eve çıkmış 3 öğrenci arkadaşın zar zor aldığı 2. El makinayı ilk yıkaması için terlik ve çoraplarla doldurup karşısına geçmeleri yarım saat izlemeleridir. Bir de bu anın videosu vardır ki yıllar sonra izlenir gözler dolar.
Not: başa gelmiştir.
allah a inanma yolunda bir adım. tefekkür ve şaşkınlık sonrası aydınlanma ile sonuçlanır.
çamaşır makinası var ve tanrı yok! mümkün müdür? düşünülmeli.
lan içine girsem acaba birşey olurmu diye düşündüren durumdur.
çamaşırları yıkarken sorun yokta, bu sıkma olayına gelince deli gibi donuyor ya işte orası sakat. içinde olsam anca bagırsaklarla midem cıkar oradan herhal o kadar dönmeye.
Küçükken mini mini bir çocukken az izlemedim... Kardeşimle oyuncak ayılarımız vardı ve onları çamaşırlarla beraber makinaya atardık...
Makinanın içinde onları konuştururduk... Gözlerinin cama çarpma sesi hala kulağımdadır... Ahh ulan bobo nerelerdesin şimdi...
(bkz: Otizm spektrum bozukluğu)
belirtilerinin içinde yer alan eylemlerden biridir. Ritimli hareket eden her şey onların dikkatlerini çekmektedir. Bunun en guzel ornegi camasır makinalrıdır sürekli bir dönüş hareketi vardır.
ilginçtir. Çocuktum yıl 1996 veya 1995 olsa gerek babam çamaşır makinesi aldı ki köyde tek uydu anteni çamaşır makinesi atarisi olan ev bizim evimizdi tüm köy kaaaveden paralel yayın neyse onu izlerken biz uydunun tadını çıkarıyorduk. Neyse çamaşır makinesi geldi peder beyin elinden gelir bu işler kurdu makineyi kılavuzundaki yönergeleri halledip ilk çamaşırları attık bizim ev 3 çocuklu bir aile evi efendim çalıştırdık o zamanlar kola çeirdek tv üçlüsü çok meşhur bir etkinlikti aldık kolamızı çekirdeğimizi geçtik karşısına bitirene kadar izledik. Şimdi düşünüyorum da iyiydik o zamanlar bu bile bizi mutlu ederdi. Şimdi kocaman evde beyaz eşyanın sesinden kendimi duyamıyorum. Kimse kalmadı herkes evlendi bir yer edindi yuva yıkıldı ben tek yaşar oldum. Mına kodumun çamaşırlarından da en çok onları asarken içimi bir sıkıntı kaplar. Onları asarken emekli memur gibi hissediyorum. Sanki çamaşırı asıp yatacam sabaha varmayacağım bir hafta sonra da ölümü bulacaklar gibi.
ben çocukluğumda hiç çamaşır makinesı izlemedim. genellikle arıları ve kelebekleri yakalamakla hatta daha da ilerisi yarasa yakalamaya çalışmakla vakit geçirirdik çocukken. bazen ateş böceği peşinden ordan oraya giderdik, bazen de kuzenlerle toplanıp kırsalda çadır kurar gece orada kalırdık. bunun gibi şeyler. ancak hiç çamaşır makinesı izleyip eğlenmedim. enteresan geldi.
cebinde selpak unutup yıkadığım için, çıkartınca içindekileri izledim az önce bi süre. coşkulu küfürler eşliğinde ve en pokerfaceinden. hepsine yabışmış kar küresi gibi. Post apokaliptik dönemde kar yağarken tek ben kalmışım da arkada tool çalıyormuş gibi şaka şaka neyse abartmaya gerek yok kurutup burnumu silerim artık giysilere.
az önce de hayatımı betimledim farketmeden apokaliptik döneme bağlayıp neyin. bi dönüp okuyayım dedimdi şahane betimlememi. zaten cümleler de ne biçim olmuş özne yok nesne az. virgül desen hakgetire.