ancak siz izin verdiğinizde oluşan bir durumdur. işinizin ehli iseniz ve işinizi gerçekten iyi yapıyor ve işiniz konusunda kimseye müdahale ettirme şansı bırakmayacak kadar iyiyseniz asla olabilecek bir olay değildir. yani demem o ki, sizin taşaklarınız büyükse o patronu götünden bile skertirsiniz, bırakın ego tatminini!
patronu bırakın kıçı kırık elemanların yaptığı davranıştır. kıdemlidir bunu yapan geri zekalı ve yeni gelenin üzerinde tüm egolarını tatmin etmeye çalışır.
hayatı boyunca o egoyu sergilemek için gece gündüz çalışmış, para kazanmış patrondur. parayla insanlığı eş değerde zanneden insadır ki toplumumuzda çok fazladır.
temeli sağlam olmayan, belli bir aşamadan geçmeden böyle bir pozisyona gelmiş insandır. zira aklı başında olan insan patronda olsa çalışanda olsa evine ekmek götürebilmek ve hayatını idame ettirebilmek için ortak bir amaçla orada olduğunun farkındadır. çünkü henüz öbür tarafa bişeyler götürmenin yöntemi bulunmadı.
her seferinde feci göt olmasına rağmen müşterimin yanında beni aşağılamaya, küçük düşürmeye çalışmaktadır. grafikerlik yapan ben bu konuda af buyurun bir sik bilmeyen patronuma karşı her seferinde dik gibi ayakta kalabilmişimdir. her seferinde de daha da hırslanır bu gerizekalılar.
ha bir de bu kadının kendini büyük bir devrimci sanması da inanılmaz ironiktir. düşünsenize "işçisini ezen devrimci iş yeri sahibi". yazık lan üzüldüm kendime.
hakkında ancak sözlükte atılıp tutulabilen patron.
muhatap olunduğunda kurulan cümle ise, 'peki efendim'den ibaret.
gaza gelip artistik yapmayın siz yine de. iş bulmak zor bu devirde.
- Leylaaa bana dosyaları getirir misin kızım ?
- Peki Engin Bey hemen getiriyorum .
- Kazanç durumumuz nedir kızım ?
- Çok iyiyiz efendim ( 3 anlaşma kaybettik çaktırma maksat akşam yemeğe çıkmak )
- Engin Bey sizin girdiğiniz bütün toplantılar çok iyi geçiyor .
- Leylacım hayatım akşam bize gidelim mi ? *
erkekler genellikle biraz daha anlayışlı olayabiliyor ama bayanlar da daha sık rastlanan durum hele birde regl dönemine denk geldiniz mi işiniz epey zordur.
şahsen bayılırım böyle patronlara. önemli bir projede bütün yük üzerlerindeymiş gibi davranıp hiçbir b.k yapmazlar; işe yaramadıkları gibi bir de bu ruh haliyle üzerinizde stres oluştururlar.
başarıyla tamamladığınız görevleri, kriz yönetimlerini donuk bakışlarla onaylarken; küçücük fıçıcık bir hatada gözlerinizin içine bakıp işleri bilmiyorsun demekten kaçınmazlar. oturdukları yerde bebe poposu yumuşaklığındaki çanaklarını pelte kıvamına getirmekten başka uğraşları yoktur.
ha bir de, gecenizi gündüzünüze katarak yüzde 80'ini yaptığınız işe yönelik övgüleri üstüne alınmak vardır.
yargısız infaz yapılmamalıdır. belki işçileri ile küçük, şirin şakalar yapıyorlar birbirlerine size ne canım? mesela ben geçen gün 1000 tane işçime konuşma yaptım ve dedim ki;
+ şimdi herkes cebindeki parayı çıkarıp masanın üstüne koysun!
- tamam kralımız!!!
+ evet toplam 120.000 türk lirası, hahahaha! şimdi iyi izleyin.
- vooooov!
evet cebime öylesine koyduğum para bile tam 200.000 dolardı. 1000 tane insanın toplam paralarını günlük harçlığımla geçmek mükemmeldi. şimdi ben burada ego tatmini mi yaptım? evet yaptım ahahaha.