sonuç olarak: yıllar sonra, m.kemal atatürk'ün önderliğinde kazandığımız bu yüce zaferi ve bu şanlı destansı savaşı hatırlamakta bile zorluk çekeceğimizi düşündürtmüş durumdur.
hala buraları görmemiş insanlar, hala 18 mart'ın ne demek olduğunu bilmeyen insanların sorduğu soru... orda biraz olsun neler olduğunu, orda gezen bilir...
I.Dünya savaşına bilinçli bir şekilde ,isteyerek girdiğimiz gerçeğini(Breslau ve Goben'in Sinop'taki Rus limanlarını bir güzel bombalaması sonucunda)kabul edersek ,tarihin en büyük amfibisine sahne olan Çanakkale Savaşına da isteyerek girdiğimizi düşünüyorum.Şu farkla ki I.Dünya savaşına girmemiz tamamen beceriksiz,sezgi ve yetenekten uzak Enver Paşa gibi tarihimizin yüzkarası komutanlar ve Vahdettin gibi vatanhaini emperyalist yöneticiler sebep olurken ;bu savaşları özgürlüğünü korumak için ulusal anlamda "Vatan" bilincini tarihin daha önce görmediği kadar ileri götürebilen milyonlarca Türk,Kürt,Çerkez,Laz anadolu insanının ve Kurtuluş Savaşımızın,Cumhuriyetimizin önsözüdür Çanakkale Savaşı.Şuna itirazım var; bir kısım şeriatçı-fethullahçı-sözde milliyetçi(II.cumhuriyetçi-Atatürk Düşmanı)kitlenin ,Çanakkale ,Savaşı'nın sadece hurafelerle,menkıbelerle,yeşiller içindeki hocalarla,üfürükçülerle kazanıldığını ön plana çıkarma çabaları ve bir savaşın kazanılmasında gerekli olan "Askerlerin beceri ve yeteneği,komutanların sezgileri ve yönetim başarısı,eldeki ordu ve cephane,uğruna savaşılana duyalan inanç" gerçeğini yok saymaya çalışarak orada şehit düşen milyonlarca askere ve Atatürk gibi nice komutana hakaret ettiklerini düşünüyorum.Çanakkale Savaşının bir turizm yatırımına dönüştüğünü gördükçe de üzülüyor ve her metre karesine sembolik şehit mezarları yaparak Gelibolu Yarımadasını taş mezarlığa çeviren zihniyeti konıyorum;sonuçta ulusal övünç ve yas bir kaç yapay mezar taşıyla aynı oranda mıdır?
Dur yolcu bilmeden basıp geçtiğin bu yerler bir devrin battığı yerdir....
Çanakkale Türkün dünyaya baş kaldırdığı buna bedel binlarce gencini(hepsi kahraman ve devrinin en aydın insanlarıdır) kara toprağa verdiği ve bununla nesiller boyu gurur duy(acağı)duğu bir zafer bir kurtuluştur. Şairinde söylediği gibi gökten ecdad inerek o pak alnı öpse değer/ey şehit oğlu şehit isteme benden makber/sana aguşunu açmış duruyor peygamber(m.akif). işte Türk milleti canını dişine takarak vatan, millet ve manevi değerler uğruna hiç gözünü kırpmadan atmıştır kendini ateşe, belki bir gün destanlaşacağlnl, arkadan gelen nesillerin onlara minnettar olacağını hiç düşünmeden. Şimdi bizde onlara minnet borcumuzu ödemek isyiyor ve önlerinde saygıyla eğiliyor,onlara dua ediyoruz iyi ki vardınız ve inanıyoruz ki hala aramızdasınız...
yeni zellandalıların orada ne işi vardı sorusu daha önemli dedirten tartışmadır. izin verseydik ..tümüzü mü ..kselerdi? diye de sorduran hatta "almanlar için savaştık" diye yapılan yorumlara da "çanakkale geçilseydi almanların mı anasını ..keceklerdi?" diye de kızgınlaştıran sorunsal.
biraz okuyup kendini geliştiren gençlerimiz iki kat maaş alacağım diye bizimle savaşan ülkelere gitsin diyedir muhakkak. ha bunu bir eleştiri değil de ülkemiz için bir özeleştiri olarak algılıyorum aslında. 80 küsür senelik cumhuriyet tarihimizde kardeş kardeşi öldürsün türk insanı kazandığı savaşı, sadece şehit olan insanları senede bir gün ansın diyedir. ya da okul hayatı boyunca türkiye cumhuriyeti sadece ikinci dünya savaşına kadar anlatılsın, öğrenciler cumhurbaşkanlarını mustafa kemal atatürk, başbakanlarını da ismet inönü sanıp tek partili hayatta yaşadıklarını düşünüp geniş ufukları göremesinler diyedir..
Çanakkale Boğazı'ndan geçilseydi istanbul'un işgalinin itilaf Devletleri açısından diğer stratejik sonuçları;
* Osmanlı Devleti savaş dışı bırakılmış olmakla, Almanya savaşın başlarında bir müttefikini kaybetmiş olacaktır.
* Osmanlının kontrolünde olan Süveyş Kanalı, dolayısıyla ingiltere'nin Uzakdoğu ulaşım yolunun güven altına alınması sağlanmış olacaktır.
* Osmanlı Devleti'nin savaş dışı bırakılması, ve müslüman ülkeler nezdinde itilaf Devletleri lehine oluşturacağı kazanımlar açısından da önem arz etmektedir. Müslüman ülkelerin gerek Orta Doğu'da gerekse de Uzak Doğu'da ingiliz hakimiyetine karşı dirence zayıflamış olacaktır.
* Balkan devletleri, hemen doğudaki Osmanlı imparatorluğu'nun çökmesi ve bunu itilaf Devletleri'nin başarması üzerine, doğal olarak itilaf Devletleri safında savaşa katılmaları yönünde etken olacaktır. Çünkü Osmanlı imparatorluğu'nun yıkılması, Balkan devletlerinin bölgedeki hesaplarına ulaşabilmeleri yönündeki en önemli engeli ortadan kaldırmış olacak ve bu durum, itilaf devletlerinin bir hediyesi sayılacaktır.
Savaşlar, 18 Mart 1915'e kadar yapılan "Deniz Savaşları" ve sonrasındaki "Kara Savaşları" olmak üzere iki ana bölüme ayrılır.
kaynak:http://tr.wikipedia.org/w...kkale_Sava%C5%9Flar%C4%B1
hamaset edebiyatından ve kahramanlık masallarından bıkanların "ulan harbiden de ne dönmüştü o zaman" diye düşünerek tarihi tarafsız bir şekilde sorgulamaya başlamaları ile ortaya çıkmış sorunsaldır.
Birinci dünya savaşına kendi isteğimiz ile girdik. Çünkü ekonomik bağımsızlığımız elimizden alınmıştı. Dış borçlarımızı ödeyemez duruma gelmiştik, yabancı devletler gelir kaynaklarımıza el koydular, yani basit anlamda haciz getirdiler. Bir yandan da milliyetçilik ateşini körükleyerek tebamız olan milletleri bize karşı kışkırttılar (bkz: balkanlar). Çok zeki ve becerikli yöneticilerimiz de vatanın selametini, bir kenara çekilip toparlanmakta ve güç toplamakta değil, zaten bir atım kalmış barutu da dünya savaşı denen cehennemde harcamakta gördüler.
Alman devletinin emperyalist emelleri için osmanlıya şirin görünmesi ve yardım etmesi, yöneticilerimizi vatanı kurtarmak için bu yardımdan faydalanma yoluna itti. Belki kaybettiğimiz toprakları geri alabilirdik. Ama almanlar yenilince biz de yenik sayıldık. Ki zaten yeniktik. Çanakkale'yi geçemeyen müttefik orduları orta doğuda birliklerimizi ezip geçtiler şam'a kadar geldiler, anadoluya zaten birşey kalmamıştı. Ekonomisi zaten bok olan osmanlı, alman yardımı da kesilince bitti. Atacak mermi, yiyecek bulgur kalmadı. Ve biz yenildik.
Bir savaşa giriyorsan, sonuçlarına da katlanacaksın. Mazlum edebiyatı yapmayacaksın.
öncelikle askerinin 4'te 3'ünü hastalığa kaybedecek, askerine yarım ekmekle şekersiz hoşaftan başka bir şey veremeyecek devletin dünya savaşı'nda işi ne diyerek lafa girmekte fayda var söz konusu sorunsala cevap verebilmek için. bu sorunsala cevap vermek için bu şartlarda bu zaferi kazanan adamlarla gurur duyarken, biz ne biçim bir haldeymişiz de askerimize yemek veremiyormuşuz adam gibi diyeceğiz.
tabi bu yemek listesi safsatası da sinir bozmaya başladı. çanakkale hatıratlarında böyle bir şey geçmemesi, ortada dolanan listenin 1917'ye ait olması, avustralyalıların attığı çikolatalara karşılık bizimkilerin lokum falan göndermesi gibi hatıratlar da bizim hamasete müptela gençlerimizde bir değişikliğe yol açmayacaktır.
sen kendi isteğinle, üstelik ayıp ederek (savaş ilan etmeden bombardıman falan) girdiğin bir savaşta senin boğazlarına dayanılmasına, yeni zelandalılara falan garip gözle bakıyorsan musuldan getirip savaştırdığın arap çocuklarına da laf etmeyeceksin. eğer kendin gidip londranın ötesindeki thames nehrinin denize döküldüğü yere isteyip de donanmanı dizemiyorsun, buna gücün yok diye senin boğazına dayanan düşmana namussuz, kalleş demek nedir?
tek bir gerçek vardır, oradaki şehitlerimiz anlamsızca açılan bir genel savaşın anlamlı bir parçasında canlarını ortaya koymuşlardır. bir kere böyle bir savaşa girildikten sonra artık yapacak bir şey yoktur ve onlar şehitlik şerbetini içmişlerdir. onların şerefine şeref katmak da böyle yalan dolan yemek listeleriyle, iki tane çocuğun çanakkale askeriymiş gibi gösterildiği fotoğraflarla olmaz.
kendinize gelin, örnek alın: saçma sapan bir savaşa atmayın/attırmayın ülkeyi, askerine yemek veremeyecek kalitesizlikte bir ordu olmayın ama bunlara rağmen size hayat hakkı tanımayacaklara karşı da bu vatanı savunun, olay bundan ibarettir.
''anneleriniz akşam sporlarını rahatça yapabilsinler diye'' şeklinde cevap verilebilecek sorunsalı olmayan sorunsaldır. onlar öldü, hem de isteyerek ve onurlu, belki ben de öleceğim onurumla, peki ya sen burada konuşan ucube insan, senin onurun nerede?