eğer bir ülkede bir milletvekili mecliste uyuyarak "çalıştığını" söyler, bilmem kaç milyar maaş alır, sonra üstüne bilmem kaç milyar emekli maaşı alır ve bununla yetinmezse, benim kamburu çıkmış 800 tl maaşa tabi olan emekçim de haliyle çalıtığı işten şikayetçi olur. üretmekmiş. üreten bilim adamının suratına bakmıyorlar bu ülkede. bunu gören işçi ne kadar azimli olabilir de üretebilir? benim vatandaşımın varsa potansiyeli, zekası neden bedava olsun?
600 küsür tl asgari ücretle bir insanın geçinemeyeceğini anlamayan tuzu kuruların eleştiri cümlesidir. yok kardeşim yok, türkiye işçi cenneti olmuş, işveren iliklerine kadar sömürüyor.
--spoiler--
Atanmak isteyip atamayan öğretmenler ne lan o zaman denilesi şey. Şey lan işte.
--spoiler--
samimi olmak gerekirse atanamayan öğretmenlerin konusu yıllardır ortada iken insanlar hala öğretmen olmaya çalışıyorsa ben bunda bir acaiplik ararım. sırtımı devlete dayayım veya tatili bol iş gibi.
sonra da nerde lise'de ders çalışmayıp iyi üniversite kazanamayan kişi varsa öğretmenlik yazmaya çalışıyor.
bu kişiler üniversiteyi de yatarak geçiriyorlar.
sonra da biz çocuklarımızı bu kişilere emanet ediyoruz.
devlet öğretmen seçiminde oldukça seçici davranmalı.
Milletvekilliği bir iş değil bitr görevdir. Gönüllü olunan bir görevdir. Cep doldurmak için değil, uyumak için değil ülkeyi refaha kavuşturmak için başvuruan bir görevdir. Ama daha okuma yazmayı yeni sökmüşlerin millte vekili olduğu ülkede bundan bahsetmek ayıptır.
Hala atanamayan öğretmen var neden hala öğretmen olmaya başvuruyorlar dangalaklığı na gelince ulan davar o zaman niye eğitim fakülteleri öğretmen yetiştiriyor derler. Ben demem terbiyem müsait değil.
bu ülke ne zaman adam olur? emekçi sağ değil, sol paritlere oy verince, oyunun takipçisi olunca, vekilinin kendisine hizmete yükümlü olduğu bilincine varınca.
Tabiki tembeller de var ama, elin tembel yunan ın emeklisi 3000 euro emekli maaşı alırken, bizim emekli geçinmek için ayrıca çalışmak zorunda kalıyorsa şikayet edende değil, yönetici de sorun var demektir.
Tembelliğe alıştırandadır esas kabahat. Nasılsa her sene kömür yardımı geliyor, bulgur pirinç geliyor, market fişleri geliyor, hanı türban takınca harçlık ta veriyorlar diye düşünen hımbıllar artmışsa bir memlekette ne yapsın deli gönül?
doğru tespittir efendim. ben bu ülkenin şehirlerinde gezerken neredeyse 10 dükkandan 3-4'ünde eleman aranıyor yazıları görüyorum. ve aylar boyunca o yazı orada duruyor. sonra işsizlik var demek kolay. biraz kaldırın kıçınızı da karanlığa küfredeceğinize bir mum yakın.
Bulgaristan ülkesidir kesinlikle. Çalışmayı sevmedikleri gibi fakiriz derler.
Bir bankaya gidersiniz kasiyer'in işlem yapması için solitaire falının açılmasını beklersiniz,
restaurant'a gidersiniz yemeğiniz çıktığı halde garson'un keyfinin yetip o yemeği size getirmesini beklersiniz,
Öğrenci işlerine gidersiniz öğrenci belgesini istersiniz hocalarınızdan yemediğiniz azarı sekreterden yersiniz ve üzerine 5 dakikalık işlem için yarını beklersiniz,
Taksiye binersiniz, şöförün diğer şöförlerle yaptığı geyiğin bitmesini beklersiniz.
Oturum kartı almaya gidersiniz, 1 gün geç gittiyseniz 500 lira cezayı yersiniz, üzerine de karşınızda alaycı bi gülümseme bulursunuz.
Ülkemizde ki işsizliğin gözünü seveyim şu açıdan; bizde iş yok da millet çalışamıyor. bu mallar da iş olmasına rağmen çalışmıyorlar.
entry leri okuyunca içleracısı halimizi görmüş olan bir çalışan olarak derim ki; "işsizlik yoktur-işbeğenmezlik vardır" . durun, sakin olun ve dinleyin...
geçenlerde bir ayakkabı mağazasına gittik. neyse alış-veriş yapıldı, ödeme sırasında yanımızdaki kokoş kız annesine: "anne bana bir iş bulamadınız ha!" şeklinde serzenişte bulundu. bunu duyan kasiyer, buraya eleman alınacak hanımefendi, isterseniz doldurmanız için form verebilirim dedi. kızın cevabı: "ben 2 yıllık zabalo zibolo * mezunuyum, burada mı çalışacağım" dedi. yanımdaki arkadaşımın kendisine cevabı şu oldu;
- o bölümü bitirdiysen zaten buraya almazlar. burada 4 yıllıklar çalışabilir. tabii ki yarıldık ancak umarım anlatmak istediğimi anlatabilmişimdir. ***
asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı bir ülkede 3 lira maaşa köpeklik bekleyen kapitalist sistem yüzünden işsiz kalınca söylenmesi haklı olan söz. iş güvenliği sıfır, sosyal güvence sıfır, yıllık izin lütuf gibi sunuluyor, mesai saatleri nerdeyse 11 saat amiyane tabirle sikmeye adam arıyorlar olur tabi işsizlik. baba parası yiyip ev geçindirmeyen ergenler için atıp tutmak kolay elbette.
hükümet, iktidar şakşakçısı kişiler ve bir takım medya tarafından kötüye giden ekonomi ve bir türlü düşmeyen işsizlik oranlarını perdelemek amacı ile kullanılan asılsız söylemlerden biridir. herkesin tuzu sizin veya bizim gibi kuru olmayabilir, koca gün pc başında sözlük ortamında geyik yapıp ay sonunda dolgun bir maaşı cebine indiremiyor olabilir. haklı olarak eğitim gördüğü onca yıldan sonra aylık 600-700 tl gibi komik rakamlara günde 12 saat çalışmak, kendini kullandırmak, emeğini, hayatını başkalarına sömürttürmek mantıklı gelmediği için söyleniyor olabilir. azıcık empati yapsak ne güzel olurdu değilmi?
Bazen bazı insanlar sevdikleri meslekleri yapamadıklarında her ne kadar çabalasalar da hayatta kalmak için bile olsa sevmediği bir işte çalışamaz. Kendisini ait olmadığı bir yerde bulduğunda zindan gibi, işkence gibi gelir o iş yeri ve yaptığı iş. O da öylece oturur. Kendi kendine protesto eder düzeni.
kafası güzel insanların savunduğu mantık. ne sikimse işte.
ulan adam x bölümünü okumuş. o bölümde işe girmek isterse diplomalı olmasına rağmen dayıyorlar asgari ücreti. son demine kadar sikiyorlar adamı, sonra vay efendim çalışmayı sevmiyormuşuz.
tabi sevmeyiz amk! herkes işe asgari ücretle başlayacaksa sikerim öyle adaleti amk.
adamlar diyor ne de olsa ülkede adam çok, bu girmese bile bir sonraki embesil girecek düşük maaşla eleman çalıştırıyor. sonra çalışmayan hakkını savunanlara, çalışmayı sevmiyor deniliyor.
