ezbere dayalı, not tehditi olmayan bir eğitimin temeli atıldığında yapılması gereken olaydır. Kutsal insan evde oturup atama beklerken sen on iki yıl değil on altı yıl yapsan zorunlu eğitimi ne fayda. Kan lazım eğitime ve aranan kan evde pinekleyip umutla atama bekliyor.
zorluklarla geçinmesine rağmen el emeği göz nuru işine kendini adamış, zanaatkar diye adlandırılan insanların gelecekte tükenmesine sebep olacak uygulama.
çorbaya dönen ülkemizde "eğitim" verilmediğinden "zorunlu asimilasyon" denmesini tercih edebileceğim olay. 12 yıl değil 120 yıl dahi olsa; öğretmen bilginin kaynağı olduğunu düşünüyorsa, sorgulamayı öğretemiyorsa ve problem çözme yeteneğini yükseltmiyorsa bir halt değişmez.
açıklama: öğretmen diye bir meslek yoktur. öğrenme kişinin kendinde gerçekleşir. kişi bilgiyi kendi süzgecinden geçirdiği ölçüde gelişebilir.
sinir patlaması: e be orospu çocuğu bunun neyini eksiledin?
artık her şehirde en az bir üniversite varken, ortalık üniversite mezunu kaynarken saçma olabilecek bir şey.
teknik eleman ihtiyacı nasıl giderilecek?
herkes üniversite mezunu olunca işsizlik daha çok artmayacak mı?
ayrıca her üniversite mezunu, mezun olabiliyor da adam olabiliyor mu?
türkiye'de doktor, mühendis, öğretmen kıtlığı mı var?
herkes üniversite mezunu olunca rekabet artmaz mı?
öyle olunca götünü yırtıp üç beş dil öğrenen, kurslara seminerlere katılıp kendini geliştiren herifler hayvan gibi para alırken, sadece 4 senelik üniversite mezunu kendine bir şey katamamış insanlar üç kuruş maaşa mecbur kalması haksızlık olmaz mı?
o zaman 12 sene okumanın ne faydası olur?
daha çok kafa patlatmak, göt yırtmak mı lazım illa bir yerlere gelmek için?
evet bu da böyle bir fikir benimki.
8 yıllık kesintisiz eğitim liselerin verimini ne kadar düşürdüyse 12 yıllık zorunlu eğitim de o kadar düşürecektir. herkes okuyacak diye bir şart yok. geçirme zorunluluğu denen şey yüzünden öğretmenlerin elleri kolları bağlanıyor ilköğretimde şimdi aynı durum lisede de yaşanacak ve eğitim kalitesi gitgide düşecektir.
nasıl ki ilköğretimden mezun olmak artık hiç bir anlam ifade etmiyorsa bu ülkede liseden mezun olmak ta hiç bir anlam ifade etmeyecektir bu süreçte. lise mezunu olarak iş bulan işlere yerleşen insanların da pek bir kıymeti kalmayacağı kesinleşmiş olacak. elini attığın yerde lise mezunu ile karşılaşacaksın.zaten üniversitelerde de atılma diye bir dert kalmamışken ne demeli.. keşke eğitim kalitesi de artan yıl sayısı ile birlikte artsa. ama türk eğitim sistemine yön veren güçlerin eğitimin ne olduğundan, ne olması gerektiğinden ne kadar bihaber olduğunu bildiğimizden pek te konuşmaya hacet yok aslında.
saçmalık. Türkiye henüz 12 yıllık eğitim sistemine hazır değil. Bir kere bir çocuk okulu sevmiyorsa zorla göndermeye çalışmak gereksiz. illa herkes okuyup da, meslek sahibi olacak diye bir kural yok. Bir çocuğun dersleri kötüyse, ilgi duyduğu alanlara yönlendirilmeli. Şuanki eğitim sisteminde ezbere dayalı bilgilerle öğrencileri yeteneklerine göre değil de, ezbere bildikleri konular ile değerlendiriyorlar zaten. Bu bile türkiyenin eğitim bakımından geri kaldığının göstergesi.
bu sistemle 16 yıl okutsanda bi bok olmaz. evet olmaz yani müfredatta o kadar çok saçma şey var ki bir tarih kitabını elinize alın ve inceleyin sadece tarih mi elbette değil mesela beden dersi allah için bu nedir arkadaş ya hemde iki saat çıkart o dersi koy yerine anayasa ve toplum ahlakı diye güzel sağlam bir ders hiç değilse vatana yararlı bir kaç adam yetişir.
alt yapıyı geçtim, öğretmenlerin kalitesi düşük, öğrencilerin kalitesi düşük, bu adamları okulda tutmaya çalışmak yani parazit kılıklı pek çok çocuğu okulda tutmak adına uğraş vermek, hem eğitimin kalitesini düşürecek hem de gerçekten iyi eğitim almak isteyen insanların yaşamlarını zedeleyecektir.
hedefi olmaksızın boştur. süreyi arttırmaktan ziyade işlevselliği arttırmak gerekir. bu yüzden mesleki eğitim veren okulların kalitesinin arttırılması, işhayatına ara eleman olarak hazırlanması hem zamandan hem kaynaktan tasarruf yapmak demektir.12 yıl okuması gerekenler daha ziyade akademik olarak yükselmek amacında olan kişiler olmalıdır. ve bunların yerleri de insan kaynakları planlaması yapılarak hazır olmalıdır. ama öncelikle amacımız ne sorusuna cevap vermeliyiz. ve biz bu amaca ulaşamak için elimizdeki kaynaklarınasıl etkin bir şekilde kullanabiliriz diye düşünmeliyiz.
bence pek yararı olmayacak bir işlem. yani ülkede bilimsel, tarafsız, ideolojisi olmayan, kaliteli bir eğitim verilse neyse. ama böyle bir şey yok. bu çocuk 4 yıl daha fazla okuyacağına bir işe girse çalışsa, gezse, okusa, hayatı yaşasa ve hayatı öğrense her 40 dk bir tenefüsün gelmesini her hafta, hafta sonunun gelmesini beklemesinden daha iyi değil midir? okulda çocuklar doğru dürüst sanata yönlendirilmiyor, spora yönlendirilmiyor, bilimsel özgürce düşünmeleri sağlanamıyor, önlük kravat giydirip her sabah koyun gibi dizip tırnak kontrolü yaparak disiplin kirliliği yaratılıyor. bu mu eğitim? bu mu öğretim? yani belki dört yılı boşa gidecek, giden çok kişi var.