zulmün artsın

entry2 galeri1
    1.
  1. Ustadır Arı, Ağacın Çürüğü, Baldaki Tuz ve Zulmün Artsın gibi Yaşar Kemal'in gazetelerde, dergilerde yayınlanmış yazılarından ve konuşmalarından derlenmiş kitabı. ilk baskısı 1995'te can yayınları'ndan yayınlanmış.

    http://www.yasarkemal.net...bli/yky/zulmunartsin.html
    0 ...
  2. 2.
  3. yaşar kemal'in der spiegel için yazdığı makalenin adı olmakla birlikte kendisinin cumhuriyet gibi birkaç yayın organında yayımlanmış köşe yazıları ve röportajlarından oluşan 274 sayfalık kitap.

    yaşar kemal ülkemiz için çok büyük bir değer, tartışmasız 20. yüzyılın en önemli edebiyatçılarından biri, kendisinin doğu sorununa ilişkin fikirlerine katılmıyorum ama bu alan dışında kitapta gerçekten güzel tespitler mevcut. üstelik okuyunca bu güzel adamı daha yakından tanıma imkanı buluyorsunuz, homeros ve faulkner hayranlığını, çocuk sevgisini, gazeteciliğini, sanatseverliğini...

    uzun entry geliyor, okumazsınız şimdi siz. hoş, bir kişi okusa, hoşuna gitse kardır zaten.

    okurken altını çizdiğim yerleri paylaşıyorum, copy paste değil alın teri sıpalar, varsa bi şukunuzu alırım:

    "bugün türkiye'de politikacıların çoğunluğu gününü gün eden kişilerdir. hiçbir sorumlulukları yoktur. insanı insan eden, omuzlarında geleceğin sorumluluğunu taşımaktır. (...) az gelişmiş kafaların, vicdanların, gönüllerin gelecek sorumluluğu diye bir sorumlulukları yoktur. (...) sorumluluk duygusu, doğaya karşı, insana karşı, geleceğe karşı gerçekten insan olmakla orantılıdır."

    "bir ülkede endüstri ne kadar güçlü olursa olsun, o memleketin toprağı ölmüşse o ülke yarı ölü ülke sayılıyor."

    "bir toplum yıkılmaya yüz tutarken, en önce o toplumdaki kurumlardan adalet kurumu çöker, dağılır. bu, artık o toplumun yaşayamayacağına işarettir. sonra bütün kurumlarıyla gümbür gümbür çeker gider."

    "ağaçlarda yapraklar vardır. kimi küçük, kimi büyüktür. ağaçlarda tomurcuklar, çiçekler vardır. kimi açmıştır, kimi neredeyse açacaktır. bir insanı da böyle alın... onun da yönleri vardır. bugün bu yönü dünyasına ağır basar, yani dünyasının baharı gelir, dünyası çiçeklenir. sonbahar gelir, ağaç çırılçıplak kalır. yukarıda da dedim ya, bu değişiklikler kesin bir kopma değil, kişiliğin devamı, ama ayrı ayrı yönlerin ağır basması, daha doğrusu yüzeye çıkmasıdır. daha iyi açıklamak istiyorum bunu, bir sanatçının başladığı yerden bittiği yere kadarki gelişmesi türlü engebeler gösteren bir çizgidir. insanın kişiliği birdir, değişmesi o kadar kolay değildir. değişen günün getirdiğidir. sanatçının olgunluğudur, aramasıdır... kendinde biraz daha kendini bulmasıdır."

    "size bir şey söyleyim mi, benden daha iyi bilirsiniz ta, paris anadoluya ne kadar uzaksa, istanbul da anadoluya o kadar uzak. pariste oturan bir insan ne kadar anadolu eyleminin içindeyse, istanbul da oturanlar da o kadar."

    "bir ulus destanı kadar ulustur sözünün üzerinde önemle durmak gerek. sanatı, kültürü, romanı kadardır ulus."

    "bugünler, türk tarihinde, bütün değerlerin altüst olduğu, okkanın çakıla karıştığı günler olarak anılacaktır." (23 ocak 1984 tarihli yazısından)

    "türkiye'nin o zaman %11-13 ormanı vardı. topraklar bu yüzden ölüme gidiyordu. sorun, türkiyenin ormanlarıyla birlikte toprağının taşınıp bitmesiydi. bunu ele aldım. Türk hükümetleri, hatta türk halkı eğilmiyordu bu soruna. şimdi bile eğilmiyor ya... oysa türkiye yılda 1.5 milyon artıyor. toprağı ise her gün biraz daha ölüyor. tarım sorunu çözülmeden hiçbir ülke uygar olamaz. sanayi, toprak sorunları çözülmüş bir ülkede kurulabilir ancak. aslolan, topraktır. (...) Türkiyenin en büyük sorunu bu. düzensiz bir toplumuz biz."

    "insan yaşayarak doğayı, insanı, doğa-insan ilişkisini, insan kültürünü, insanın insanlığını yapan ne varsa onları öğrenir. bir insanın yaşaması kısıtlıysa, inancım o ki, sanatı da kısıtlıdır."

    "inanmadım hiçbir zaman çocukların, insanların çocuklara davrandığı gibi çocuk olduklarına. çok şeyler öğrenmemiştir daha, zenginliği azdır yaşlanmış insanlara karşılık, daha az yaşamıştır, ama düpedüz insandır. anaların babaların çocuklarına yaptıkları inanılmaz bir zulüm benim için. ayrı bir yaratıkmış gibi bakıyorlar. korkunç baskılar yapıyorlar. baskılar, dayaklar, öğütler canından usandırıyor çocukları. ya da şımartıyorlar şefkatle, okşamayla. çocuk, insanlıktan çıkıyor her iki halde de."

    "savaşların, kötülüklerin nedenlerini ararsak, temelde, çocuklukta insanların başlarından geçenler karşımıza çıkıyor. bir gün dünyamız gerçek bir barışa, insanca bir yaşama kavuşacaksa çocuklara davranışımızın değişmesi gerekiyor."

    "çocuk edebiyatına ben inanmıyorum. yine çocukları küçümseyerek, çocuk sayarak dünyada bir çocuk edebiyatı doğmuştur. elbet içlerinde ilginçleri, şaheserleri de var. yetişmemden dolayı vardığım sonuçlara göre çocuk edebiyatı diye bir şey yoktur halkta. yedi ile on yaş arasında bütün karacaoğlanı, dadaloğlunu bilirdik biz köy çocukları. (...) anadolu köyünde çocuklar, yürüdüğü günden bu yana işe koşulur. gücünün üstünde işler yaptırıldığı zaman kötü bu. gücünün yettiğini yaptığı sürece doğal yetişiyor."

    "sıkışan insan, bundan hiçbir biçimde kurtulamazsa, kendisini bir düş dünyasına atarak, bir mitos yaratıp o mitosa sığınarak kurtarmaya çalışır. (...) kendi köklerinden kopmuş toplumların önce yaratıcılıkları biter."

    "az gelişmiş ülke toplumundan gelen bir kişi, dil bilse de bence batı insanına kolay kolay yaklaşamaz, onu anlayamaz, onun tadına, insanlığına varamaz."

    "çağımızda yozlaşan toplumlara bir bakın, o toplumlarda ilk önce edebiyat bozulmuştur. bozulmuş bir edebiyat sağlıksız bir toplumun ürünüdür. bir toplum bütünüyle edebiyatına yansır."

    "türk ulusu, türk halkı, kitap düşmanlarına karşı, yüzyıl sonra da olsa, büyük bir savaşım veremezse, sonumuz yoktur, bu böyle biline. bir ülkeyi yok etmenin, bir ulusu tarihten silmenin, bu çağda, yolu kitap düşmanlığından geçer. türk ulusunu yüzyıllardır kitaptan mahrum edenler vatanseverlik sözünü ağızlarına almasalar çok daha iyi ederler."

    "insanoğlunun en büyük özelliği korkunun üstüne yürümesidir. insanoğlunu insanoğlu yapan da bu saygıdeğer gücüdür."
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük