galip çıkan tek bir erkek vardı. Mutlu olmayacak kadar, mütevazi olan erkek...