gün boyunca hiçbir ev işine yardım etmeden boş boş televizyon izledikten sonra anneye yöneltilen ''akşam yemekte ne var'' sorusunun cevabı olarak duyulma ihtimali bir hayli yüksek olan tamlama.
Muzaffer izgü'nün Adana'daki bir gecekondu mahallesinde geçen çocukluğunu anlatan romanıdır.
Yer yer mizah, yer yer dram ögeleri yer almaktadır. Kitapta yazar, yoksulluk içinde geçen çocukluk ve gençlik dönemini anlatmaktadır. Okuyucu, yazarın sürükleyici anlatımıyla onun ilk aşkıyla tanışır, ayrılıklarını izler, acılarını hisseder ve ailesi ile arasındaki ilişkiye karışır. Güçlü betimleme özeliği, okuyucunun kitaptaki olaylarla kendini özdeşleştirmesini kolaylaştırır.
Eser, 1992 yılında filme de alınmış; yurtiçi ve yurtdışındaki film festivallerinde pek çok ödül almıştır.
Muzaffer izgü'nün 1988'de yazıdığı, kendi hayatını anlattığı ronamı.
Filmi;
Hindistan Udaipur Film Festivalinde Altın Fil, Tokyo Film Festivalinde Asya'nın en iyileri, isapnya'da en iyi yönetmen ödüllerini, Altın Kozada 5 ödül birden, Kültür Bakanlığı Ödülü, Pariste 1994 Cine Junior en büyük ödülünü aldı.
muzaffer izgü'nun çok güzel bir kitabıdır.
-ya ben bir kitap sorcaktım siz de var mı? (10 yaşındayım ilk satın alacağım kitap)
+ aa bakalım canım tabi yoksa da getirtiriz, hangisi. (başına geleceklerden habersiz kırtasiyeci)
-zıkkımın kökü. (gayet doğal, gayet samimi)
+??!! (velet dalga mı geçiyor benle bakışı arasında kırtasiyeci abla).
sonra tatlıya bağladık tabi. onlarda yoktu da ben komşumuzdan istemiştim. (bkz: hey gidi günler)
muzaffer izgü nün mutlaka okunması gereken kendi yaşam öyküsünün bir kısmını anlattığı muhteşem romanı. 1940'lı yılların adanasında yoksul insanların yaşamını gerçekçi ve komik bir dille anlatan muzo usta mest etmektedir bu romanıyla.
bir kitap fuarında tanışma bahtiyarlığına eriştiğim sevgili muzaffer izgü ye uzun ömürler dileyerek noktalayalım.
annenin yaptığı yemek beğenilmediği zaman, annenin tavsiye ettiği alternatif menüdür.
+evladım yesene yemeğini
-ben bamya yemiyeceemmm
+bi de zıkkımın kökü var yermisin yavrucumm!!
"yağmur yağıyordu yine adana ovasına, ekşi ekşi, insan teri gibi..." bu sözlerle nihayetlenen izgü romanı. hakiki bir tokattır. gül memeler değil bu dom dom kurşunu paramparça ağzımdaki..