işin içine anaları karıştıranlara, bacıları, eşleri karıştıranlara epeyce küfretmiş kişilerin duygusallıklarını zorlayan gerçek.
sormak lazım; yahu ne alakası var? tarih laboratuvar ortamına sokulup deneylendirilemez. sonuçları şöyle olsaydı böyle olurduya bağlanamaz. dönem o dönem değil, kanun o kanun değil, yök bilem yok. evren paşa daha doğmamış...sormak istiyorum; ne alakası var ya hu?
ben bu soruyu türbanı analara, bacılara ve hanımlara indirgeyen, onlar üzerinden aşağılayan zihniyete de sormuştum...cevap gelmeyince sövmüştüm. neyse takılın gençler.
tarih de 1800'lu yillarin sonu 1900'lu yillarin basidir. o gunle bugunu kiyaslamaya kalkarsak kafamizda fes ayagimizda carikla dolasmamis icap eder. o gunun osmanli devleti'ne tabi musluman bayanlar oyle giyiniyorlardi. Zubeyde hanim'in basindaki sikma bas diye tabir edilen ufurukten turban nesnesi de degildir dikkatle incelenecek olursa.
iran'da da herkes örtülü. peki neden? istedikeri için mi? maalesef hayır! herhalde zübeyde hanım da aynen benim ananem gibi başörtülü kalırdı, kılık kıyafet devrimini görseydi. ama herkesi kafasını örtmeye zorlayacak kafa yapısında bir insan değildi. kendisi öyle uygun gördüğü için başörtüsü takıyordu. zamanında babaları veya evin büyükleri beyinlerini yıkadığı için değil..
atatürk'ün eşi latife hanım'ın da başörtülü olduğu(türbanlı değil) ve kılık kıyafet kanunu sonrası başörtüsünü çıkartmış olduğu gerçeğini görmeyip işine gelenlerin gördüğü durum.
zubeyde hanim ne zaman yasamisti? ulkenin icinden gectigi vaziyetler nelerdi? nasil bir toplumsal, siyasal zamandan, nasil baska bir zamana degisiyordu memleket? bunlari unutup ya da unutturup iskembeden baglantilar uretenlerin gercegi.
isine gelen herseyi, kendi nihai cikari icin kullanmakta beis gormeyen ikiyuzlulerin, ceplerinde hazir tuttuklari fotograflar. tabi tabi hersey size malzeme. futursuzca kullanabileceginiz arac hersey.
hani yol üstü lokantaları vardır ya, kendin pişir- kendin ye sistemiyle çalışırlar. adamlar size gerekli her malzemeyi verir ve geri çekilirler. ondan sonrası sana kalmış, ne yaparsan kendin yaparsın. işte türban sorunu da türkiye için tam olarak budur. zamanın emperyalist güçlerinden birisi gerekli malzemeyi koydu ortaya ve biz 60 yıldır hala kendimiz pişirip, yine kendimiz yiyoruz. bıkmadan hiç.
önceleri (zübeyde hanım ın hayatta olduğu vakitler yani) baş örtüsü veya türban hiç kimse için sorun olmazken, ne olduysa oldu ve 1950 li yıllarda (ki bu dönemde iktidar adalet partisindeydi) türban türk siyasi arenasına dahil oldu.
hatta öyle ustaca kullanıldı ki bu; bir partiyi tek başına iktidara taşıdı. tabii propaganda esnasında kullanılan şeyler sadece türbandan ibaret değildi. o dönemin siyasi propogandaları daha bir sürü dini simgeyle yapıldı. bunların başarıya ulaşması genç siyasetçilere örnek oldu ve 60 yıldır süregelen bu dini siyasete alet etme hastalığı, bu noktada, başgösterdi.
bir insan türbanı ya da baş örtüsünü neden takar? ya da şöyle soralım; neden takmalıdır? allahın emirlerini yerine getirip, rızasını kazanmak için değil mi? peki bizim başbakanımızın yorumu ne bu konuda;
"ne olmuş yani, türban siyasi simge olmuşsa!"
işte kilit nokta burası; o artık dini değil, siyasi bir simge. yani bir ideoloji artık. elbette o örtüyü allahın rızasını kazanmak için takanlar vardır, onlara sözüm yok. ama kafasındakini sadece siyasi bir anlamı olduğu için takanlar yüzündendir, ülkenin bu halde olması. onlara söyleyecek çok şey var da, neyse hadi.
rte mi cennete götürecek yahu sizi? onun sözüyle hareket ediyorsunuz. bunun ucuz bir oy toplama stratejisi olduğunun farkında değil misiniz hala? türban tartışmalarının çıktığı dönemlere bakın az, anlarsınız mevzuyu;
cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi,
genel seçimler öncesi,
ve şimdi de
yerel seçimler öncesi.
yazıktır yahu! cidden yazıktır bu millete. alet olmayın artık siyasi oyunlara! zira siz halihazırda sadece allah rızası gözeten insanlarsınız.
önceden de denildiği gibi, türban bir bez parçası olarak kimseye sorun teşkil etmez, bir anahtar, bir araç olarak kullanıldığında rahatsız eder.
sinirli edit: ulan böcek beyinli insanlar, neden anlamıyorsunuz? dışarda ne takarsanız takın, peçe takın, sarık takın, beyaz cüppe giyin, kara çarşafa bürünün, beni alakadar etmez, sizin özgürlüğünüz. sadece özgürlük için olsa, üniversitede de takın, umrumda değil. ancak bunu gelecekte yapılacak bir dizi şeriat düzenlemesinin başlangıcı, bir otorite denemesi olduğunun farkındayız. biz buna karşı çıkıyoruz, türbanın, baş örtüsünün, ya da her neyse, bunun saflığını yitirmesine karşı çıkıyoruz. türbanlılara karşı hiç bir art niyetimiz yok. zübeyde hanım, kafasının üzerindeki örtüyü temiz niyetlerle takmaktadır, bir siyasi simgeleme amacı yoktur, çünkü ona takması öğütlenmiştir. zübeyde hanım ve türbanlı kız arasındaki fark da budur, bütün işler düşüncede biter, kafadaki örtüde değil.
hala zamanın gereğini yapıyordur diyenler vardır, anlamak mümkün değil. dinimiz o yıllardan bu yıllara değişmemiştir, başörtüsü o zamanda farzdı, şimdi de.
zübeyde hanımın, hilafiyeti elinde bulunduran osmanlı devletinde doğmuş büyümüş olduğunu bilen kişilerin normal karşıladığı durumdur.
bazı geri kafalılar osmanlının yıkılıp, saltanat ve hilafiyetin fesh edilip, yerine modern türkiye cumhuriyeti'nin kurulduğundan haberi olmadığı için ata'nın annesi üzeirnden başörtüsüne prim yaptırmaya çalışması durumu ne kadar da komiktir.
editus: git bak bakalım nüfus cüzdanında türkiye cumhuriyeti mi yazıyor yoksa osmanlı devleti mi.? töbe töbe
iş bu entry'de başörtüsüne değil, atatürk'ün annesi üzerinden başörtüsüne prim yaptırmaya çalışan zavallılara gereken söylenmiş olup, taksimde, bağdat caddesinde, orada burada giydiğiniz, taktığınız beni ilgilendirmezdir.
başörtüsünün namaz dışında farz olduğunu kanıtlayacak delili olmadan çıkıp ahkam kesenlerin cumhuriyet dahi ilan edilmeden ölen bir kadının günün yaşam şartlarına uymasını kendilerine yontmaları durumu.
ki onun örtüsü başörtüsüdür, o bir kültürdür. köyle ve kırsal bölgelerle ilişkiniz varsa bilirsiniz o yörelerde kadınlar kullanırlar bunu. farklı adlar verilir yaşmak, yemeni gibi. ve bu kastedilen tür örtüler şimdiki sıkmabaş, rahibe kıyafetinden çok farklıdır.
bu başörtüsüdür ve dinle alakasız olarak kültür gerekliliği içerisinde kullanılmıştır.