yıkılması bir bayram arefesine dek gelen, enkazında uzaktan bir tanışımın da bulunduğu, bayram günü tüm şehrin bakmak için bölgeye, yani nalçacı caddesi civarlarında toplaştığı, ailecek yıkıldığı günün akşamı gittiğimiz ardında virane hayatlar bırakarak yıkılan apartmandır.
çalışan iş makineleri, insanlar, televizyonlar, buzdolabı içine son anda girerek kurtulabilmiş bir baba ve kızın homurdanarak dolaşan efsanesi...
Kendi kendine yıkılan tek apartman olsa gerek; hemde konyanın en zengin caddelerinden biri olan; kerkük caddesinde..
Yıllar geçti üstünden geçen bir yürüyüm dedim; gördüm yine enkazı, rezillik resmen. insan oraya bir anıt ne biliyim insanların bakınca ahh ahh burada kaç kişi can vermiş diyebileceği güzel birşey şey yapar. Etrafına tel çekmişler; çocuklar içinde oyun oynuyor. Bu kadar sorumsuz olmamak gerek orada yüze yakın insan can verdi. Kaç tane aile yok oldu.
Yanındaki elmas apartmanıda halen yan yatmış vaziyette durmakta...
2 şubat 2004'te konya'nın selçuklu ilçesinde 11 katlı olup, kendi kendine çöken, ülkemin müteahitlerinin ve denetleyicilerinin işlerini ne kadar iyi yaptıklarını gösteren apartman. 92 kişiye mezar olmuştur.
not: birinci entryde 2002 yılında demiş fakat doğrusu 2004 yılıdır.
çöküşü sırasında arka caddesinde olduğum apartman. sesin üzerine ne oluyor diye ailece bakındığımızda maalesef bu korkunç manzarayla karşı karşıya kalmıştık. gelip giden ambulansları ve insanların bekleyişini hiç unutmayacağım. zaten bu apartmana olanlardan sonra aynı bölgede aynı müteahhit tarafından yapılan pek çok bina güçlendirme geçirmiştir.
belediye başkanı, şimdiki zaim üniversitesi rektörü adem esen olan ve odtü nün "imalat ve projeyle ilgili belediyenin denetim mekanizmaları bir formaliteden ibaret kalmıştır" şeklinde rapor verdiği konya ilindeki bahtsız apartman.
Yerine yeniden bina dikilen, kendi kendine yıkılan apartman. Yerine anıt yapılsaydı da gelecek nesiller böyle kalitesiz beton kullanıp, malzemeden çalınca ne oluyormuş görselerdi.
Kendi kendine yıkılmamış zemin katta ki ünlü giyim mağazasının taşıyıcı kolonu kesmesiyle yıkılmıştır. Fakat ülkede ki yahudi lobisi gereğini yapmıştır
bundan 15 sene önce (2004) gene bir şubat günü (2 Şubat) çöken bina. Nedense bugün yeniden aklıma geldi. dönüyoruz dolaşıyoruz aynı yere geliyoruz. Gerçi o zamanlar "yayın yasağı" gibi bir durum yoktu ya... Huzur içinde uyusunlar.
Dün yine gündeme gelince bu sefer okumaya cesaret edebilirim belki dedim fakat o malum çirkin sayfaya gelince, bir kaç satır okuyup, önce tek gözümü kapattım sonra telefonu elimden attım. Yazar Abdullah Şevki sen nasıl bir hastasın acaba ya! Bebeklere hallenen insan kılıklı iblisin, ruh halini anlat, pis dürtüleri kendin yaşıyormuş gibi okuyucuya geçir, sonra da adına sanat de.
En kötüsü de, okuyabildiğim kadarıyla bebek ölüyordu. Kafamda deli deli sorular. bu hikâye gerçek mi? Gerçekten bu masum melekler, pedofili sapıklar yüzünden böyle mi ölüyor? Haa! Bu arada, yazar kitapta bu tarz cümleler etmiyor, okumayanlara söyleyeyim. Hatta pedofili sapığın ağzından bebek umurumda değil, yeter ki ben işime bakayım gibi laflar ediyor. Bu yazarın da, bu yayınevinin de. ALLAH topunun belasını versin!
Pedofili hastası bir yazara ait olan kitabın adıdır... Kitapta pedofili hastası bir insan dışı varlığın yapmış olduğu iğrenç davranışlar anlatılmaktadır kitabın yazarı tutuklanmış olsa da geçtiğimiz aylarda salınmıştır bu tür bir kitabın satışının yasaklanması gerekiyor çünkü buna benzer bir kitap Elif Şafak tarafından da yazılmıştır...