üfledik efenim zamanında. hatta içerisindeki soketi çıkartıp iyice havalandırırdık yanık kablo kokusu gelirdi. baktık artık çalışmıyor çok sevdiğimiz vazgeçilmez oyunumuz olan bir ateri kasetinin kapını çıkartıp içerisine bozuk olanı koyup kasetçide kırtasiyecide değiştirirdik. tabi bu bizim çakallıklarımızdandı *
Aradan bir kaç yıl geçti. Teknoloji gelişti. Playstation 1 çıktı. Nam-ı diğer PS One. Ardından Playstation salonları açıldı. Ama teknik değişmedi. Plasystation salonu sahibi göbekli amcamız oyun takıldığında cd'yi çıkarıp kazağını kaldırdıktan sonra beyaz atletinin kapladığı göbeğini şişirerek silerdi. Oyun da tekrar çalışırdı. Hala hayret ederim nasıl olur diye...
sonrasında sırasıyla, çekmeyen televizyonu yumruklamak, okunamayan cd yi kolonya ile temizlemek, çalışmayan kumandayı dize hafifçe vurarak çalışmasını beklemek diye uzayıp gider. kumandayı halen dizime vuruyorum çalışmadığı zaman ve çalışıyor. yıllardır elektronikçiyim böyle saçmalık görmedim.
Aterinin kaset takılan slotuna üflenmeden önce yapılır bu. Ancak ağızdaki tükrük nemlendirmesin diye önce bir yutkunulur. Böyle nemsiz, serin serin üflenir.
teknik ötesidir. üflenen kaset tık diye çalışır. karizmatik olmak isteyen arkadaşlar bu kasetin kapağını çıkartarak ram şeklinde kalan kasedi kullanırlardı. öyle daha bi karizmatik daha bi mühendislik harikası olurdu. vay mınako.
Bir de bozulan, tuşu başlayan kolların içini açıp; aspirin, vermidon gibi ilaç plastikleriyle tamir ederdik. Tuş takımı genellikle artı (+) şeklinde olduğundan ilaç kapsullerini (+) şeklinde kesip geçici de olsa çözüm üretirdik. Hey gibi çocukluk...