sene 1994.
ayvalık/sarımsaklı'da ikamet etmekteyim. hava çok sıcak. ben diyeyim 35 derece siz deyin 45. o yaz, ilk defa o kadar karardım. 3 deri döktüm. derim soyulurken yeni çıkan deri yandı, soyuldu. düşünün artık, tıbbi bir vak'a olmama ramak kaldı.
yüzmeyi biliyorum ama yüzemiyorum. yani teoride biliyorum. ingilizce gibi. ''biliyorum ama konuşamıyorum.'' biri beni suya atsa yüzerim. ama öyle aman yüzeyim diye bir derdim yok.
boyum yine sırık gibi ma'şallah. uzun eğrek der ananem. hala ne demek, bilmiyorum. salınıyorum kavak gibi sahilde. yarak gibi de olabilir. ama kavak daha uygundu. her neyse, iyice zenciye döndüm. saçlarım kısa. görsen; will smirth'in çocukluğu dersin. o derece kararmışım.
''sahilde kızlara hava atmak'' diye bir şey var ya; heh işte o zamanlarda işlemiş beyin kıvrımlarıma. o zamanlar az kıvrımlı beynim. maksat hava atmak olunca kasılıyor tabi insan.. yüzmeyi teoride bilip pratikte çuvallayan biri olarak ne işim var benim iskelenin demirlerinin tepesinde?
ha? sorarım kendime.
gözlerim çok cafcaflı. dolaşıyorum iskelenin korkuluklarında. atlarım haa diye şaka yapıp milleti güldürüyorum. yürüü yürüü yürüü, gelmişim iskelenin en derin köşesine. millet oradan balıklama atlıyor falan. derin yani. derin dediysem 2,5 metre falan. ama o dönemlerde boyum 1.70 civarı olduğundan sıkıntı yaratacak bir derinlik..
gözlerimden ateşler fışkırtıyorum. mayomu da görmeniz lazım.. amk en dandik mayolardan. hani içlerinde fileleri olurdu onların. o filelerden taşak sarkardı falan. saklayamazdın bir türlü. ıyk. heh onlardan. turuncu asdklaşsdk. renge gel. erkeğin orospusu gibiyim. uzaktan hayal et; iskelenin tepesinde kıvırtarak yürüyen, turuncu mayolu zenci biri. yemin ediyorum isyeeaannn.
orrrrospu çocuğu yazlıkçı piç bir taylan vardı.
adı taylan mıydı bilmiyorum ama hatırladığım kadarı ile tam taylandı. taylanları hiç sevmem. hiç taylan arkadaşım olmadı ama sevmem. önyargılıyım taylanlara karşı. bi' yerde taylan varsa ben yokumdur. beni taylanların olmadığı bir yere götürün.
bu ibne taylan benim milleti güldürmeme dayanamadı ve ahahhahahah diyerek beni itti. bir anda zaman yavaşladı, döne döne, twister misali elim kolum birbirine karışmış halde, slow motion suya düştüm. cısssssssss, buz gibi. la lalaaay la lalalalalaaaa (titanic theme)
solungaçlarım var zannettim.
evet, bu hengamede solungaçlarım var zannettim ve çok derin bir nefes aldım. ama nasıl derin. amk ormanlık alanda ciğer genişletiyorum sanki. gel git oldu kıyıda, o kadar derin çektim nefesi..
nefesi çektiim, dibe çöktüm. lağyn dedim n'oluyo amk?! kendimi fişşek gibi suyun üstüne fırlattım. fırlattım fırlatmasına da yüzeye ulaşamadım ki. ciğerlerimdeki son havayı da harcadım ve eşhedüüüüüüüü.
laaps diye bir acı hissettim ensemde. ama nasıl acıdı. herifçioğlunun biri beni boğazımdan yakaladığı gibi çekti suyun üstüne. huooaaaahhhhhh diye nefes aldım. verirken kustum. alırken kusmuğu geri yuttum. kusarken nefesi geri verdim. alşksdka. az evvelki stand up bebesinden eser yok. bir yandan ağlıyorum bir yandan kusuyorum.
amına koduğum taylanı. kaçmış.
heh, ne diyordum, o adam çıkardı beni kıyıya. şort sıyrılmış altımdan.
döndü baktı,
o ne lan öyle? çamur taşak. dedi ve arkasını döndü gitti. amma cool herifmiş la. şimdi tekrar canlandırınca kafamda adam ilah gibi geldi. ben kurtarsam birini sabaha kadar gururla sağa sola anlatırım. hatta şimdi bile ''gerizekalının birini kurtardım amk, bi taşak vardı çocukta, yemin ediyorum ahtapot kafası gibiydi'' derdim. gerçekten bunu derdim.
o gün, bana o cool adamın söylediği laftır. dede lafı gibidir.