son zamanlarda çeşitli ortamlarda küçümsenmeye çalışılan tarihte görülmemiş bir başarıyla sonuçlanan savaştır. Küçümsenmesi veya abartıldığının söylenmesi daha da görülmemiş ve görülemeyecek bir fiildir. bu fiili tanımlayabilecek bir kelime dünya dillerinde yok. bakıp araştırıldı, yok.
bazı çevreler mustafa kemal'in çanakkale'de başarılarının abartıldığını, halbuki onun orada oradaki onlarca yarbay rütbesindeki subaylardan olduğunu söylemektedirler. oysa churchill bile anılarında mustafa kemal ortaya bir güneş gibi çıktı ve biz orada onu mağlup edemedik demiştir.
üzerinden 100 yıl bile geçmemiş olmasına karşılık bu savaşı kimlerle yaptığını bilmeyen cahil insanlarımız da var. bu kişilere sorulduğunda;"bilmiyorum ben sayısal ögrencisiyim ya da japonlarla savaştık" diyecek kadar cahil olduğunu görüyoruz. hayır işin ilginci sonra "gerekirse 250bin şehit daha verir abi bu millet" gibi abuk cümleler kuruyoruz. ulan sen daha kimlere karşı savaştığımızı bilmiyorsun bu ne ukalalık, göz dağı vermeliktir. sonra "vay efendim, niye a.b.d bizi sömürüyor?" eğer bir devlet bu kadar gereksiz saçma sapan bir eğitim veriyorsa halkına, bu kadar cahil bırakıyorsa zaten orada bir sorun var demektir. neyse efendim, her şeye karşın emperyalizme karşı kazanılan bu zafer bir kez daha ezilen ulusların dünyaya gücünü göstermiştir. emperyalizmin aldığı bu yenilgi dünya halkları için önemlidir diyip yorumumuzu es geçmeyelim.
bu savaşta türkler ingilizlerin oyununa gelmiştir. uzun bir süre düşmana savaştığını sanan türk askerleri daha sonra karşılarındaki kuvvetlerin türk olduğunu anlayıp ateş etmeyi bırakmışlardır. ingilizler türkleri türklere kıydırmışlardır.
iki yıldır anma programı hazırlamam dolayısıyla hakkında az da olsa bilgi edindiğim savaştır. iki yıldır ilgili görüntüleri izlerken, anıları okurken gözyaşlarımı tutamayıp ağladığım savaştır. 250.000 türk gencini yiyip bitiren savaştır. ondan aldığımız güçle ülkemizin kurtuluş savaşı'nın başlamasına ön ayak olan savaştır. Savaştır.
conkbayırı 24 saat içinde 7 kez el değiştirmiştir. türk bayrağının yere düştüğü tek savaştır; çünkü bayrağı taşıyan 57. alaydaki askerlerimizn hepsi şehit olmuştur. bayrağı tutacak asker kalmamıştır.
çanakkale savaşı maalesef ki maalesef türk halkının üzerine atılan bir ateş topudur. alman emperyalizminin bir parçasının sonucudur. neden savaştaydık ki? ne işimiz vardı? gibi sorulara, efendim tam bir insan kıyımı olan birinci dünya savaşı na girilmeseydi de çanakkale bizim kaderimiz olurdu gibi saçma sapan rivayetlerde bulunan tarihçilerde vardır bu memlekette. eğer alman ittifakı olmayıp osmanlı savaşta tarafsız kalsaydı, bu kıyım olmayacaktı muhtemelen. * buna rağmen gerçekleşecek bir saldırı, çok daha diri ve tıpkı kurtuluş savaşı nda olduğu gibi meşru bir zeminde karşılanacaktı. işte bunun için halkın üzerine atılmış bir ateş topudur çanakkale savaşı. bundan dolayı iki taraftan 120 bini aşkın ölümle toplam 500 bin kayba neden olan çanakkale nin her iki tarafın sorumlularına işaret etmeyen bir çanakkale savaşı anması eksik kalacaktır. sadece kahramanlık ve şehitlik olarak anmak bu sürecin eksik anlatımıdır. dolayısıyla bizi gerçeklerden koparan yurtsever bir güvenlik politikası geliştirebilmememize engel teşkil etmektedir. çanakkale savaşında öyle astık böyle kestik, bu kadar ton yük kaldırdık, ağızlarının payını verdik gibi bilincin üzerimizde kalmasıda bunun sonucu olsa gerek. ülkeyi ve halkı sadece emperyalizmden değil, işbirlikçi, maceracı politikalardan da korumak gereğinin bilinci, günümüz ve gelecek açısından da temel güvencemiz olacaktır. bu dersler bizi, tarihi tekerrür etmeye neden olacak tek yanlı okumalardan kurtaracağı gibi, günümüz dünyasında olması gereken yeri almamızıda kolaylaştıracaktır.
çanakkale savaşının nasıl kazanıldığına dair bir hikaye;*
savaş bittikten sonra bir ingiliz komutan * savaşı kazanan o muhteşem orduyu görmek istediğini mustafa kemal'e iletir. mustafa kemal bu isteği geri çevirmez ve özel davetlisi olarak komutanı çanakkale'ye çağırır. komutan gelir ve gördüğü manzara karşısında şok olur. askerlerin üzerlerindeki kıyafetler yırtık, zayfılıktan kemikleri sayılan askerler görür. bir tanesinin yanına gider ve adını sormak için elini askerin omzuna koyar. fakat asker öylesine bitkindir ki bir anda yere yığılıverir. komutan şok içerisindedir. nasıl olurda bu orduya yenildiklerine hayret eder. komutan mustafa kemal'in suratına şaşırmış gözlerle bakar. mustafa kemal yerde yatan askerin yanına eğilir, kulağına bir şeyler fısıldar. asker tekrar ayağa kalkar. bu sefer dimdiktir. az önce zayıflıktan kırılan, üstü başı perişan halde duran asker adeta yüz yıllık çınar ağacı gibi yerinden kımıldamaz. ingiliz komutan tekrar askerin omzuna dokunur. bu defa asker yerinden kımıldamaz bile. komutan çok şaşırır. mustafa kemal' e askere ne dediğini sorar. mustafa kemal paşa'nın cevabı kısa ve nettir: "ona senin düşman olduğunu söyledim."
işte türk askerinin ne durumda olursa olsun düşman karşısında gücünün son damlasına kadar nasıl savaştığının bir göstergesidir. türk askerinin böyle olduğu düşünülürse çanakkale'deki savaşların nasıl kazanıldığına şaşırmamak lazım.
gelibolu belgeselinde ilginç bir ayrıntı düşmanlarımızın ne kadar zeki(!) olduklarını gözlerimizin önüne serer.
siper savaşları esnasında bütün siperlerin sağlıksız ve berbat halde tuvaletleri varmış. bu, savaş anında gayet doğal bir olaydır. insan can derdindeyken nasıl ve ne şekilde olursa olsun ihtiyacını giderir. asıl ilginç olan, düşman birliklerinin bu sağlıksız ortamda bizim askerlerimizden mislilerce fazla zayiyat vermesi. bunun sebebini yabancı bir tarihçi belgesel esnasında şöyle açıklıyor:
"askerlerin hiç tuvalet kağıdı ve suyu yoktu ve temizliklerini elleriyle yapıyor ve daha sonra ellerini otlara sürerek temizliyorlardı. dolayısıyla pek çok sağlık sorunu ortaya çıkıyordu."
arkadaş, madem ot var, yaprak var, taş var, önce eline silip elini ota süreceğine otu al direk ota sil. ellerin temiz kalsın.
tarihimizle gurur duyabilecegimiz en önemli savaslardan birisi. özellikle savasta hayatini kaybeden anzak askerleri icin atatürk ün söyledigi su sözler , türkün hosgörüsünü tamamen temsil eder. Atatürkün genç yaşlarında Gelibolu yarımadasında hayatlarını kaybeden Anzakların ana ve babalarına bir hitabesi vardır. Bu hitabe Avustralyada bir parktaki anıta da nakş edilmiş, Turgut Özal da o ülkeye gittiğinde bunu görmüştür. Atatürk ün söyledikleri şudur;Ey analar, babalar. Çocuklarınız için üzülmeyin. Onlar bizim topraklarımızda genç yaşta hayatlarını kaybetmişlerdir. Onlar artık bizim de çocuklarımızdır. Müsterih olunuz.
bu savaş bir destanın ötesinde türk milletinin savaş halinde dahi, savaştığı düşman askerlerine değer verdiğinin kanıtıdır. Savaş esnasında türk askerleri havada uçuşan binlerce mermi arasında dahi yaralanan düşman askerlerini sırtlayarak kendi canları pahasına savaş alanından çıkartmıştır. böyle bir savaşta dahi bunu yapabilen bir halka nasıl olurda soykırım yaptı diye iftiralar atılabiliyor? bunları söyleyenlerin dedelerini savaş alanından kurtaran bizim askerlerimiz değilmiydi? birilerinin bu savaşı o gafillere hatırlatıp utandırması gerek... dünyanın en şerefli ordusunun kazanmış olduğu en şerefli savaştır!
dünyanın hiç bir yerinde hiç bir tarihte herhangi bir eşi benzeri olmayan, destanlaşmayı haketmiş, anlatılamayacak derecede muhteşem sadece hissedilebilecek savaştır. inanılmaz olaylar, anılar vardır. akıl ve mantığın aksine kazanmamızın, ülkemizi bir karış toprağını vermeyinceye kadar savunabilmemizin tek sebebi vardır; o da düşman birliklerinde olmayıp bizde kanımızın tek damlasına kadar var olan inanç, iman, vatan sevgisidir. her yönüyle bambaşkadır çanakkale savaşları... allah'ın bize verdigi bir hediye olan mustafa kemal ataturk de askerlerin inancına bağlamıştır olağanüstü zaferi: "bir ön safta ölen arkadaşını, kardeşini görüyor... 3 dk sonra öleceğini biliyor... ama en ufak bir korku belirtisi göstermeden, kimi elinde kur'an-ı kerim'iyle kimi 'allah allah!' diyerek, kimi ise kelime-i şehadet getirerek yiğitçe önlere koşuyor... işte çanakkale savaşını kazanmamızı sağlayan bu imandır." * memede ne kadar fatiha okusak, ne kadar teşekkür etsek yetersizdir... çanakkale savaşı da böylesine efsanedir.