bir evli insan 15 ay boyunca hiç sorgulamadan karısını çocuğunu yanlız bırakabiliyorsa yani karısı ve çocuğu 15 ay boyunca dışarıdan para almayacak kadar yaşayabilecek birikimi varsa o insan zaten zengin demektir. aylık 1000 lira eve para giriyor diyelim. 15 ay boyunca eşi ve çocuğunun kendini idare etmesi 15 bin lira gerekli. 15 bin lirası olan insan zengin demektir zaten. ama bizde askere gidenler genellikle babanın sorumluluğu altında gidip geldiği için böyle bir görüntü yok. yani burada bedelli isteyenler zengin insanlar değil ev geçindiren evli insanlar. artık devir değişti insanlar daha erken yaşlarda anneden-babadan para almayı kesiyorlar. ama 15 ay boyunca askere gidince eşi ve çocuğuna kim bakacak, kirasını kim ödeyecek diye düşünüyor insanlar.
zorunlu askerlik denen kavram doğalı 100 yıl oluyor. daha öncesinde zorunlu askerlik falan asla olmamış. 3 kıtayı fetheden osmanlı zorunlu askerlikle fethetmemiş. bilgiyle, birikimle fethetmiş. ama bizim askerlerde ne bilgi var ne birikim, paso kafa sayısını artırmaya çalışıyorlar.
fadıl hoca: alamet hocam sen ne diyorsun şu zorunlu askerlik konusuna?
alamet hoca: zorunlu askerlik kalksın tabi. çocukların eli silah tutmayı bilmiyor doğru dürüst. üç beş aylık eğitimle teröristle mi mücadele edecekler sanki?
fadıl hoca: öyle diyorsun da herifler ha bire saldırıp duruyorlar bizim sınır karakollarına. bak yaz geldi gene azıttılar.
alamet hoca: o karakolları oradan kaldıralım saldırılar da kesilir.
fadıl hoca: nasıl?
alamet hoca: karakol yoksa asker de yok. kime saldıracak bu ibneler o vakit?
fadıl hoca: iyi de o zaman içeri bir sürü terörist girmez mi?
alamet hoca: gireceği kadar girmiş. hatta kukla oyunu bile sergiliyorlar.
fadıl hoca: ne kuklası, ne oyunu yahu?
alamet hoca: siyaset oyunu mirim, siyaset...
fadıl hoca: ya tamam haklısın da, sınırın gene korunması gerekir.
alamet hoca: sınır karakolları tamamen kalksın demedim ki. az kalsın ama öz kalsın. profesyoneller korusun sınırı. bak o zaman eşkiyanın götü yiyor mu saldırmaya.
fadıl hoca: ee, ama içerdekiler ne olacak? içerideki pkk'lıları ne yapacağız?
alamet hoca: o iş meselenin siyasi yanı. sulandırma mirim. biz askerliği konuşuyorduk.
fadıl hoca: zorunlu askerlik kalkarsa askeri gücümüz zayıflar ama.
alamet hoca: tersine kuvvetlenir. acemi eğitimi sırasında üç beş kere silah sıkmış adamdan kuru kalabalık olur ancak. ve bu kuru kalabalık kocaman bir hedef tahtası gibidir. oysa bizim artık hedef küçültmemiz gerekiyor. bu çocuklar şu an için sadece karavana yemeye yarıyorlar. yani erzak tüketip hizmet veremiyorlar. ayrıca giyimleri kuşamları... bir dolu masraf yani anlayacağın. bu masraflar ordunun modrenizasyonu için kullanılsa fena mı olur?
fadıl hoca: yok alamet bey. ben sizle tartışmam. siz hainsiniz. işim olmaz sizin gibilerle.
bak sevgili yeni nesil türk genci, bu topraklardaki erkekler, biz bu topraklara geldiğimizden beri asker oluyorlar. biz niye böyleyiz, neden her türk asker doğuyor da her isviçreli asker doğmuyor bunları hiç düşündün mü a vatanseverlikten nasiplenmemiş günümüz enteli? stratejik, jeopolitik konum falan diye boşuna mı yırtınıyorlar sana eğitim verirken. amerika mı lan burası. biz türküz. hani sen değilsen yapma o zaman, vicdani reddet, hatta mümkünse siktir git japon ol. benim umrumda olmaz. ama benim vatanımda yaşıyorsan, bekliyeceksin sen de eşşekler gibi, taşıyacaksan o 5 kiloluk g3 ü, gecenin 3 ünde kalkıp 5 ine kadar da nöbetini tutacaksın. o sınırlarda, içimizde kaç tane şerefsiz var biliyor musun senin gibi anti militarist dangalakların artmasını isteyen. sen hiç ordusunu yeren bir alman gördün mü? hiç subayları hakkında bir ton soruşturma başlatılmasını destekleyen bir amerikalı tanıdın mı? ne dedin? tanımadın di mi. işte biz de bu yüzden diyoruz bunları, güçlü ordu, güçlü türkiye diye.*
tanım: 20 yaşına gelmiş her türk erkeğinin yapmasının gerektiği vatani görevdir. şerefsizler ve gayler bu kanunun dışındadır.
bütün derdi cinsellik ve tembellik olan sırf üniversite okuyor diye kendini bu ülkenin
bilirkişisi sanan aptal gençlerinin birtakım saçmasapan bahaneler bularak karşı çıktığı eylemdir. bahaneleri yukardada görebilirsiniz.
(bkz: bahane göt gibidir herkeste bulunur.)
yunanistan gibi ilkel ülkelerde de 12 ay olan zorunluluk. yok ama lan yunanlıların antik tarihi var, yoğun kültür salınımı ve derin düşünsel dimağ... ama ordu için askerliği zorunlu.
hayır askerlik için yanmıyorum.
yıllardır bir türlü geçemediğimiz profesyonel ordu konseptiyle ortadan kalkacak durumdur. neden kaldırılmak istenmediği veya profesyonel ordu yönünde ciddi adımlar atılmadığı ile ilgili çok sayıda iddia mevcuttur. iddialar sahibini bağlar ama benim aklıma da şu soru takılmıyor değil: profesyonel orduya geçme planlarına göre orduevleri ve askeri lojmanların hizmetinde zorunlu olarak kim çalışacak?
1900'lü yılların başından itibaren geçerlidir. türkiye'de. bu tarihten sonra her türk asker doğar diye bir laf uydurulmuştur. o tarihten önceki türkler türk değilmiydi? http://www.samanyoluhaber...li-askerlik-partisi-.html
demokratik olarak lanse edilen ama özünde militarizm ve totaliterizm içeren uygulama.. sen bana soruyor musun askerlik yapmak istiyor muyum diye? askerliği anayasal "hak ve yükümlülük " olarak nitelerken ne yapmaya çalışıyorsun? "hak ve yükümlülük" ibaresinin tek bir açılımı vardır o da şudur: bak aslında sen bunu ya seve seve ya da zike zike yapmak zorundasın. ama halk denen kitle pasif dursa da , işgal ettiğimiz mevkilerden dolayı her ne kadar size ihtiyacımız olmadığını düşünsek de yine de sizin sosyolojik hassasiyetinizi eşelemek istemiyoruz. o yüzden de size kemik atıyoruz. bu yükümlülük ama aynı zamanda da hak. hak nedir? bireylerin insan haysiyetine yakışır şekilde yaşamak ve maddi dünyada lehlerine olan kazanımları korumak, kollamak ve gerektiğinde hesabını sorabilmek imkanlarına sahip olması.. peki ben "yükümlülük" kısmını algılayabildiğim rahatlıkla " hak" kısımını da algılayabilir miyim?
aa bak orda dur şimdi... elimizi verdik sen kolumuzu istiyorsun... şimdi bak canım benim, sen küçüksün, bu vatan toprakları nelerden geçti, ne kanlar döküldü bu vatan için . hem biz coğrafi konumumuz itibariyle stratejik olarak ivedilikle önem arz eden bir ülkeyiz.. hem herkes yapıyor senin herkesten farkın ne? onlar o.çocuğu da sen paşa çocuğu musun?
ne zaman bu konu açılsa hep aynı tezler... keyfiliğini, haksızlığını tarihin tozlu ama onurlu sayfalarına alet eden insanlar.. her insan yaşadığı yeri savunur.. hayatı oradadır çünkü , yaşanmışlıkları, dostlukları, üzüntüleri, ailesi, sevdikleri, huzuru, aşkları... adı üzerinde hayatı oradadır ve o yüzden savunur. ideoloji bu savunma sırasında yedek birlik, hatta çimento görevi görür.. safları sağlamlaştırır. vietnamda ölen yüz binler önce hayatlarını, yaşam alanlarını savundular. bu kavga ise ideolojilerine sıkı sıkı sarılmaları sonucu başarıya ulaştı, çünkü vaad edilen bir şey yoktu, hayatları kendi ellerindeydi.
ama sen sana dayatılan bir şeye bu anlatılanlarla karşılık verirsen ne olursun? vatan haini. e tamam olalım. zerre umurumda değil çünkü hayatını korumak söz konusu olunca arı kovanına çomak sokmakla, entelektüel zırvalıklar üretmekle suçlanan bizler barış zamanında vatan millet sakarya edebiyatı yapıp savaş çığlıkları atanlardan çok daha yürekliyizdir buna emin olunabilir.
neyse lafı fazla uzattım sevgili sözlük. bana sormadan nüfus cüzdanıma mensubu olmadığım bir dinin ibaresini ekle, bana fikrimi sormadan barış zamanında 700 bin kişilik bir ordu bulundur elinin altında( tam seferberlikte bu sayı 3,5 milyona çıkmaktadır) sonra da askere gideceksin zorunlusun diye bana dayatmada bulun.
inandığınız değerler akıl fikir versin size ne diyeyim ben.
sakin kafayla ve ideolojileri devreye sokmadan yorumlarsak, sakat konskripsiyon sistemidir. sakattır zira hem tsk'ya, hem ülkeye, hem de doğal olarak askere külfettir. buna karşılık, askerliğe elverişli olan tüm vatandaşların olası bir savaş durumunda nerde ne yapmaları gerektiğinin öğretilmesi ve orduya/komutlara uyumluluğun kazandırılması amacı güdülerek 2-3 ay acemi eğitimi verilmesi gerekli görülmemekte de değildir kanımca.
sadece maddi, manevi gücü veya dayısı olmayanlar için olan zorunluluk. gerçekte nato anlaşmalarına göre türkiye'de askerlik süresi en fazla 12 aydır. 6 ay hem zorunlu, hem gönüllü askerlik yapıyoruz. askere gidenler bilir. ilk gittiğiniz gün o kargaşa içinde bir çavuş yada onbaşı gelir size kalın bir form imzalatır. eğitimli biri olarak "ben okumadan hiçbir şey imzalamam" dediğiniz zaman başınıza gelmedik kalmaz. ne olduğunu şöyle açıklarlar; eğer banyoda, tuvalette düşer de bir sorun çıkarsa sorumluluğun kendinde olduğunu kabul ediyormuşsun güya.
bu konuyu fazla kimse bilmesin diye duyurulmaz veya bir uyarı yapılmaz. bu güne kadar gönüllü askerliği kabul etmemiş insan görülmemesi gariptir. fakat hukukta temel prensip maddi veya manevi baskı altında atılan imzalar geçersizdir. yani bir çoğumuz gidip askerde bana zorla gönüllü olmam için imza attırıldı diye aihm'e müracaat etsek kazanır tazminat alırız. vatanını seven insanlar olarak 6 ay gönüllü olmaktan gocunmayız fakat üç kağıda getirilip keriz yerine konmak insana koyuyor. biz türkler onurlu insanlarız. kimse bize zorla, kandırarak bir şey imzalatamaz.
önümüzdeki yıllarda değişmesini ümit ettiğim güzelim türkiyemin problemlerinden birisidir. benin bu konuda iki tavsiyem var;
1. askerliği kaldıraacaksın.( tamam hak veriyorum, stratejik olarak dünyanın belki de en mühim ülkesiyiz. her an savaşa hazır olan bir ordu olması muhakkaktır. kabul edilebilir, olabilir. )
2. askerliği tıpkı abddeki gibi bir meslek haline getireceksin. 20 yaşına basan her genci zorla askere almak yerine, normal memuriyet statüsü verilmiş ordu kuracaksın. böylece, askere gidip gelmek diye bir şey olmayacak. herkes işini yapacak. sevecek. ve daha mantıklı bir hale gelecek askerlik denilen mevzuu.
türkiye cumhuriyetinin ve uygulayıcı olan tüm devletlerin en büyük 2-3 probleminden birisidir. bu ülkenin hayra gittiğini bu tüm sosyal dengeleri alt üst eden zorunluluğun kalkmasıyla anlamış olacağız.
vatanını seven insanların bol olduğu bir ülkede zorunludur. zorunlu olmazsa kimse gitmez çünkü. bu millet ki öve öve bitiremediği kurtuluş savaşını bile asker sayısından çok kaçak sayısı ile tamamlamıştı.
değişmemek için ayak direyen beyinlerin, olmasının zorunlu olduğunu düşündüğü zorunluluktur. hala şehit gazi edebiyatı yapmayı pek seviyorlar muhteremler. evet, hayatında eline silah almamış adamları 28 günlük eğitimin sonunda doğuya çatışmak için 10 senelik teröristin karşısına gönderirsen şehit de olur gazi de. batıdaki de ayrı bir tartışma konusu zaten. 15 ay boyunca patates soyarak adam oluyor o er kişiler öyle mi? ya da izmarit toplayarak? belki komutanın postallarını temizleyerek? ha bir de vatan borcu ödüyorlar he mi? peki bu kişilere istihdam yaratıp çalıştırsan, eli ekmek tutsa, vergisini ödese ve ülkenin gelişimine katkıda bulunsa nasıl olur? böyle borç ödeme şekli daha güzel olmaz mı? ama zihniyetin değişmediği için aynı zırvalıkları sıralamaya devam edeceksin biliyorum. evet yurt savunması yapılacaktır. ancak bildiğim kadarıyla son 86 yıldır sıcak savaş yok bu topraklarda? yani vatanı işgal etmeye gelen ordu yok yahu! dağdaki teröristler ne diyeceksiniz. biliyorum dersiniz bunu. 1 kilometreden nokta atışı yapacak teçhizata sahip ordunun içine, eğitimli personel göndersen? bildiğin maaşlı, bu işi meslek olarak yapan adamlar yani. savaş bir sanat değil midir arkadaş? silahın silüetini görse altına sıçacak adamlar nasıl icra etsin bu sanatı? gönderirsin doğuya tam teçhizatlı, eğitimli ve bu işi meslek edinmiş askerleri, oraları bir güzel temizler gelirler. ama olmaz, neden? çünkü bu şekilde her gün doğuda ölen onlarca genç, bazılarına rant kapısı sağlıyor da ondan. yoksa nasıl sömürecekler bu halkın duygularını? nasıl kırdırtacaklar türkle kürde birbirini? ha şu da var, 35 bin dolar borçla doğan ve bütün hayatı taksit, kredi vs. ödemekle geçen bir türk genci yeterince borç ödemiyor mu sizce? üçüncü dünya ülkesi olarak militarizme çok fazla sarılmıyor muyuz? eşitlikten bahsedelim biraz. diyorlar ya orduda eşitlik gelicek, okuyan-okumayan herkes 15 ay yapacak. eşitlik mi istiyorsun gülüm? gönder bakalım o paşaların çocuklarını doğuya madem? istatistik; hiç bir generalin oğlu doğuda askerlik yapmamış. paşayı da geçtim, kapital sahibi ademoğullarının hiç birisi doğuda askerlik yapmamış. ha eşitlik anca garibana işler zaten. ama siz ve değişmeyen zihniyetiniz aynısınız. faşizm de her yerde aynı. ahir ömrü boyunca borç ödemeye çalışan bir türk gencinin elindeki tek şeyi, canını da almak istiyorsunuz. hastalıklı düşüncelerinizle, ne bu ülkenin gelişimine, ne de geleceğin teminatı olan gençlere zerre kadar yararınız olmadığı gibi, daha beter zarar veriyorsunuz.
