azerbaycan'ın önemli yazarlarından qan Turalı'nın yazısıdır..
***
Azerbaycan'da şarkıcılarından seviyesi bellidir, konuşup başınızı ağrıtmak istemiyorum.
Katıldığım televizyon yayınlarının birinde kendisinin atsızcılar adlandıran şarkıcının Azerbaycan Cumhuriyeti'nin bayrağının yazarini bilmediğine şahit olmuştum.
Galiba sizin de aklınızda kaldı.
Bu gün Ahmet Şafak hakkında konuşmak istiyorum.
Cumhuriyet Sarayı'ndaki konseri asıl anşılan olmuştu.
Şarkıları da hoşuma gidiyordu.
Müzikten çok metne, söze vurgu yapan, sanatı sanat için değil, halk için yaratan bir misyonun taşıyıcısı Ahmet Şafak.
Katıldığı bir televizyon programında "Kurtlar Vadisi"ndeki Çakır (Oktay Kaynarca)'nın "sanatçı kendi işini iyi görmelidir, o toplum için model değil" sözlerine karşılık olarak "siz o dizide ölünce halkımız huzur töreni verdi, demek ki halk sadece sizin sanatinizla ilgilenmiyor" gibi cevap veren bir kişidir Ahmet Şafak.
O büyük misyonunu anlıyor.
Anlıyor ki, sadece şarkı söylemekle iş düzelmiyor.
Ülkesi için sanatininin önemini anlıyor ve bu misyon için okuyor.
Bu misyon onu sınırsız bilim, felsefe politika kulvarlarında sürükler.
Onunla toplam iki kez görüşmüşük.
ilk görüşümüzden hayrete düştüm.
Bu adam siyaset, felsefe profesörü idi yoksa şarkıcı mıydı?
Marksizmi de çok güzel biliyordu, liberalizmi de.
Amerikan neokonları hakkında saatlerce konuşuyordu.
Antiimperialist, milliyetçi duruşu vardı.
ikinci kez çantasını açtı, 7 kitap çıktı çantasından, biri Fukuyamanın idi.
Kitap mağazalarını elek-elek ediyordu.
Dünya klasiklerini çok güzel biliyordu, Victor Hugo tutmuş, Milan Kunderasına, Dostoyevskiden tutun Kafkasına kadar.
Yıllardır bu ülkede antiamerikan tutumumu paylaşmaya bir erkek tanımıyordum.
Ahmet Şafak bu gözlemime son verdi.
Bütün bunlara göre ahmed Şafak benim için bir şarkıcı de üstündür, bir filozof, bir düşünce adamı, bir düşünürdür..
