Okutulan Din Bilgisi değil bir dinin öğretisini (Mezhebe de indirgenebilir) dayatma dersidir.
Neden olmamalıdır? Çünkü bilimsel süreçler burada işlemez. Yani neden? niçin? soruları sorulamaz. Bilginin doğruluğu sınanamaz. Bu anlamda bilimsel öğretimin içinde (doğası gereği) bu ders olamaz. Sorgulanamayan bilgi çocuğu zihnen sakatlamaz da ne yapar?
Din bir olgudur elbette bilimsel eğitimin içinde olmalıdır ama Sosyal Bilimlerin içinde, edebiyatın içinde, bilimin koyduğu yerde olmalıdır.
Yok biz dini sorgulamaya açmak için bunu yaptık diyorsanız o başka.
T.C.Anayasası bir yandan devletin niteliğini "laik" diye tanımlamışken,diğer yandan da din dersini zorunlu hale getirmiştir.ilköğretim 4.sınıftan itibaren öğrenciler zorunlu olarak Din kültürü ve Ahlak bilgisi dersini almaktadırlar.Sadece müslüman olmayan azınlıkların seçim hakkı bulunmaktadır.
(bkz: göt saçması)
zorunlu din felsefesi adi altinda verilse hic fena olmayacak olgu. ya da dahada saglam bir felsefe dersi anlayisiyla butun din dersi ve milli guvenlik derslerinin saatlerini alir orta okuldan itibaren dozaji arttira arttira verirsin olur biter.en azindan yetisen cocuklar sorgulamayi ogrenir.
kimseye salyangoz sattırmayız herkes ille de müslüman olacak padişahına saygı duyacak mantığına dayalı durum. dersin ismi din kültürü ve ahlak bilgisi olunca bütün dinleri ayrıntısıyla öğrenip din seçme özgürlüğünü tadacağını zannedenler varsa tahtanın önünde tek ayak üzerinde beklesinler.
din eğitimi olayına yaklaşırken bu pozitivist manyaklıktan kurtularak da bir bakış açısı yaratmalıyız bence... öncelikle laiklik tanımı (ki her tür özgürlükçü düşünce kendi var oluşu içinde laiktir ve dolayısıyla bu kavrama ayrıca atıfta bulunmaya gerek duymamalıdır diye düşündüğümden ben kendime laik demem ama laik olmayan herhangi bir tavrım vs. de olamaz diye düşünüyorum) üzerinden düşünmeye çalıştığımda dinin gerçekten devlet ya da benzeri bir üst toplumsal yapı tarafından eğitiminin verilmesi çok saçma. zorunlu din eğitimi ise saçmalığın daniskası çünkü hangi dinin eğitiminin verilebileceğine karar vermeye geldiğimizde tıkanacağız. avusturalya ya da yeni zelanda mıydı bir ülkede jedi'lık artık bir din örneğin... ışın kılıcı akademisi mi açacak devlet...
tarikatlarda da denilen tehlike var. evet doğru diyordum ki aklıma şu geldi. din dediğinin doğrusu yanlışı konusunda da kim karar verebiliyor? çarpıtılması... hmm... islam aslında çok güzel, çok şöyle bir dindir, ama bu şeriatçılar böyle böyle çarpıtıyor lafları tam da chp stili aptal kemalist yorumları değil mi? kokoş giyimli kadınların parfüm kokuları içinde yumurtladıkları ve özgürlüğe dair olduğuna inandıkları baskı rejimi yorumları değil mi? buna da karar veremeyiz ki... ulan ben gerçekten postmodernleşmeye başladım galiba... peki neye karar vereceğiz bu durumda... hmmm
müfredatı da adına uygun olsa, yani derste gerçekten tüm dinler ve genel ahlak kuralları işlense hem herkese daha faydalı olacak, hem de gençleri ve çocukları beyin yıkamak yerine eleştirel düşünmeye sevk edecektir. çok ironik bir nokta da ayrıca şudur:
Müslüman olmayan öğrenciler, isteklerini beyan ettikleri taktirde bu dersten muaf olabiliyorlar. Ve bu dmeek ki içeriği adıyla uyumlu olduğu iddia edilen dersi(!) öğrenemiyorlar. Yani ahlak bilgisinden yoksun kalıyorlar. yani müslüman olmayan tüm öğrenciler ahlaksızlığa devletin eliyle itiliyor.
kısacası kesinlikle yeni ve köklü bir değişime ihtiyacı olan eğitimdir.
efendim devlet politikası nedir, duyamadım? evet bildiniz koyun yetiştirmedir. peki din kültürü ve ahlak bilgisi dersi neden bu amaca hizmet etmektedir? karl marx'ın dediği gibi kitlelerin afyonu olduğu, milleti uyuttuğu için. yani bu dersin zorunlu olması sapına kadar siyasi bir karardır.
din kültürü ve ahlak bilgisi adı altında yapılan zorunlu sünni inancı eğitimidir. devlet tüm inançlara eşit mesafede olması gerekirken, sünni inancın hegemonyasını sürdürmektedir resmi olarak. matematik, tarih gibi ilimler vicdani bir olay değildir. dolayısıyla din eğitimiyle karıştırılmaması gerekir.
- bütün öğrencilerin tarih sevmemesi, tarihle hiç işinin olmayacağı halde tarih derslerinin zorunlu olması gibi bir şey. ya da, matematiğe zerre kafam basmadığı halde matematik gördüm yıllarca. benim hakkımı kim savunacak?
bütün öğrencilerin müslüman olmadığı, hatta bazılarının inançlı bile olmadığı düşünülünce, herkesi dua ezberlemeye zorlayan ve bu durumun ders notlarına yansıdığı zorunlu din kültürü derslerinin doğru bir uygulama olmadığı da anlaşılacaktır.
bunun yanısıra, herhangi bir dinin dayatılmadığı, her dine eşit olarak yer verilen din kültürü dersleri yapılsa kanımca herkese faydalı olacaktır.
Din Kültürü ve Ahlak bilgisi dersinin amacı ne Arapça Kuran surelerini öğrencilere ezberletmek ne de onları katı bir dindar yapmaktır.Bu eğitsel görev , inanç kavramının özünü ve bu özün ulusal anayasada belirtilen yapısıyla , cumhuriyetin temel nitelikleriyle zıtlaşmadan , demokratik ve laik sosyal hukuk devleti anlayışıyla uyum içinde yaşanabilir olduğunu öğrencilere göstermek ve anlatmaktır.Ayrıca bu görevi yapan bir insanın sıkı bir dindar olmasına da gerek yoktur. Zira inanç kavramı din bazında bir takım doktriner değerler bütünü olduğu kadar toplu yaşam için demokrasi ve medeniyetin tartışmasız koşulu " ahlaki " erdemidir de . Din dersleri egemen inanç kültürünün yaşayış biçimlerini işlediği kadar değişik inançların kültürlerine duyulması gereken saygı ve bu saygıyı sağlayacak nesnel(!) bilgiler bazında da aktif rol almalıdır.
türkiye eğitim sistemindeki çarpıklıklardan biridir. kişi zaten kendi iradesini ortaya koyamazken onun iradesine yön verecek bir harekettir. seçmeli ders olması ve bunun ilköğretimde değil daha sonraki eğitim süreceinde yapılması kişinin gelişimi için önemli bir durumdur.
çocuğun dini eğitimi ailede başlıyorsa (ki bu müslüman aileler için bir zorunluluktur) bu eğitim aile içinde zaten yapılmaktadır, ailenin yanısıra öğrenme sürecindeki çocukların kendi fikirlerini beyan etmeyi öğrenmeden belkide tam olarak benimsemeden, sırf okulda öğretildiği ve ailesi tarafından savunulduğu için gösterilenlerin düşünmeden doğru kabul edilmesine sebep olacak durumdur.
