bunu bir kere yaptım. beyaz bi kartalın kaportasından new balance almıştım. 20 kağıda. kimse çakma olacağına ihtimal vermeyeceği için sanki herkesi kandırıyormuş hissi verdi. eğleniyordum o ayakkabıyla gezerken.
utanmıyorum. semt pazarından da alıyorum. ne güzelse onu alıyorum neden utanayım illa adidastan mı alayım. mis gibi aldım pazardan 3 yıldır giyiyorum. utanmıyorum evet o benim çakma ayakkabı giydiğim halde utanmıyorum.
yıllar öncesiydi. ilkokul yıllarındayım.1993-1994 olsa gerek. kalbim her zamanki gibi kaldırabileceğinden çok daha ağır yüklerin altında eziliyordu. abilerimden benimle en çok ilgileneni a.b.d. ye doktora yapmaya gitmişti. her gün biraz daha özlüyordum. çocukluğum elimden alınmış gibi geliyordu. her yıl bana bir spor ayakkabı fazladan alıyordu bu abim çünkü çalışmaya başlamıştı. bir yıl sürmedi bu saadet dönemi. yerini sadece acı almıştı.
Her sınıfta olur ya hani, adidas yeni bir ayakkabı çıkarınca ilk alan bi piç vardır, ya da sony yeni bir walkman çıkarınca ilk alan bi orospu çocuğu, şimdileri iphone u türkiyeye gelmeden alan götlekler de var. onlardan bizim sınıfta neden bu kadar çok vardı bilemiyorum.
Neticede bir varoş semti okulu, nereden buluyorlarsa parayı. Belki de az buçuk kaliteli bir şey bile bana çok erişilmez geldiği için böyle düşünüyorumdur.
Ayağımda pazardan alınma ayakkabılarımdan biri olurdu genelde, bir tane spor ayakkabı, futbol oynanamayacak olanlardan, bir tane de normal siyah ayakkabı alınırdı yırtılana kadar. (yırtıldıktan sonra ayakkabı giyenler kardeşimdir)
Bu benim psikolojimi bozmaya yetiyordu. Şimdi olsa hiç umurumda olmazdı ama, nedense o dönemler çok utanıyordum bu durumdan ama bir şey de yapamıyordum.
ve sonrasında hayatımın en güzel hediyelerinden biri geldi. bir gün kargo bir paket getirdi abd den; abim göndermiş, heyecanla açtığımda, reebok marka bir ayakkabı gördüm. çok ilginç bir ayakkabıydı, birkaç numara büyüktü ama, bağcıkların altında kalan kısmında ilginç bir sistem vardı ve şişirilebiliyordunuz o bölgeyi, böylelikle ayağınıza uygun boyuta geliyordu ayakkabı. Hemen giydim bir mutluluk ki anlatamam be, tabii ayakkabı eskidi bir iki yıl içinde, ama giyecek başka "markalı" ayakkabım olmadığı için ben sadece o ayakkabımı giyiyordum.
o ayakkabıyı markalı ayakkabı takıntısı yüzünden 5 ya da 6 yıl aralıksız giydim.
şimdi düşünüyorum da, keşke bir akşam, babam eskisi gibi eve gelse...
geldiğinde elindeki siyah ve kötü kokulu poşetin içinden, pazardan alınmış bir ayakkabı çıksa.
ve ben de, sobaya yakın bir köşeye sinmiş, http://ulu.li/uaakg2bu lastik toplarımla oynuyor olsam.
keşke...
uzun yıllar ayakkabıdan yana yüzüm gülmedi. ortaokuldayken ayaklarımın çok büyük olduğunu düşünürdüm ayağıma küçük gelen ayakkabılarımı değiştirmezdim parmaklarımı sıkar giyerdim ama sonra dayanılmaz hale geldi ve yenisini aldık bayramda.
öyle kalitesiz bir ayakkabıymış ki hemencecik tam başparmağımın olduğu kısımda minicik bi delik oluştu. anneme yenisini alalım dedim almadı, çok utanıyordum onla okula gitmeye hergün evden çıkmadan minik bir uhu damlasıyla yapıştırıyordum ama ilk ders açılıyordu hemen. 3-5 ay sonra okullar tatil olsa da lise 1. sınıfta da onu giymek zorunda kaldım. aslında babamın maddi durumu iyiydi ama sevmezdi harcamayı.
lise 2. sınıfa başlarken arkadaşımla gittik biriktirdiğimiz parayla ayakkabı aldık minik topuklu lacivert ikimizinkisi de aynı. ama 2 ay sonra "ben bu okulda okursam kazanamam" dedim ağladım sızladım babam ben, evin yakınındaki koleje yazdırdı. servis parası olmayacaktı ve öğle araları eve gidecektim pazarlığım bu şekildeydi böylece okul ucuza gelmiş olacaktı. neyse gittim okula kızların ayağında ucu püsküllü bi ayakkabı, hepsinde ama. bendeyse hanım kız ayakkabısı utandım. babama ağladım sızladım. iş çıkışımda gel alalım dedi. gittik pasaja onlara benzer bi ayakkabı vardı 10 lira erkek ayakkabısına benziyordu, mecbur onu aldım. başkasını almam dedi babam.
sonra birgün beden eğitimi dersinde üst değişirken kızın teki yerdeki ayakkabıma vurdu bi tane "bu kimin yaaa" dedi gerzek. "benim" dedim sessizce. ciddi çok uyduruk ayakkabıydı. neyse bigün alışveriş merkezinde gezerken bunların ayağındaki ayakkabıdan gördüm koştum baktım etiketine gözlerim ayrıldı 100 milyon. adı da benim yıllarca "corcuk" dediğim "george hook" :D:D.
bir sonraki sene daha azimle para biriktirdim ve 54 milyona aldım ayakkabı. şimdi düşünüyorum o da uydurukmuş ama eskisinden daha iyiydi.
bugüne gelirsek; ayakkabı sayımı bilmiyorum o kadar çok. her biri markalı en ucuzu 100 tl *
ama herkesin güzel bir çift ayakkabısı olması dileğiyle...
vay anasını be eksi yiyince entry silen insanlar olduğunu tahmin ediyodumda bu kadarını beklemiyordum. haftanın en iyi oylanan entrylerine bakmak için girdim. bu başlık altında onlarca entry vardı ve çoğu çakma ayakkabı giyen garibanlarla t.şşak geçen entrylerdi. şimdi bi elin parmakları kadar entry kalmış ve hepsi o garibanlara destek veren azınlığın entryleri. insanoğlu gerçekten kahpe aga. bu 5 insan hariç.
marka ayakkabı giyen insandan farkı olmayan insandır. modelini beğendiği ayakkabıya tonla para saymak istemiyordur, bi conversein ne gibi bir özelliği var? hiç, tabanında hava yastığı yok, yürüyüşü kolaylaştıran herhangibir aklentisi özelliği yok, düz ayakkabı işte, sadece adı converse, bi tek tipi için minimum 100 tlyi gözden çıkarmaya değmez.