bugün

doğuda türkçe bilmeyen kürt çocuklarına türkçe öğretmeyi hedefleyen öğretmenin hakkını vermektir.
En basitinden aynı anda en az 30-40 öğrenciyle ilgilenmek zorunda kaldıkları için zor meslekler başlığına alınabilecek meslek grubudur. Bazıları rahat evlerinde biriyle bile baş etmekte zorlanmaktadırlar.
günümüz erkeklerinin aklında hep şu vardır; ''bir öğretmen gelin adayı bulsam da evlensem''. neden? çünkü zor ve yorucu değildir. her işin kendine göre zorluğu tabi olsa da öğretmenin yaptığı işlerin bir kısmını zaten şantiyedeki ustada yapıyor.
- öğretmen ayakta durur. şantiye ustasıda ayakta durur.
- öğretmen sürekli anlatır. şantiye ustasıda anlatır.
- öğretmen sürekli uyarılarda bulunur. şantiye ustası agresif şekilde uyarır.
öğretmenin yaptığının fazlasını bir şantiye ustası bile yapmakta. şantiye ustasının daha bir çok yönden zorlayıcı yönlerini sayabilirsin ama öğretmenliğin!
kimse kandırmasın kendisini öğretmen sıcacık sınıfında, azıcık gürültü çıkaran çocuğa dahi tahammül edemeyip bağırırken, diğer insanlar nelere katlanıyorlar bilseler.
(bkz: işsiz türk gencinin trolleşme süreci)
öğretmenlik zor meslek olsaydı bu kadar çok öğretmen olmak isteyen insan olmazdı diye düşündüren düşüncenin yazılmış hali.
öğretmenliğin zorluğunu ayakta durmak sanan kişilerin söylemidir. oysa ki ayakta durmak öğretmen için bir sıkıntı değil, gerekliliktir. öğrencinin dikkatini ayakta tutmak ve her öğrenciye ulaşmak için aktif olmanız gerekir.

neyse.

öğretmenin ağzından çıkan bir sözün, yaptığı tek bir hareketin hatta bazen bir bakışın bile öğrencinin psikolojisini etkileyeceğini bilmeyen, buna aklı ermeyen "yetişkinimsi" kişiler hala var be sözlük, çok acı cidden.
(bkz: ego tatmini)
öğretmenliğin ne kadar zor bir meslek olduğunu bilen insanların yaptığı şeydir. klavye başından öğrenilmiyor öğretmenlik 4 yıllık öğretmenlik eğitimi alın, gidin doğuya sonra konuşursunuz. insana şekil vermek diyoruz, oduna taşa şekil vermek değil...
zor meslektir çünkü. okulda öğrenci yokken okula neden gidilsindir. kar tatilinde, öğrenciler okulda olup da öğretmenlere tatil olsaydı kolay meslek diyebilirdik gönül rahatlığıyla.
bilinçsiz türk ebeveynilerin yetiştiremediği, ağzı pis, ukala, yaramaz ötesi çocuklarla uğraşmanın ne kadar zor olduğunu bilmeyenlerin işkembeden konuşacaklarının başında gelir.

hayatımın en kötü 4 ayı meb'e bağlı bir ilköğretim okulunda geçti.
istifa ederek ayrıldım bir daha önünden dahi geçmedim o okulun. şiddete karşı, çocukları çok seven bir insanken, şu an çocuk görünce sinir harbine giriyorum. son yıllarda başımıza bir "laf koyma" belası sardılar. daha burnunu silmeyi, kıçını silmeyi beceremeyen çoluk çocuk laf koyma meraklısı olmuş. lütfen 80 li 90 lı yılların çocukları ve öğretmenleri ile, 2000li yılların çocuklarını bir tutmayın.

inanın 4 ay da sizi zil sesine hasret bir insan haline getirebilirler. çünkü yeni anne babalar, şımarık ve hadsiz çocuklar yetiştiriyorlar. bir eli yapda diğeri balda bilgisayar çağı çocukları daha 9 10 yaşlarında bizim üniversiteye gittiğimiz yıllarda yaptığımız esprileri yapıyor, daha da üzücüsü o standartta yaşıyorlar. saç çekmek çok eskilerde kaldı artık, 10 yaşındaki bir velet gelip, "pembe ruj size çok yakışıyor, bi kere öpim mi" diyor. ve bunu tenefüste iddiaya girdiği arkadaşlarının gözünün içine bakarak yapıyor. bu başlığı açan arkadaşa sorarım yiyor mu gidip ilkokul öğretmenine öpim mi demek?

yemez. çünkü o zaman öğretmene saygı vardı. şimdi yok. çünkü o vakit öğretmene okumuşa saygı vardı. şimdi yok. herkes üniversite mezunu. öğretmenler işsiz. devlet öğretmenine hakaret ediyor. e bekliyorsunuz bu vatan evladın herhalde böyle terbiyesiz edepsiz çocuklar olacaklar.

biz öğretmenlerimize saygı gösterir, korkar, ağzımızdan çıkacağı 3 kere düşünürdük. şimdi çocuklar öğretmenleri facebooktan ekliyecek kadar aştılar kendilerini.

öğrencilerim facebook'tan gelen arkadaşlık tekliflerini kabul etmediğim için bana "siz kendinizi ne zannediyorsunuz", "yanınızdaki adam kim" diye soracak kadar cüretkarlaşıyorlar.

kısacası, her meslek zordur. özellikle insanlarla uğraşılan meslekler daha zordur. çocuklar konusuna zaten değindim. millet olarak çocuk yetiştirmekten bir haber olduğumuzu farkında değil misiniz? tabi ki öğretmenlik çok zor olacak.
dogrudur. ogretmenlik zordur. ama hakkini vererek yapmaya calisana.. turkiye'de bu meslek grubunun % uzerinden tek rakamlik bir grubunu temsil eder ama bunlar da.

meslegin kolay tarafi sudur. isi siklemezsen hesap verecek kimsen yoktur. yani siklememek kolaydir.

ne de olsa ihmalinin sonucu seneler sonra sokaga salinan okuz bireylerle ortaya cikacaktir. o esnada bunun sana tek etkisi "seni egiten ogretmenin ta amina koyim" olacaktir. ki bu da sanirim kimseyi rahatsiz etmiyor.

not: yazinin buradan sonrasi tamamen ozneldir, sozlukte ve gercek hayatta karsilastigim emsaller uzerinden bir degerlendirmedir. isteyen uzerine alinmakta ya da alinmamakta serbesttir. ama sahsi kanaatim, gunumuz genc ogretmenlerinin buyuk cogunlugu icin asagida bahsettiklerimi savunabilirim.

gidin doguya diyorlar. sanirsin ki ogretmenlik meslegi sadece doguda icra ediliyor. doguda icra edilen tum meslekler zordur ne yazik ki. bir de su acidan bakarsak; doguda icra edilen meslekler icinde de en kolayi ogretmenliktir. polis desen disarida iti kopuguyla.. savci hakim desen ayni. muhendis desen o da sicak sinifta degil, disarida. askeri zaten zikretmiyorum bile, allah carpar. ogretmen napiyor? en en en kotu, sobali sinifta ders anlatiyor. sonra da "ay bugun cok yoruldum" diyip camis gibi uzaniyor kanepeye. sikerim senin zorlugunu lan. bakkal mi sandin kendini? kebapciyla mi kiyasliyorsun meslegini? 4 yil universite okuduk bik bik diyorsun, bak bakalim 4 yil okuyup da senin kadar az ve rahat calisan ama senden cok daha fazla kazanan meslek grubu var mi?

30 saatin uzerindeki ek derslerinin parasini alamiyorlarmis. ay canim kiyamam. sanki parasi tikir tikir yatiyor herkesin de, bi ogretmenlerin sikindirik ek dersleri yatmiyor. girdigin haftada 3-5 saat fazla ders, onun da lafini mi yapiyorsun kutsal meslek erbabi? sikisinca da kutsal meslege baglamazlar mi.. madem kutsal, iki paranin lafini yapmaya utanmiyor musun? en rahatiniz bile 1500 tl aliyor lan insaf. asgari ucrette adami it gibi calistirip senin aldiginin yarisini veriyorlar.. hala aglamaya yuzun mu var senin?

hayatiniz yatisin allahi.. gecenin 3'unde -8 derecede terorist pesinde gezip 2500 tl alsan neler yumurtlardin kim bilir...
dunyanin en kutsal meslegi oldugu cok dogru bir tespittir. fakat dunyanin en zor meslegi asla degildir. aksini savunursam doguda cetin kis sartlarinda, daglarda uyku uyumadan nobet tutan terorist itleri avlayan yuce turk askerine haksizlik etmis oluruz.
her işin olduğu gibi öğretmenliğin de zorlukları vardır. hatta insanlarla direk iletişimde olunduğu için bir çok meslekten daha zordur fakat hiç bir öğretmenin işinin zorluğundan yakınma hakkı yoktur. öğretmenlik tesadüfen yada mecburiyetten yapılan bir meslek değildir. kişi 17-18 yaşlarında bu mesleğin zorluklarını en yakından , okullarda içinden görerek karar verir ve öğretmen olma sürecine adım atar. kendi tercihidir yani. atama zorlukları , mecburi görev gibi durumlar yıllardır aynıdır. yakınacaksan en baştan olmazsın. ayrıca sırtımı devlete dayar gerisine karışmam diye öğretmenler de hiç azımsanacak gibi değildir.
her mesleğin bir zorluğu vardır. ama gece mesaisine kalan, canını tehlikeye atarak görev yapan insanları da unutmamak lazım.
bir yılın dörtte biri kadar çalışan yaz tatilinde çalışmadan maaş alan başka bir meslek dalı yoktur.
evet zordur ama zor olan çalışmaktır..
herkese renkli günler
of en zoru da edebiyat öğretmenliği.
Şimdi kim kalkıp yukarı katlardaki sınıflara gidecek de okutup okutup geçecek? Yazılı okumaksa bir o kadar zor. işlem üstüne işlem ooooo.
gerçekten doğuda öğretmenseniz zordur, hele ki van'da. çünkü müdür ve müdür yardımcıları deprem çocukların yeterince psikolojisini bozdu diyerek hiç bir şey öğretmeden üst sınıfa geçirdiler ve bütün sıkıntısı öğretmenlere kaldı.. okuma yazma bilmeyen çocuklar durumu toparlayamadılar, aile deseniz zaten türkçe bilmiyor. veli toplası yapıldığında sadece çalışkan öğrencilerin velisi katılıyor, ücretsiz özel derslerle kurslarla toparlamaya çalışılmakta.. kısacası zordur, ayrıca kutsaldır.
Ben ve ablam öğretmen olana dek annemin ve babamın da düştüğü yanılgıdır. Oysa şimdi her fırsatta ne kadar zor olduğunu ifade ederler. Sıradan devlet memurlarıyla, öğretmenlerin yaptıklarını bir tutmak çok yanlış.
hayır çalışmak zaten zorken öğretmenlerin yine kendilerini böyle bir ayrıma koymalarına artık şaşırmıyorum.
atanamamalarından tutunda zor bir meslek yaptıklarını bütün eziklikleriyle sürekli dile getirmeleri gerçekten komik.
tamam sizin bir grubunuz mevcut ve hakkınızı asla kimsede bırakmıyorsunuz ha ülkeye de çok güzel hizmetleriniz var -bazı kendini bilmez iğrençleri saymazsak- lakin bütün bunlar sizi daha farklı kılmaz.bu ülkede üniversite mezunu olup çok daha zor işlerde çalışanlarda var.
ve sizden de daha zor üniversite okuyarak bitirmiş açıkta kalmış insanlarımız varken bir tek sizin bunu sürekli dile getirmeniz adil değil.
Birbirinden farklı ilgi alanlarına sahip birbirinden farklı ailede yetişmiş olan öğrencileri aynı sınıfta motive edebilmektir öğretmenlik...her mesleğin zor yanları vardır elbette ama öğretmenlik kutsaldır gerçektende. Öğrencinizin gözünde o ışığı ve sevinci gördüğünüzde biter her şey.
götünü yaya yaya bütün gün evde oturanlar, elini hiçbir şeye sürmeyenler de laf söyleme hakkı görüyor ya kendinde o çok komik lan. eheh. göt büyüten, öğretmenler evde de çalışır, bilir misin o ne demek? (bkz: eve iş götürmek)
o değil de çok pis gazına geldik birilerinin. doktor öğretmene kusur buluyor, öğretmen doktora, mühendis dişçiye, terzi simitçiye, marangoz kaportacıya falan derken hooop sonra hepsi birden öğretmene... kusur buluyor...
elbette ki 'en zor' meslek demek diğer bazı mesleklere haksızlık olur lakin oldukça zor bi meslek olduğu da aşikar. lütfen önce sakin sonra biraz insan olalım.
bir mühendisin tasarladığı makine bina yada dalı her neyse, inşa olduğunda eserinin güzelliğine bakıp mutlu olur ve bunu bir pekiştireç olarak kullanabilir yada eseri hatalıysa hata yaptığı yeri düzeltebilir. bir doktor hastasını tedavi edip onu ayaga kaldırdığında mutlu olur yada yanlış bir tedavi uyguladıysa bundan hemen vazgeçip doğrusunu uygular. hemen hemen bütün mesleklerde böyledir. kısa zamanda emeğinin "içsel" karşılığını alırsın. ancak öğretmenlikte böyle değildir. bir öğretmeninin eseri öğrencisidir. misal, bir ilkokul öğretmeninin eseri olan bir öğrencinin üzerinde uyguladığı eğitim öğretim tekniklerinin mükemmel mi yoksa hatalı mı olduğunu ancak öğrencisi üniversiteden mezun olup bir iş sahibi olduğunda görebilir. bu takriben 17 sene demektir. anlıyormusunuz? koskoca 17 sene... öğretmenlik mesleğinin zorluğu ya da kutsallığı sadece sınıfta ayakta durup dengesiz aileler tarafından büyütülmüş çocuklarla uğraşmaya indirgenemez. bir doktor eserinin sonucunu 1 saat ile 1 ay arasında değişen bir süreyle görebiliyorken, bir mühendis eserinin sonucunu 1 gün ile 1 hafta arasında görebiliyorken öğretmende bu süre en az 17 senedir. öğrencinin üniversiteyi geç kazanması yada geç iş sahibi olmasıyla bu süre 20 seneyi aşabiliyor. aman ben kime laf anlatıyorum.. zaten aklı başında insanlar olsa buradaki yazarlar, bunları düşünürler.