Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
istiklal marşımızın bu harika kıtasını akla getiren bir Türk zaferidir.
fransız ve ingiliz donanmaları dayandılar boğaza!
ne istiyorlardı bizden bu leş kargaları?
cennet vatanı! estaüzübillah!
dünyanın en büyük donanmasına karşı koyamayacağımızı düşünen ingiliz generali hamilton;
"istanbul'da 5 çayını içeceğim hahaha" gibisinden lakırtılar fırlatıyordu fütursuzca!
son kahkahası oldu.
deniz mayınları o kadar zekice döşenmişti ki ingiliz gemisi ve ardından fransız gemisini denizin dibine batmasını sağladı.
bu esnada top atışları da tüm hızıyla devam ediyordu.
heybetli "koca seyit" ilk iki atışında batıramadığı ingiliz gemisini, 3. seferde dümeninden vurarak mayınlara sürüklemesini sağladı. bunu yaparken kendisinden 4 kat daha ağır bir mermiyi, iman gücüyle topa yerleştirmesi takdire şâyandı.
afallamışlardı.
bu afallama zaferimizin işaretiydi.
yine geleceklerdi, bu sefer de mustafa kemal çıkacaktı karşılarına.
yine hazimete uğrayacaklardı.
anlayacaklardı çanakkale'nin geçilemeyeceğini.
ve arkalarına bakmadan sessizce kaçacaklardı. kaçarken zafiyat vermemelerini ise başarı olarak adleteceklerdi, öyle oldu.
sözü mehmet akif'e bırakmak; en güzel bitiriş olacak.
şu boğaz harbi nedir? var mı ki dünyada eşi?
en kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
tepeden yol bularak geçmek için marmara'ya
kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
nerde -gösterdiği vahşetle- "bu bir avrupalı!"
dedirir: yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
evet sonuna kadar savunduğumuz ve inandığımız bir durumdu bu. taa ki memleketin başına uluslararası emperyalizmin yerli işbirlikçileri gelene kadar. o zaman yüzbinlerce anadolu insanının canı pahasına geçit vermediği o çanakkale'den şimdi her yıl yüzlerce amerikan ve diğer emperyalist kan emici ülkelerin bayraklarını taşıyan savaş gemileri elini kolunu sallaya sallaya geçebilmekte , bu sularda cirit atıp dünyayı tehdit edebilmekte ve bununla da kalmayıp aynı sularda soydaş para babaları bizim gariban anadolu köylüsünün alın terini sömürerek satın aldıkları lüks yatlarıyla gezip tatil yapabilmektedirler. şimdi beylik laflarla konuşup sığ sularda milliyetçilik yapan ve bu gençliğin beynini yıkayan türkiye'deki yerli iş birlikçi para babalarına ve onların uşağı egemen medya kuruluşlarına sesleniyorum. siz bu ülkede insanların milli duygularını sömürerek senelerdir cukkanızı doldurmaktan başka hiçbir şey yapmadınız. çanakkale ruhunu hiçbir zaman taşımadınız ve taşıyamazsınız. sizin için vatan ve millet cüzdanınızdaki paradan ibarettir. her neresi olursa cüzdanınızın dolduğu yer orası sizin için vatandır. ama biz vatanseverler , cebimizde beş kuruş olmasa dahi çanakkale ruhunu da taşırız sizi ve köpeği olduğunuz yabancı emperyalistleri bu topraklardan atmasını da iyi biliriz. evet çanakkale geçilmez. ne size izin veririz ne de bir başkasına.
çanakkale geçilmez diyoruz ama çanakkale geçilmiş be dizikolik bir toplum başı boş bir yeni nesil ve kendini üstün gören bir başbakana sahibiz sizce çanakkale geçilmez mi ?
yalandır. ilginçtir ki geçilmez denilen çanakkaleden düşman orduları mondrostan sonra ellerini kollarını sallayarak istanbula girmişlerdir. Çanakkale cephesinde zaten mondros ateşkes antlaşmasının öngörülmesi ile birlikte düşman çekilmiştir.
aziz şehitlerimizin kanlarıyla hayatlarımıza kazıdığı türk milleti mottosudur.
bu özel günde çanakkale hakkında konuşmamak olmaz diye düşündüm. mehmet akif' in şiirini bir kez daha okudum ve kahraman milletimi düşünüp, silkindim. o gün kimse kürt müsün, laz mısın, türk müsün diye sormadı birbirine... omuz omuza şehit oldular milletin kalbinin attığı yerde... mermiler dahi birbirlerini öldürürken, o gün tek bir şey vardı akıllarında:
"çanakkale geçilmez"
sevgili arkadaşlarım çanakkale geçilmez işgal kuvvetlerinin çanakkaleyi aşamaması anlamını taşımıyor sadece. ideolojilerinin, bizi bölmek için kullanacakları ayrılıkçı politikalarının, üretimimizi baltalayacak ucuz, kalitesiz yabancı mallarının da bize ulaşamayacağı anlamına geliyor. yol yordam bilmeyen sömürgeci zihniyete atılan şöyle okkalı bir tokat manasına geliyor.
kurtuluş savaşının tohumlarını atıyor sevgili arkadaşlarım ve uyandırıyor bizi o koskoca karanlık uykumuzdan ve adeta
küllerinden doğan ankanın ilk çığlığı oluyor: "çanakkale geçilmez"
peki ya bugün sevgili arkadaşlarım, kahramanlarımızı onurlandırabiliyor muyuz sizce? türkçe bile konuşmasını bilmeyen mehmetçiklerimizin aynı vatan için kan döktüğünü hatırlıyor muyuz? vatanımızı yeterince seviyor muyuz?
dillere pelesenk olmuş bir söz. hiç istemezdim bunu yazmayı ama geçildi bile beyler. türk milleti olarak son yüzyılda şekilcilikle aldatıldık. türklüğü sadece bayrak dikmek ve sallamak zannettik. islamı sadece türbandan ibaret zannetik. solculuğu sovyet emperyalizmi sandık. sandıkta dirildik diğer zamanlarda uyuduk. sağ dedik sol dedik, alevi dedik sünni dedik, ocu bucu dedik bölündük. bir köşeye dizildik. işte şimdi tepemizden geçip içimize giren sömürge düzenini görmüyor ve çanakkale geçilmez diyoruz.
elizabeth gemisi bir kaç yıl önce çanakkale den geçti, boğaza demirledi ve cumhurun başını gemide huzura çekip madalyasını taktı. daha ne olsun.
arslan bulut yazmış, göz atmaya değer: http://www.yg.yenicaggaze...zargoster.php?haber=17438
Anzak ile ingiliz, bilse idi gelmezdi.
Mehmetim birçoğunun, adlarını bilmezdi,
Vatan aşkı olmasa, binlerce can ölmezdi,
Eşlik etti bir yıldız, al kandaki hilale,
Kanla yazıldı destan, 'Geçilmez Çanakkale!
1915 için konuşuyorsak doğrudur. Günümüz için konuşuyorsak çanakkale çoktaaan geçilmiştir. Topla tüfekle geçilemeyen Çanakkale kültür yozlaşması ile rahatça geçilmiştir. O zamanki ingilizler bilse kafalarını duvarlara vururdu lan bu kolayı varken niye zoru seçtik diye.
Osmanlı zamanında fransızların Türk işçisinin emeğini sömürdüğü, Çanakkale ile şahlanan Türk milletinin Cumhuriyetle Millileştirdiği tekelin yeniden gavura verilmesi.
çocukluğumda burada yapılan kahramanlıkları okur okur ağlardım..
benim gözümde osmanlı'nın kuruluşu, yükselişi zevkliydi.. duraklama okumak can sıkıcı gerileme ve dağılma ise işkence gibiydi.. fakat bütün bu mağlubiyetleri aldığımız yıllar içerisinde çanakkale savaşı benim için tutunacak bir dal gibiydi.. tek başımıza bütün dünya'yı mağlup etmiştik.. ingiltere, fransa, italya en güçlüleri yenmiştik.. biz yenmiştik.. herkesi yenmiştik.. sloganda tüyleri diken diken ediciydi; çanakkale geçilmez!
sonra bize yükselme, duraklama,gerileme diye anlatılanların doğru olmadığını öğrendim.. tanzimat fermanını. mustafa reşit paşa denilen sadrazamı.. kaht i rical denilen dönemi.. kızıl sultan lakaplı ulu hakan 2. abdülhamit han'ın aslında o kadarda kızıl olmadığını.. balkan harbini.. ittihat ve terakki partisini.. 1.dünya savaşını öğrendim biraz biraz..
çanakkale cephesi'nin 1.dünya savaşı'nda osmanlı'nın açtığı bir cephe olduğunu.. büyük britanya'nın 1.dünya savaşı sonrası istanbul'u işgal ettiğini.. çanakkale'ye gelen itilaf kuvvetlerinin rusya'ya yardım götürdüklerini.. rusya bu yardımı alamadığı için 1917'de ihtilal olduğunu.. osmanlı'nın 1.dünya savaşı sonrası yıkıldığını.. çanakkale'den kazanılan zafere rağmen yemen, sarıkamış, suriye cephelerinde büyük hezimetler yaşandığını.. çanakkale'de eğitilmiş genç nüfusumuzu kaybettiğimizi.. tıbbiye mektebinin o sene mezun veremediğini.. fakat tarih kitaplarının bunlardan hiç bahsetmediğini öğrendim..
artık çanakkale kazanılmış bir zafer değil bir ruhtur benim gözümde.. aynı zamanda bu ruh yeni devletin kendi varlığını meşru kılmak için kullandığı bir ruhtur.. fakat daha sonra bu ruhu ortaya çıkaran amiller yeni devlet içerisinde bir redd-i miras ile reddedilmişti..
fakat bunu kitaplarda anlatmıyorlar.. umarım türkiye'de bir gün tarih, yaşandığı gibi anlatılır.. eğip bükmeden..
artık eskisi gibi çanakkale geçilmez diyemiyorum.. biz kavgada kazandığını masada kaybeden bir milletiz.. beylik sloganlar bizi avutmaktan başka bir şey yapmıyor..