Ziyan oluyor erkekler. Ziyan oluyor kadınlar. Ziyan oluyor idealler ve kahramanlar... Anlamama, anlaşılmama, dayatma, gecikme, cehalet, baskı, tabular ziyan ediyor memlekette kadınları ve erkekleri. Oysa büyümüyor erkekler ezilerek. Temizlenmiyor kadınlar dövülerek. Bütünlük sağlanmıyor aykırı olanlar öldürülerek.
Hakan Günday büyümeyi seçmiş bu sefer. kayra'nın hiçliği arayışından; zargana'nın kendini arayışından sıyrılmış. içine bakıp memleketi görmüş bu sefer.
Büyük bir araştırma, kitaplar dolusu bilgi, anılar dolusu insanı anlatmış. Bugüne kadar insanın içinde kötülüğü anlatmaktan nasıl çekinmediyse, aynı şekilde toplumu da "böyle diyorum" diyerek tüm çirkin çıplaklığı ile anlatmış. Etnisizm, siyaset, çıkar ilişkileri, toplum yaraları ve onları yaralayanlar, demokrasi ve onları yaralayanlar, ne varsa dökmüş içindekileri, 18 aylık zorunlu askerlik hizmetini katık ederek.
iyi olanı herkes yazıyor, irdelemek isteyenlere bir doz Hakan Günday tavsiye ediyorum.
mükemmel bir kitap, bitirdikten sonra hayran kalmamak mümkün değil. hakan günday'ın son kitabı olmasına rağmen benim okuduğum ilk kitabıydı, okuduktan sonra sorar oldum kendimi birden:
Hakan Günday nasıl bir insandır? Ziyan ne harika bir kitaptır? Böyle güzide bir yazarı bu kadar geç keşfetmek ne tür bir ayıptır?
bir yazar, kitabını okuduktan sonra diğer kitabı için heyecanlandırıyorsa insanı, o kişinin gözünde büyük bi yazardır kanımca. heyecanla bekliyorum diğer kitaplarını okumayı.
piyasa olmuş hakan günday kitabıdır. edebiyata inanmayan ve yazma nedenini başka çaresi olmadığı şeklinde yorumlayan birinin popüler olmak ya da olmamak hakkında kesin bir çizgisi yoktur. nihayetinde kamuflaj kaprisiyle radikal kitap ekine gülümser şekilde zorunlu bir poz vermek zorunda olmak onun için bir problem değildir. asker kitabı çıkardım kamuflaj giyiyim, altınla ve bunun ticaretiyle ilgili bir kitap yazdım o zaman atasaydan reklam alaydım tribi onun için gayet kolay olabilir belki ancak ondan öykünen ya da onu kafasında başka türlü kurgulayan ve yaşatan okuru için samimiyetsizlik denizinde yüzen bir karakter haline bürümüştür.
ne olurdu bu kadar çok anlam yüklediklerimiz anlamlarının altını doldurabilselerdi. bizim kadar basit olmasalardı, ilkeli olsaydı.
bu arada güvenilir(!) bir kaynaktan öğrendiğime göre kendisi askerliğini yazar sıfatı taşımasından ötürü bir kütüphane de kitap okuyarak geçirmiştir. aslında bu kadar anti-militarist ögeleri karakterinde barındıran birinin fatih akın gibi cesur yüreklilikle çıkıp vicdani redçi olması beklenirdi. lakin kendisi hem askerlik sürecini deneyimlemek(!), hem yeni kitabına bir malzeme çıkarmak, hem de kitabındaki karakterlerinin zıttına yasa koyucuyla arasını iyi tutmak istemiştir. gayette samimi(!) ve olabilirdir ziyadesiyle.
21. yüzyıl yazarı. samimiyet romatizmde kalmış bir ukte.
--spoiler--
Eksi on dokuz.
sıfırın ve hayatın altında 19.
soğuk, artık bir tutkal.
her şeyi her şeye yapıştırabilen bir tutkal.
deriyi çeliğe,
iyiyi kötüye,
buzu aleve,
kumaşı plastiğe,
dostu düşmana,
eti kemiğe,
çirkini güzele,
sesi dudaklara,
aşkı nefrete,
dili dişe,
mermiyi namluya,
ayı göğe,
özgürlüğü duvarlara,
insanı oğluna,
rüyayı uykusuzluğa,
ışığı karanlığa,
geçmişi sonsuzluğa,
şarkıyı kulaklarıma,
yüzümü kara,
hayatı ölüme,
beni ruhuma...
--spoiler--
"beyaz gövdeli zenci köpeklerimiz var. adları da var. ama onlar birer heykel. çağırınca gelmiyorlar artık. cennetin kapısını bekliyorlar. karla karışık toprağa gömülebilmek için kulakları dik donuyorlar! öyle bir cennet ki, paslı demirin bile ak sakalı var. bizi saran tel örgüler beyaz angoradan örülmüş. havası havlamayı bırakmış, ısırıyor. beyaz ağzı etimizle dolu. bu yüzden sessiz bir ayaz var. saçaklarından sarkan mızrak dişleri ensemize saplanmış. gazete kağıdı gibi buruşmuş derimizde mor diş izleri, bekliyoruz.
cennetten kovulmayı. bembeyazız. soğuk. donmak. çözülmek. tekrar donmak.
daha fazla hiçbir şeye gerek yok. fiilleri çekmeye bile. herkes kalsın yerinde. bıraksınlar yaslansın göğsüm sırtlarına, ılıklaşsın enseleri nefesimle. yavaş yavaş sokayım dilimi derilerine. aksın içlerine hayatımın zehri. yirmi adet mermi. muhteşem! hepinizi geberteceğim! ama hepinizi!"
--spoiler--
genelde geçen yıllar için kullanılır ''ziyan oldu yıllarım'' öreneğinde gördüğümüz gibi ve arabesk şarkıların vazgeçilmez cümlelerinden yalnızca bir tanesidir.
Gitme diye mi kavgam?
Yaşamayı mı seçtim
Aşkta gurur olmazmış
Yanlızlık kötü bir seçim, sensizlik acı bir biçim...
Ağlarsa anam ağlar
Yalan olur gerisi, beni anlamaz
Hiç olmazsa, nasibim olur
Beni de vur yaban ellere güven olmaz
Bu kalbin hep sesi kesik, sana ezik boyu gayri civan durmaz
Birşey daha var düzeni bozuk, yarası derin içinde de can durmaz...
Susarım, sözünü tutarım
Nefesinle hayat bulurum
Söz buyur, sana kul olur
Bu canda binde bin kere ölür
Git deme kurban olurum
Senle yaşadım son bulurum
Yıllarım, zindanım olur
Sensiz zarar ziyan olurum...
annelere göre;
tabakta kalmış artık yemektir.
kimisine göre;
önünde yaşanılmayı beklenen hayattır.
kişisine göre;
kimisidir. artıktır her manada. tabakta yenilmemeli ve mümkünse beklemetilmedir hayatın en önünde.