başrolünde şener şen'in oynadığı, endüstri toplumuna geçiş sürecinde köyden kente göçenlerin yaşadığı sıkıntıları ve üçkağıtçı kişilerin (özellikle köyü satın alan siyasetçi var ya puştun teki) bu süreçten haksızca yararlanmalarını konu alan 1985 yapımı kült bir türk filmidir.
film yaşananları ve toplumdaki bazı tipleri o kadar güzel anlatıyor ki başyapıt olmayı kesinlikle hakediyor.
ayrıca insanın karısı 'kiraz hanım' gibi olmalı bu dünyada...
bana göre türk sinemasının en güzel filmi.
adamın herşeyi gitti tevekkülle karşıladı
en son çizmeleri giderken yaptığı hamleyi her seyrettiğimde gözlerim yaşarır.
Türk Sinemasının şüphesiz en kaliteli filmidir. izlediğim tüm yabancı filmleri be bu filmi bir teraziye koysak Züğürt Ağa daha ağır basar. Karakterlerin inanılmazlığı dışında köylerden şehirlere göçü anlamak için en ideal filmdir.
sen kim köpek repliğinin, ağa rolündeki şener şen tarafından, filmdeki küçük oğlu, hikaye kitabından bir ağa hikayesi anlatırken, tam hatırlamıyorum ne olduğunu ama, anlattıktan sonra şener şen'in; vay be ağaya bak, ağa dediğin böyle olur, onun yanında biz kim köpek ki dediği filmdir.
+ Vurulacak başka adam bulamadın mı?
- Her kızın gönlünde bir ağa vardır.
+ Kız bu ağa züğürt ağadır.
- Olsun, senin insanlığın güzeldir. Belki de onun için ağalığı beceremiyorsun.
Bir köy ağasının köyünde itibarını kaybetmesi ve beraberinde istanbul'a yapmış olduğu göç ve sosyoekonomik durumunu mizahi açıdan değerlendirilmesi konu edinen film.
kanalın birinde şu an kimbilir kaç milyonuncu kez oynatılan kült film. kardeşim tamam hoştur güzeldir de baydınız artık, üstelik filmdeki en komik replikleri bipleyerek gösteriyosunuz rtük korkusuna hiçbir anlamı kalmıyor piç ediyorsunuz. yazıktır günahtır ya doğru düzgün gösterin ya da düşün yakasından artık bu filmin.
Ağa bile olsan iyi kalpli bir insan olmanın hiçbir kazanç sağlamadığını bilakis insanı en dibe çektiğini, hayat denen bu gladyatör arenasında sadece ticari değil diğer her konuda başarılı olabilmek için maalesef merhametsiz, düzenbaz, sahtekar olunması gerektiğini bize başarılı bir şekilde anlatan film.
Şener şen'in cebindeki son değerli eşyaları kahyasına verdikten sonra vedalaştıkları sahne duygulandırır. Keza kahyanın sadakati de.
Filmin sonunda şener şen'in yürüyüşünden çiğ köfte işinden oldukça para kazanacağı mesajı seyirciye verilerek mutlu sona bağlanılır. Bu esnada Şener şen yürürken kameranın yükselmesi ve credits ekranının gelmesi hollywood filmlerine taş çıkartacak cinstendir.
Kirazın duru güzelliği ve saf aşkı ise insanın kalbini titretir. ''Hala anlamadın mı ağam ben sana vurulmuşam'' dediği sahne insana hüznü ve sevinci aynı anda hissettirir. Keşke günümüz kadınları da kirazın sevdiği gibi sevse...
sürekli kulağına dokunup ben karı istiyem diyen dedeyle sahtekar şeyhle olan diyaloglar ise insanı gülmekten kırıp geçirir.
Şener şen'in oscarlık oyunculuğuyla ilgili yorum yapma gereği bile duymuyorum zaten. Bu adam bu yetenekle hollywood'da olsa dünya çapında ünlü olur, milyar dolarları akıtırdı.
Baş yapıt. Şener şen'in oyunculuğu bu filmde ve eşkiya filminde başka...
Bir gün tarlasına gidip allah ile konuşuyor ki en sevdiğim sahnedir ; kurakliktan yakınırken eskiden buralar yemyeşilmiş hayvanlar yemekten çatlıyormuş vs. Dedikten sonra unutulamayacak replik geliyor :
"-De ama ne oldu da değişti? Birimiz bir bok yedik ama kim? Ben, günahı boynuna babadan şüpheleniyorum. Yoksa garezin bana mı? Niçin hiçbir şey eskisi gibi değil? Kurban olduğum ver şu rahmeti!"