Feride'nin; küçük yaşında ana babasını kaybetmesine, nişanlısı tarafından uğradığı ihanete, atılan iftiralara, namusuna uzatılan dillere, doğurmadan analık yaptığı munise'nin ölümüne, babası yaşındaki bir adamla evlenmesine rağmen güçlü duruşu ve yüzünden solmayan tebessümü bana hep güç vermiştir.
Feride'nin bir kadın olarak nelerin üstesinden geldiği ve ayaklarının üstünde durduğunu görmek benim umutlarımı arttırır.
Feride sadece bir kitap karakteri değil benim için.
Ömrünün sonuna kadar sadece bir kitap okuma hakkın olsa neyi seçerdin deseler; çalıkuşu derdim.
Nişanlısından nefret ettiğini zannederken aksine onu çok sevip, köşe bucak kaçma sebebinin ne yapacağını bilemez durumda oluşunu kitabının en sonlarında şöyle itiraf ediyor:
-yanlış, çok yanlış bir iş tuttuğumu bugün artık itiraf edeceğim. Ben her şeye rağmen seninle mesut olabilirdim. Evet, her şeye rağmen seviliyordum, sevildiğimi de bilmiyor değildim; fakat bu bana kâfi gelmedi. istedim ki çok, pek çok sevileyim, kendi sevdiğim kadar değilse bile ona yakın sevileyim. Bu kadar sevilmeye hakkım var mıydı? Zannetmem. Ben küçük, cahil bir kızım.
Ben seni sevmesini, senden ayrıldıktan sonra öğrendim. Yaptığım tecrübelerle, başkasını sevmekle sanma sakın. Gönlümün içindeki ümitsiz hayalini sevmekle.
Biz asıl bugün birbirimizden ayrılıyoruz. Ben asıl bugün dul kalıyorum. Bütün olan, geçen şeylere rağmen sen yine bir parça benimdin. Ben bütün ruhumla senin...
şöyle ki: son hazırlıklar hep beraber yapılır ve herkes uyumaya çadırına çekilir; lakin gazi'nin çadırının ışığı yanıktır ve gün doğana kadar da sönmez! vakit gelip de olması gerekenler karargah çadırında biraraya gelince ulu önder: "çok güzel bir roman okudum arkadaşlar..." diyerek söze başlar ve romanı özetler...
büyük taarruzun başlayacağı sabah bile olsa, kitap okumaya ve bildiğini paylaşmaya bu kadar hevesli- bırakın lideri lüderi- insan bile zor gelir be sözlük!
ukrayna ve diger sovyetler birligi ulkelerinde cok populer olmus bir film. hala aydan sener'in guzelliginden bahsediyorlar.
dun bir ukrayna kanalinda rast geldim. kiz arkadasimin filmden once kitabin SSCB'de cok populer oldugunu film cikar,cikmazda SSCB'de yayinladigini soyledi.
duygulandim.
ve bugun tanidigim butun rus arkadaslara sordum herkes biliyor bu filmi ve kitabi.
--spoiler--
kamran'ın feride ye sürpriz evlenme teklifinden muhteşem bi replik.
--spoiler--
eğer bana evet dersen baştan aşağı mutluluk olurum.
bırakırım şairliği, şairlik zaten mutsuz adam işi.
senden âlâ şiir mi var, senin yüzünden ala.
eğer bana evet dersen.
baba olurum.
baba olur eve ekmek getiririm.
"mektepte bize bir siir ezberletmislerdi.insan, yasadigi yerlerde beraber bulundugu insanlara görünmez ince tellerle baglanirmis ayrilik vaktinde bu baglar gerilmeye, kopan keman telleri gibi aci sesler cikarmaya baslar, her birinin gönlümüzden kopup ayrilmasi bir ayri sizi uyandirirmis.bunu yazan sair ne hakliymis!"
bunu yazan yazar ne de hakliymis!
--spoiler--
+allah'ım teşekkür ederim, nasıl da özlemiştim
-çıldırıyorum hasretinden
ne olur bir daha yüzünü bu kadar esirgeme benden
+esirger miyim hiç..en çok ben kahroluyorum seni görmeyince
-barıştık mı papatyam
+şu çamurun tadına bakarsan barışırız *
--spoiler--
çalıkuşu:sevgimi nasıl gösterceğimi bilmiyordum, sınıf arkadaşlarım haklıydı.
vahşiydim, yabaniydim.
madem ki seni seviyorum;o halde canını okumam hak, madem ki beni sevdin; tüm kutsal kitaplarda yazan türlü belalar sana müstehak..annemle babam terkettiğinden beri sevilmeye layık olmadığımı düşünüyordum esasen.öyle ya,yıldızlara birlikte baktığın biri gittiyse herkes niye dursun?
bu kadar masum aşkı anlatan bir dizi. nedense aydan şener'li bölümlerini de bayıla bayıla izlemiştim. kitabını da seve seve tekrar tekrar okumuştum. burak özçivit rolüne çok güzel adapte olmuş fakat fahriye evcen konusunda hala ön yargılarım var. ilerleyen zamanlarda düzelir umarım.
Her sene alışkanlık haline getirdiğim bir takıntım var. Özellikle kendimi üzgün, çaresiz hissettiğim zamanlarda yaparım bunu. Sanki feride'yi bu ruh halinde iken daha iyi anlayacakmışım gibi.
Öncesinde kitabını okur, ardından kitaptan hiç çıkmamış, cümlesi cümlesine çekilmiş aydan şener'li 7 bölümlük, 1986 yılında çekilmiş olan dizisini izleyerek kendimi tamamen çalıkuşu'na vakfederim.
Keşke içine girsem ya. Bunlar bana yetmiyor. Direkt kitap olmak istiyorum. Kamran'ın abv ayrıca.
Peki ya esin engin'in bestelediği o muhteşem müziğe ne demeli? Allam aşerdim gene.
Ömrümün sonuna kadar okuyabileceğim tek kitap, izleyebileceğim tek dizi olabilir.
Ayrıca göz sağlığım ve ruhsal açıdan yıpranmamak için Türkan şoray'lı kartal tibet'li yeşilçam filmi versiyonunu izlemedim, izlemeyeceğim. Benim derin tutkumu zedeleyebilir.
Allah aşkına Türkan nasıl feride olabilir ya deliricem. Gidin sultan filminde oynatıp gündelikçi çilekeş kadın rollerine sokun. Neden zarif, hassas, neşeli ve bir o kadar yıpranmış duygusal feride? aklım almıyor.
Kartal tibet de Tarkan filmleriyle mini etek giysin. Kamran'ı sevmesem de onun asilliğine ve beyefendiliğine erişeceğini düşünmüyorum. Reşat Nuri'ye kastınız mı var nedir öf.