Kahverengi bir salon, cila ve meyva kokan,
Kurulmuş koca iskemleye tıkınıyordum,
Bir Belçika yemeği, buyursun canı çeken,
Yeter ki karnım doysun, aldırmayıp yiyordum,
Rahattım - oh ne güzel çalar saatin sesi-
Derken, mutfak açıldı, sürünmüş, sürmelenmiş,
Kılık kıyafetine ise biraz boş vermiş,
Yanaştı cilvelenip aşevi hizmetçisi.
istediği tatlı bir öpücüktü sanırım
Belçikalı kızları bakışından tanırım,
Fazla çatal kaşıkları masadan topladı,
Dudak büktü gülerek çocuk bir yüzle bana:
Bastırıp parmağını şeftali yanağına,
"Buramı üşütmüşüm, dokun anlarsın" dedi.
tedirgin eder adamı bunlar. alışıksındır kızların kendini naza çekmesine hatta anlamazsın bile kız sana meyilli mi değil mi çoğu zaman bir yalanı yaşarsın o da beni istiyor diye. ama bunlar daha saftır en azından niyeti belli birilerini istiyor hayatında. alışık değilsin ya bir acayip olursun oha kıza bak lan yuh öyle bakılır mı ben utandım falan konuşamazsın. aslında normaldir kız da aramalıdır eşini.
orjinalini ermeni asıllı fransız şarkıcı marie laforet'in seslendirdiği* ve en güzel olanı yonca evcimik versiyonu olan, özgü namal'ın içine ettiği şarkı.