Okul çıkışında yürürken ''Karnım acıktı Bir şeyler mi alsam'' diye düşünürken ''Yok ya annem yapmıştır bir şeyler herhalde boşuna paramı harcamıyım'' demek ve eve gittiğinde yemek olmadığını görmek ve aç kalmaktır.
makarna, bisküvi ya da fast food tarzı yiyeceklere talim etmek bir süre sonra ondan da sıkılıp ''annem işi bıraksa da vejeteryan günlerimize geri dönsek'' dediğimiz durumdur.
Sabah evden anneyle beraber çıkmak , eve geince annenin olmamasıdır. Hazır bir sofra bulamazsın , ev hafiften dağınık olur. Özgürlük verir ama buruk bir olay be.
Maddi durumu iyi olduğu halde çalışan kadını bir kenara koyacağım, kendi seçimidir, bizleri ilgilendirmez ama çalışan anne boşanmış ya da dul ise işler değişiyor.
Öncelikli olarak bir çocuğun ihtiyacı olan en önemli şey annesidir. Anne yokluğunun bir çok psikolojik travma ve soruna yol açtığı zaten biliniyor, kadın çalışmak zorunda olduğu için çalışıyorsa hem çocuğuna hem o kadıncağıza yazıktır, günahtır. iş hayatım boyunca çocuğunu özlediği için ağlayan, dert yanan, telefonda çocuğu ile konuşurken gizli gizli ağlayan kadınlarla karşılaştım, ya maddi imkansızlıklardan dolayı çalışıyorlardı ya da eşlerinden ayrıldıkları için hayat mücadelesi veriyorlardı. Hamile kadın ve boşanmış- dul kadın benim için kutsal varlıklar. bir kadının kolay kolay evliliğini yıkıp çocuğu ile hayatı boyunca bir sürü zorluk yaşamak isteyeceğine inanmıyorum. çok nadir kadının kendi keyfinden dolayı evliliği bitmiştir. her ne türlü olursa olsun kadın ayrıysa ve çocuğu- çocukları varsa benim için o kadın kutsaldır. bu tür kadınları evli, kocası para getirip yiyen içen kıç büyüten kadınlar küçümser, o kadının kocası da oh yanıyor mantığı ile bakar. kimse o kadının içindeki acıları, özlemleri, korkuları düşünmez. sabahın köründe çocuğunu evde bırakıp giderken büyük bir parçasını çocuğunun yanında bıraktığını bilmez. kötü düşünen varlıklarız biz, cennet hayali içinde yanıp tutuşan ama iğrençliklerimizden arınmayan iğrenç varlıklarız.
olay nereden nereye geldi. çalışan anne boşanmış ya da dul ise burada devletin yardım etmesi gerekiyor. aylık en fazla alacağı nafaka miktarı Türkiye şartlarını ve maaş tutarlarını düşündüğümüzde 400.00 Tl civarıdır. O para ile kendi ihtiyaçlarını, çocuğun ihtiyaçlarını, fatura, mutfak masraflarını karşılama imkanı yok. kendi maaşının az olduğundan dert yanan bunca milletvekili bana hak verecektir.
Boşanma davası açtıklarında kadını ve erkeği incelemek üzere evlerine danışman mıdır her neyse birileri gönderilir, bu anne ve babayı, yaşadıkları çevreyi araştırıp çocuğun velayetinin kime verilmesi gerektiğine öncelikli karar verir. işte onlar çocuğun anne ile kalması gerektiğine karar verir çoğunlukla. o ziyaret sırasında bi rapor hazırlasa, nafaka miktarının ne olacağına o karar verse, çocuğun annesi ile kalmasının, büyümesinin uygun olacağını düşünüp bu nafaka tutarının üzerine bir kaç bir şeyler daha ekleyip bu yardım devlet tarafından yapılsa, bu bir kaç sene devam etse keşke. en az 3 çocuk evet. en az 3 çocuk.
Kimisinin bok atmaya çalıştığı anadır. Bunları diyen zihniyeti de çok iyi biliyoruz. "Kadınlar iş aradığı için işsizlik var, kadının yeri evidir." Diyen kitlenin yalakları..
Benim de annemdir bu anne.
55 yaşında, 35 yıldır çalışıyor..
her sabah 6'da kalkıp, kışın daha hava aydınlanmadan okuluna gitmek için yola çıkıyor.. O sıcacık yatağı, o güzel uykuyu senelerdir öyle bir bırakıyor ki. Benim içim acıyor. Anne diyorum artık emekli ol, hayır sen de mezun ol ondan sonra olacağım diyor..
3 çocuk annesi annem. Yıllardır çalışıyor.
Ve eminim ki çoğu ev hanımından daha fazla ilgili bir anne. (Ev hanımlarına yönelik en ufak bir atıf yok burada)
Annelik bu değil mi? Iş dediğin 6-7 saattir, geriye kalan zamanda çocuğuna ayırdığın zaman yeter de artar bile. Ki bütün gün evde olup gün gezmesi, komşu gezmesi diyip çocuğun yüzünü görmeyen var..
Çalışan Anne demek, çocuğun da biraz biraz sorumluluk alması demektir.
30 küçük yaramaz çocuğun yanından gelen anneyi biraz rahat bırakmayı bilmek demekti benim için.
Çalışan Anne demek, kreş hayatının 1 sene değil de belki 3 sene olması demek.
Çalışan Anne demek, emekçi fedakâr anne demek.
hangi kadın kocasına ben çalışmak istemiyorum ya dese kocası Hayır derdi ki?
Yok mu koca parası yemek için, rahatına düşkün olduğu için iş aramayan kadınlar? Var hem de çok..
iki grubu ayırıyorum ve siz o iki grubu biliyorsunuz..
birisi bütün gün evinde çocuğu ile birlikte, onunla ilgilenen onunla bir şeyler paylaşan, evi çekip çeviren, çocuğunu okuluna bırakıp okuldan alan, sabahları onunla beraber uyanan emekçi ev hanımı ana, diğeri de çocuğu okula sabahın köründe bir kahvaltı bile hazirlamadan yollayip oglenin köründe uyanıp komşu gezmelerine giden..
Anne olmak bir meslekle ya da hayat tercihi ile belirlenen kriter değil..
Anne olmak emek vermek.
annemdir. 27 senedir çalışıyor, bir günden bir güne ne bizi ne de evi ihmal etmedi. hem anne hem baba oldu, hiç bıkmadan yağmur çamur demeden bir gün bile sızlanmadan işine gitti.
annem gibi kadınları gördükçe, kendine erkek diyip hiçbir işe yaramayan mahluklara daha bir nefret ediyorum. annem kadar hatta annemin yarısı kadar karakterli bir erkeğe rastlamadım, eğer rastlarsam hiç düşünmeden o adamla evlenirim.
çocukluğu yalnız geçmiş, bakıcı, anaokulu derken büyüyüp gitmiş, uzaklarda okurken annesinin ameliyat olacağını duyup, sevinerek (annenin evde olacağı 45 gün! mucize) memlekete dönen ve anneyle 45 gün raporluluk süresinde hiç ayrılmamış kişinin annesidir.