Alıştığın hayatı değil ,hayal ettiğin hayatı yaşamak gerekir.Bir insan beden ve ruhen sağlıklı ise ,elbette bir süre sonra çalışmak için çalışmaktan vazgeçer. Hırsı olur. Bugün beyaz yakadan,mavi yakaya herkesin güncel sorunudur. Şevkinin bir şekilde kırılması ile doğan sorundur. Kişilerin sürekli kendisine yatırım ,işe verim alış -verişi döngüsünden ibaret olan bir alanda amacı iyi belirlemek ve o yöne doğru ilerlemedir. Kesin,kararlı özellikle zeki kişilerde ıskalama çok nadir görülür.Yapabileceklerimizin her daim sınırı vardır. Her daim olumsuzluklar olabilir. Çalışmak için sabah erken kalkıp,servise veya otobüse kadar yürünebiliyor ise,birkaç insanın gülüşlerinde can buluyorsa sohbetler,yemek yenilebiliniyorsa ve ay sonu aldığı maaşı ile kendisine ve ailesine katkıda bulunabiliyor ve onlarında yaşamına destek olunuyor ise,evet belki dünya turuna çıkamamış olabilir yada o ay istediği montu alamamış olabilir veya konsere gidememiş veya vardiyada kalıp köşedeki sokakta kız arkadaşı ile buluşamamış olabilir.Yinede bunları yaşayamayacağı anlamanı gelmeyedebilir. En azından çalışmak için uygun bir beden sağlığına sahiptir. Gerisi sadece şımarıklıktır. Duygusal problemdir. Ya da kendisini geliştirmemek için yapılan tembelliktir. Tembel insanların sığınakları hayatı ıskalamaktan geçmeye de mahkumdur.
doğu kültürlerinde sıkça karşılaşılan bir durum. oran doğuya gittikçe katlanarak artar. bu arada bahsedilen ülkenin doğusu değil, uzakdoğuya kadar uzanan topraklar.
biz 7 yaşında gireriz yarışa, çinliler 3 yaşında. hep birilerini geçmemiz gerektiği dikte edilir bizlere. ahmet beyin oğlu kasımın ilk haftası okumaya geçmiş bizimki daha hecelerdeyle başlar, ayşe hanımın kızı bilmem kaç net yapmış sen niye yapamıyorsunla devam eder.
yani sürekli çalışmak daha küçücük yaşlarda başlar. aman hanım çocuğu keman kursuna filan göndermeyelim, aklı bulanır şarkıcı olmaya kalkar. aman oğlum bu sene sınava gireceksin bırak halı saha maçını "futbol" kelimesini çıkar lugattan .
böyle yetişen nesil büyüyünce tek derdi çalışmak ve kendisinden sonraki nesile daha iyi bir yaşam hazırlamak olur. alışageldiği üzere kendine vakit ayırmak kavramı yoktur bu insanın.
herkes kölesi olduğu bu sistemden şikayetçidir ama hayatını idame ettirmek için azarı pazarı dinlemez, gece gündüz demez çalışmaya devam eder.
evet, çalışmak için senelerce çalışıp gerçek hayatı ve mutluluğu ıskalayan insanlara acımak gerek. çünkü bir insanın mesleği ne olursa olsun, çok çalışıp çok para kazanmak için tüm hayatını harcaması yerine kendisine yeteceği kadar çalışıp geriye kalan zamanını kendisine ayırması daha mantıklı.
tabii burası türkiye insanlar mazoşist, kendi kendisine hayatı cehennem yapmayı acı çektirmeyi seviyor.