çalışan anne çocukları

    1.
  1. okuldan eve geldiğinde soğuk bir evdir boş bir ocaktır seni bekleyen. Annesi evde olan çocukları kıskanırsın.'bugün annemin misafirleri geldi annem pasta çörek yaptı'diyip sizi çileden çıkarırlar. Sobayı güç bela yakarsın. akşam olur. annen arar;'mesaiye kalıyorum siz yiyin'der. yemek boğazınıza dizilir. yersiniz işte. büyürsünüz.
    9 ...
  2. 25.
  3. Mesele sevgiye ilgiye aç olmaktan çok - sokaklarda geçiyor zaten zaman- sabahtan akşama kadar börek , çörek yapan, odasını yatağını annesi toplayan, öğle yemeği için eve çağrılan çocukları kıskanmaktır. hatta çocuklar acımasız olur, aaa annesi çalışıyor diye dalga bile geçmişlerdi çocukluğumda. sabah kalktığınızda annenizin coktan gitmiş olduğunu farkedip , önlüğünüzü fırlattığınız yerden aldığınızda ütüyü kendiniz yapmanız gerektiğini farketmek, anneme yardım edeceğim diye tabure üstünde bulaşık yıkamak, yemek ısıtıcam diye perde tutuşturmak, dün biz mantııı yedik diyen çocukları boğazlama isteği duymaktır.
    8 ...
  4. 4.
  5. her gün eve geldiğinde selam yalnızlık ben geldim giyerek eve giren insandır. kardeşi olmaması durumunda kendi yemeğini kendi ısıtan veya pişiren bazen isyan edip bile bile soğuk yemek yiyen insandır. herkesin şımarık olarak düşündüğü; aslında herşeyi en ince ayrıntısına kadar düşünen insandır.
    arkadaşları ona sizin evin anahtarını versene diyerek yaklaşabilir. orda onların ağzını burnunu kırabilir.
    monopolisi olmayacaktır küçükken çünkü oynayacağı biri olmayacaktır. büyünce durum değişecek bu sefer arkadaşları evinden dışarı çıkmayacaktır.
    aslında bu durumun hiçbir güzel yanı yoktur. anneye kızmak istersin kızamazsın. çünkü bilirsin senin için çalışıyordur. olduda bir gün çocuk yuvasına gitmek istemedin ve anneye dedin ki '' maden çalışacaktın beni neden doğurdun?'' annenin ağlayışını ömür boyu unutamazsın ve daha çocuk yaşta üzüldüğün şeyleri içine atmaya başlarsın.
    geleceğin annelerine bir tavsiye;
    -- evet çocuk sayısı maddiyata bakıyor. ama çalışacaksanız çocuğunuza bir sırdaş, bir arkadaş yani bir kardeş yapın.
    siz hiç annenizi günde 1,5 saat gördünüz mü? yanınızdayken eksikliğini hissettiniz mi?
    6 ...
  6. 14.
  7. işten gelen annenin akşam hemen o yumuşacık göğsüne yatıp,
    mahsun gözlerle '' annecim yarında gidicekmisin'' sorusunu sormanız karşılığında aldığınız ''evet'' cevabının o küçücük kalpte açtığı üzüntü tarif edilemez. zordur çünkü,ona en çok ihtiyacınız olduğu yaşlarda çalışıyordur anne, sizin için geleceğiniz için,
    daha ilk okuldayken beslenme çantaları özenle hazırlanmış, saçları düzenle örülmüş, ders çıkışı annelerinin onları kapıda beklemelerini kıskanan çocuk olmuştur o hep.
    ''annecim ben büyüyünce çalışırsam sen artık işe gitmessin dimi,ben sana bakarım bak gör çok para kazanıcam ben'' dersiniz her akşam o saçlarınızı okşadığı zaman. gülümser anne...
    bir anne de sizsinizdir zaten 2,5 yaşındaki kardeşin, küçük annesinizdir,
    büyük abla ile dönüşümlü baktığınız mamasını yedirip ninnilerle uyuttuğunuz.
    gel zaman git zaman,
    artık büyümüşsünüzdür onu yani annenizi kendinize bir ekol olarak almışsınızdır bir kere, azmini, çalışkanlığını, fedakarlığını.
    evet onbeş yıl çalışan bir annenin kızıydım ben, babam da vardı oda çalışırdı.ama yetmezdi hayat şartlarıydı işte...
    güzel vakit geçirirdik genede, haftasonları çalışırdı bazen annem, en çokta o zamanlar kızardım ona. yine de her şeye rağmen mükemmel bir anne oldu bana. ondan öğrendiğim her şeyi ben de kendi çocuklarıma uygulayacağım. zira öyle güzel bir model olmuştur ki pratikliğiyle, hızlılığıyla, her işe yetişmesiyle, öyle böyle değil hani üç küçük kız sahibi olup hem ev hem iş hayatını sürdürmek, işte elleri öpülesi annelerdir onlar, kendisinden önce evladını düşünen ve emeğinin nedeni yavrusunu iyi bir yerde görmek olan güzeller güzeli insandır o anneler.
    3 ...
  8. 30.
  9. Boynunda ipe bagli anahtari, annesi ilgilenemedigi icin uzatamadigi saclari vardir. Anne gelmeden disari cikamaz, her çalan kapiyi acamaz. Evden biriyse gelen kapi calis sekli parolalidir. Anne izindeyken dunyalar onundur... sicak taze yemek toplanmis ev ve bitmesini istemedigin saatler vardir
    3 ...
  10. 3.
  11. anneyi sürekli özleyendir . Genelde büyükanneyi anne bilendir . Bazen sessizce kimse bilmeden ağlamaktır . Biryanı herzaman eksik kalacak olandır . Tuttum seni yazar .
    3 ...
  12. 28.
  13. insanın çocukluğuna dair bir cok anı yaratır bu durum.. küçüksündür birde , okadar da kücük degil hani boynunda anahtar taşıyacak kadar büyük, gelirsin eve, annenin sana 2.5 milyon kez tekrarladıgı seylere uyarak yasamaya calısırsın en kücük bacaklısından.. efendimi söyliyim , önce yemek buzdolabından cıkartırsın mesela, cok dikkatli bir sekilde ocağı yakarsın, sonra ısıtırsın yemeği , afiyet bal şeker olsun, sonra ateri oynabilirsin ancak ancak ve ancak ocağın kapalı olduğundan emin olmalısın, dışarı çıkıcaksan kapıyı kapadığından da emin olmalısın, hiç unutmam açık unutmuştum bir kere televizyonu anahtarıda almadan öylece çekivermiş bulundum kapıyı...mahallede ki piçler (ne şekerdiler hepsi de)korkutmuşlardı beni televizyon patlar oğlum ev yanar falan diye... kısacası çok şey öğretir insana..
    3 ...
  14. 11.
  15. eğer anneniz esnafsa o kadar da kötü olmayabilecek durum.
    - bir pasajda büyürsünüz. fotoğrafçının çırak balonun içine su doldurup sağa-sola fırlatmayı öğretir. annenizin, dükkanın arka tarafında yedeklediği kıyafetlerinizle hemen değiştirilir.
    - çaycı, siz seviyorsunuz diye muzlu süt yapmayı bilir. "enişte amca" * diye seslendiğinizde hemen dev bir bardakta, ballı muzlu sütünüz gelir.
    - birsürü "abi" ve "abla"nız vardır. omuzlarda büyürsünüz. bütün şımarıklıklarınız çekilir, üstüne bayaa da şımartılırsınız daha.
    - düştüğünüzde anneniz ve bütün pasaj ahalisi hemen ordadır.
    - pasajın arkasında kedi sürüsü beslemenize izin verilir.
    - cumartesi sabahları tüm esnaf "ailecek" kahvaltı yaparsınız.
    - 3-4 yaşlarındayken "kendi yaşımda arkadaşlar istiyorum" dersiniz. anneniz sizi anaokuluna yollar. çok sıkılırsınız ve bir hafta sonra "ben arkadaşlarımı özledim" diye anaokulunu bırakır, pasaja dönersiniz.
    - 6-7 yaşlarında tezgahtarlığı epey bi ilerletmişsinizdir. malları, neyin nerde olduğunu, ne işe yaradığını bilirsiniz. "başarabilme"nin güdülemesiyle kendinize çok güvenmektesinizdir.
    - daha da ilerleyen yıllarda "esnaf dayanışması" çerçevesinde azbuçuk kuaförlük, sekreterlik, fotoğrafçılık, hatta emlakçılık, "iyi çay demleme sanatı", "nasıl kahve pişirilir" konuları hakkında bi fikriniz vardır. kimin yardımcısı izne giderse onun yerine ikamet etmekte, kimin dükkanı boş kalırsa bakmaktasınızdır.
    - tatillerde eve döndüğünüzde, özellikle ilk iki gün orda burda, herkesin ikram ettiği çay-kahve sayesinde mideniz kötü olur. kimseye hayır da diyemezsiniz.
    herzaman değil belki ama zaman zaman o kadar da kötü olmayabilecek durum. *
    3 ...
  16. 21.
  17. hayata göz açtıkları andan itibaren annelerinden geçim derdi yüzünde ayrı kamış çocuklardır. ömür boyu annelerini özlemkle geçer yaşamları onlara en ihtiyaç duyduklarında yanlarında yoktur, ilk anne kelimesi annelerine değil kim bakıyorsa ona söylerler (bu dayı sıda olabilir) yeğenimin annesi işe giderken gitmesin diye söylediği şu sözler hiç gitmez aklımdan ( devrim :anne işe gitme , ablam:sana süt almak için işe gitmemlazım, devrim: anne ben süt içmem sen gitme... )
    2 ...
  18. 8.
  19. sabahlari kalkar kalkmaz kahvalti edemezler. cunku tum cocukluklari boyunca uyandiklarinda kahvaltilarini hazirlamak icin zamana ihtiyac duymuslardir.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük