fevkalade bir dizidir. salı günleri saat 20.00'da kanal d'dedir. her ne kadar reyting oranları düşük de olsa seveni çoktur. kamran'ı burak özçivit feride'yi ise fahriye evcen canlandırmaktadır. bu arada kamuran değil kamran.
türk edebiyatının feminist karakteri "feride" ne hale sokulmuş. kamranın nerimanla ilgisini kabullenmeyen bunu fark edince kamranla okulda görüşmeye çıkmayan feride şimdi destek oluyor?? bu dizideki kızın kamranın yurtdışındaki sevgilisini öğrenip de onu ve her şeyi terk etmesi komik olmayacak mı acaba senaristler??
türk edebiyatı yüzlerce kaliteli eserle doludur. senaristler açgözlülük yapar gibi dizileri sündürerek ticari kaygıya düşeceklerine tadında bırakıp yeni projelere yönelsinler. biz de bu adam iyi iş yapıyor diyerek takip edelim. aşk-ı memnu gibi tadında kalsın.
daha önce söylediğim güzel şeyler için beni pişman eden dizi. kitabı 2 3 defa okumuş biri olarak bu kadar aksiyon yaratmaya ne gerek var onu anlayamıyorum. orijinal halinde zaten yeterince konu var. biz o saf aşkı, feride nin kalp kırıklığını, mücadelesini sevdik. dizi kamran üzerine kuruldu sanki. selim karakterinin bu kadar yer alması.. ben eski çalıkuşu mu istiyorum..
bir suskunlar faciası olmasın dileklerinde bulunulan dizi.
ilk sezonu başta çorba edip sona doğru çözümleyip ikinci sezona bir şey bırakmadıklarında, tam suskunlar olur.
Gerçekten dizide olup bitenlere anlam veremiyorum artık. romanını okuduğum çok güzel bir eserdir ayrıca çok zevkle okuduğum nadir kitaplar arasındadır benim için. bu enson yayınlanan bölümünde gülbeşeri sözü mesela hikayenin sonunda geçen bir olaydı, diziyi izleyince kafam daha çok karıştı. bence eğer aranızda bu eseri okumamış varsa okumalarını tavsiye ederim.
bu akşam romanın en anlamlı ismi hatta kamran dan bile çok bahsi geçen "munise"yi ve romanın sonuna damgasını vuracak "gülbeşekeri çok sevdim de" cümlesini. bu bölümde feridenin rüyasına sokarak onun aslında çalıkuşu değil evliya (!) olduğunu mu bildirmek istediler. senaristler neye sabredemediler acaba , yaprak dökümü gibi sündürecekleri bir romanın son sahnesi bugünden mi vermek istediler.
bir edebiyat hocası olarak romanın tadı kaçmasın diye diziyi daha da izlemem.
--spoiler--
madem ki seni seviyorum; o halde canına okumam hak, madem ki beni sevdin; tüm kutsal kitaplarda yazan türlü belalar sana müstehak.
annemle babam terk ettiğinden beri sevilmeye layık olmadığımı düşünüyordum esasen...
öyle ya,yıldızlara birlikte baktığın biri gittiyse herkes niye dursun?
gerek romanına, gerekse rahmetli osman faruk seden'in trt için çektiği mükemmel dizisine hürmeten; değil bir bölümünü, bir dakikasını bile izlemeyeceğim ucube yapım.
pedofiliyi ülkemize gizil gizil enjekte etmesi dışında bir espiri olmayan vasat dizi. bu diziyi izleyenlerin genelde evde kalmış kız la, abazanlıkta çığır açmış ergen profillerinde olması bile yeterince itici.
kanal d de tesadüfen 5 10 dakika izlenmiş dizi, komik muhabbetlere yol aldırmıştır hatun kişi ile bilerek ve şakacıktan.
ben: aaa bu ne yavrum ya çalıkuşu ha bu yayınlanmamışmıydı daha önce.
hatun: 1970 lerde sanırım.
ben: ya olur mu yavrum kanal d de vardı ya.
hatun: o yaprak dökümü.
ben: haa doğru o oydu.
şaka tarafı burası.
ben: o değilde çalıkuşu kimindi ya, dur söyleme biliyorum, ömer seyfettin, ben bunu küçükken okumuştum.
hatun: yuh yakıştıramadın sana nasıl bilemezsin onu.
ben: şaka yaptım ya, namık kemalindi.
hatun: reşat nuri güntekin olum.
ben: valla şakaydı ya, ehehhe.
o değilde ömer seyfettinden sonra bayağı gülmüştük...
Yaklaşık 4-5 sene önce okuduğum Reşat Nuri kitabıdır. Hatta okuduğum en güzel kitaplardan biridir. Aşkın en saf hali ancak böyle anlatılabilirdi. Kitabın en güzel yönü de sadece tek bir olaya odaklanmamış olmasıdır, dönemin şartları da sıklıkla göz önüne serilmiştir.
aç gözlerini
kıyamet kıyam olsun
ölmek dediğin dirilmeye eş değil mi?
kıyam uyanmaksa son dediğin fazladan iki harf mi yani,
ah o iki harf
ah o yaramaz küçüldükçe büyüyen et
ruhum yaradanınsa sen al etimi
etine şifa et
yeter ki uyan bu kan uykulardan
uyan ki yaradana şahitlik et
sevmedim bu denizi
tuzu derimi kavurdu geçti
sevmedim bu karanlığı
gözümün ferini aldı gitti
sevmedim ben gitmeleri senden
sevmedim kaybetmeyi ben
sevmedim bu vedayı
canımdan öte can yanı başımdayken
aç gözlerini
ziyadır göreceğin
kamaştırır ama geçer
kısacık bir bebek çığlığıdır şimdi hayat
e kolay mı başlamanın yükü
bu ufacık bir omza konmuş
heyhat
o omuz ben olurum istersen
istersen yaren istersen yoldaş
bak!
ettik mi sana iki başlı dev şimdi
bir omuz iki baş
gölgesi serin, kökleri derin mi derin
bir ağaç olduğun o günlerin hatrına
beraber gidelim
küçücük elimin avucunda kaybolduğu
uykunun olmadığı o zamana...