bol nazlı, havalı, yüz vermeyen, ağzından cımbızla laf alınan, soğuk, uğraştırıcı, çekilmez, insafsız, kalpsiz, mantıkçı, güzellik, dişilik, tehlike gibi özelliklere sahip, güzelliğini koz olarak kullanıp, erkeklere dünya hayatında cehennemi yaşatmaya ant içmiş kadın.
bir bayan olarak azıcık kasıp empati yaptığımda elde ettiğim tek sonuç şudur;
bir kadınla cinsel anlamda birlikte olsam bile (hani akla gelen ilk kriter bu ya, o bakımdan şey ettim...) kendime bağlayamadığım, her uzuvunu ele geçirmiş olsam dahi, benden bir iz bırakamadığım/ etkileyemediğim/aklını başından alıp, gerçek anlamda ele geçiremediğim kadın zor kadın olurdu ...
erkekler zeki(!) yaratıklar; kolaya kaçıp birlikte oldukları kadınları ele geçirilmiş ve akabinde kolay olarak sıfatlandırıyorlar. yok! öle bişey...
bu işler malesef bu kadar basit değildir ...
bir "impossible delilah", bir yadsımanın prensesi, bir imkansız kadın hikayesi:
"aşığım / hayır değilsin. sadece seni kullanlara kendini veren bir budalasın. o kadar."
bilmek zorundayım, olanın bittiği yerde, dilini çözebilecek miyim? beynini kısırlaştırmış penis kafalılara bacaklarını açarak dünyayı değiştirmeye çalışan bir kadının şizofren bir cesareti vardır, gördüm. gerçek olmayanı görmek akıl hastalığıdır, gerçek olmayanı sevmek, benzerlik taşır. aşkı tanımak, biraz delirmek gibidir. çünkü hep bir kitap kalır geriye, ya da olmadık bir iki satır saçma salak yazı. atsan atılmaz, satsan satılmaz. "unutursan küserim, mektubunu keserim" diye içinden 10 kere tekrar edersin, deriin bir nefes alırsın, bırakmak istemezsin, ama bırakırsın.
bilmek zorundayım. gözleri delik kuklamın gözlerini kim deldi? kukla deyip geçilmez. ben ona elimi verdim. oynamadı benim elimde diye, oymadım gözlerini. ben yapmadım. yeşile çalan mavi gözleri vardı. şimdi neden yok? bilmek zorundayım. ve eskimiş kuklanın yerine yenisini almalısın dediler. oyuncaklar eskirmiş. bilmek zorundayım, yeni kuklanın gözleri hep neden çok güzeldir? ve sonra, neden delinir? söz veriyorum kollarımı bağlayıp arkama yaslanacağım; söz veriyorum senden uzak aşka yakın olacağım; içimden tam bin defa "biir ikii işte geliyor freddy! üüç döört en iyisi kapıyıı ört!" diyeceğim; n'olur benim gözlerim delinsin bu defa. n'olur korku filmine gidelim, aşk filmi olmasın.
zor kadın olmaktan bahsedenlere odipal kompleksi olan esas adamın fikri değişsin diye annesinin parfümüne benzer bir parfüm kullanmaya başlayan ve bir türlü esas olamayan kadını anlatacağım. zor kadın olmak kendini satmaktır, bunu diyeceğim hep. kendini ağırdan satmak demek, karşındakine zerre kadar değer vermiyorsun da senin zaten işin bu demek. fahişelik parayla bedenini satmaktan çok, ego jetonları karşılığında bütününü satmaktır. ve yalan, dünyanın bütün dillerinde yalan olduğu gibi, seni seviyorum diyenden kaçmak, dünyanın bütün dillerinde aşık olmamaktır.
ama kötü kabus her yeri sarar, çizgi filmleri özlerim. cesareti özlerim. korkaklığı sevenler var, ben onlardan değilim. bugün "aşk ve sigarayı" seyrettim. dostlarıma sıcak davranamadım, ve köşedeki pilavcıdan yedim akşam yemeğimi. bilmek zorundayım, zor kadın olmak, her durumda işe yarar mı? kırılmış egoyu toparlamak için, insan ruhunu şeytana bir kez satarsa, tanrı çok günah yazar mı?
kahretsin, yine aşık değilsin gördün mü? "sweet dreams" dinle. bahsettiğin kadınları hatırla. kuklalarının gözlerine bakma. onlar yalnızca kukla. zor kadın olmayı unut. bir boka yarasa, dünya zor olurdu zaten. "masumiyet"i hatırla bir de. bir de elm sokağını. evet; en iyisi sen bir tek elm sokağını hatırla. uyumayışının sebebi bu olsun. freddy krueger! ne diyordu "sana inanmıyorum" diyene; "ama ben sana inanıyorum!" başla içinden söyleyebildiğin kadar...
bi flash animasyondur. diyalog kutucuklarına tıklayarak muhabbet ediliyordu zor hatunla. beğenmezse tekme atıyordu apış arana. sonra tekrar tekrar deniyordun. tavlıyacam seni lan rıspı diye azmediyordun el arabası şoförü olarak. sonra zor bela kabul ettiriyordun kendini. "bi kahve ikram" ediyordu sana evinde. sanaldı ancak cazibeli ve seksiyidi.
ne hissettiğini hiçbir şekilde çaktırmayan kadındır. ne bir bakışından ne bir hareketinden açık verir. adamı deli eder. deli ettiği için kıymetlidir. en temizi umursamamaktır.
sertab erener'in akustik gitar tonlarının tavan yaptığı albümünden bir parça. dikkat edilirse albümün çoğu şarkılarında akustik gitarlar hakimdir. demek istediğim böyle parlak tonlu gitar tınlamaları. bu şarkıda da aynı olay vardır, hem de fazlasıyla. demir demirkan'ın da bu şarkıda parmağı vardır diye bilinmektedir. ayrıca klibi çok enteresandır. chat/mhat, asl, sex, 17cmsamsunlu gibi şeylerin yeni türediği bir dönemde, sahilde chat yapan kadını oynamıştır sertab erener bu şarkının klibinde. ondan sonra zaten mirc dünyası ve internet cafe işletmeciliğinde bir artış oldu. cinsellik duyguları bastırılmış toplumumuz erkekleri ''bakarsın biz de çet yaparak bir zor kadın düşürürüz lan hamdi'' laflarıyla mirc dünyasına dalmıştırlar.