Dinlediğini anlayamayan davarların bok attığı meb bakanı. işin ilginç yanı bu eleştirileri yapanların ciddi manada penguen olduğunu düşünüyorum.
Bu adam kendinden taviz vermedi, örneğin gezi döneminde attığı tweetleri silmedi ve hala arkasımdayım dedi.
Eğitim sistemi içinse olaya genel bakarak ve en önemlisi zamana ihtiyaç olduğunu milyonlarca kez söyleyerek yaklaşımını aktardı. Bir dünya meb bakanı gördük her gelen yeni bir şeyler koydu ortaya ve sistemi tabiri caizse sikip attı. Arkadaşlar durun bir sakin olun. Ne yapıp ne edilmesi gerektiğini iyice bir düşünüp tartan bir meb bakanımız var. Sakin olalım ve bekleyelim. inşallah bu enkazı düzeltebiliriz.
Bu adam göreve geldiginde herkes pek umutluydu. Ben degildim yanilmadim. Bence bu makama biri okuyup uflemis gelen anlamsiz islere girisiyor.
Egitimin temel sorunu ogretmenlermis gibi yuksek lisans zorunlulugu getirmis. Denecek cok sey var;
1. 10 senelik ogretmenim ogrencinin talep ettigini veremeyecek ogretmen neredeyse yoktu. Psikolojik sorunu olan ogretmenlige gercekten elverisli olmayan iki mesai arkadasim oldu. Biri otorite konusunda cok zayifti ekmek almak icin bile babasindan izin isteyen bir erkek ogretmendi. Ogrenciler sinifta ceketini atese verdiler adamin. Digeri fizigin f sinden habersiz, ogrencilere ic camasirini ucundan gosteren yasli bir bayan ogretmendi. ikisi de gozumun onunde mufettis incelemesi gecirdi. Hicbirsey olmadi.
2. Yuksek lisans bir uzmanlik alani gerektirir. Yani matematigin sadece bir yonuyle, edebiytin bir yonuyle ilgilenmek zorundasiniz. Bu da ogrenciye aktarilacak bir gelisim degildir. Zaten universitede ogrendiklerimiz bile sinifta anlattiklarimizdan cok uzakken yuksek lisans, egitimin gelismesini asla saglamaz.
3. Ben degil yuksek lisans doktorali bir ogretmenim. Anlattiklarim ve ogrenciye davranisim hic degismedi. Onlar ne kadar talep ederse o kadar verebilirim. Hapishaneden cikmis 19 yasinda bir lise ogrencisinin gozlerinin icine cok bakarsam ya beni dover ya sapiklik eder. Bunun aksini ne ogrencinin kalbine dokunmakla ne gozunun icine bakmakla saglayabilirim.
4. Her ogretmeni yuksek lisansli yapacak, yuksek lisans egitimi sisteminin ne kadar uyduruk olabilecegini tahmin etmemek ahmakliktir.
Milli egitimin sorunu herkesin basarili olmasini beklemek. Herkes doktor olamaz copcuye de ihtiyac var diyoruz ama herkes doktor olmayinca basarisiziz diyoruz.
Milli egitimin sadelesmesi lazim. Anadolu ve fen liseleri seckin ogrenci alacak. Ogretmen liseleri adalet liseleri bu okulda okuyanlara avantaj sunacak. Uzmanlasma liseden baslayacak. Acik liseye yonlendirilecek ogrenciler. Herkes okumak istemiyor. Gelip gorsunler okullari. Ogrenciler kitap getir gotur hammalligindan baska birsey yapmiyor. Ciraklik egitim merkezleri cogaltilip bu ogrenciler bir zanaate yonlendirilmeli.
Ogretmene yuksek lisans yaptir doktora yaptir. Ordinaryus profesor olsun ogretmen. Anlattigi karsidakinin anladigi kadar olacaktir.
he meb 1 kişiden oluşuyor. 1 buçuk milyonluk camiayı evet 1 kişi bir anda değiştiriverecekti. yılların yerleşmiş köhne yapısından, bürokrasiden arkadan iş çeviren bürokratlardan haberiniz yok tabi, dışarıdan salla dur.
Şu an yeni eğitim sistemini açıklayan bakanımız. sistemin 2024 de faal hale geleceği diğer değişikliklere nazaran daha ayağı yere basan bir proje olacak galiba.
9.sınıfta 8 ders, 10. ve 11.sınıfta 9 ders, 12.sınıfa 7 ders şeklinde planlanmış yeni ortaöğretim programı. yeni sistemin ilk üniversite sınavı 2024'te yapılacak ve sistem ilk olarak 2020-2021 eğitim yılında 9.sınıf düzeyinde başlayacak.
9.sınıftan 10.sınıfa geçişte yapılan örnek ders seçimine göre türk dili ve edebiyatı, din kültürü ve ahlak bilgisi ve bilgi kuramı dersleri zorunlu geri kalan dersleri öğrenciler kendileri seçecek.
yeni programda sunum çalışmalarına ağırlık verilecek.
12.sınıf üniversite sınavına hazırlık olarak değil üniversiteye hazırlık olarak nitelendirilmiş.
beceri ve tasarım atölyeleri ile birlikte öğrencilere çeşitli faaliyet ve gelişim alanları sunulacak.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Bugünkü bilimin neye hizmet ettiği ve sermayenin güdümünde bizi nereye doğru ittiği konusunda bir sorgulamaya ihtiyacımız var" dedi.
Başakşehir'deki ibn Haldun Üniversitesi kampüsünde düzenlenen 1. Lisansüstü Mezuniyet Töreni'nde konuşan Selçuk, mezun kelimesinin çok üzerinde durulmaması gerektiğini ifade ederek, hiçbir zaman mezun olmanın söz konusu olmadığı bir dünyada yaşadıklarını söyledi.
iddiası, cesareti, hayalleri olan bir üniversitenin mensuplarıyla olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Selçuk, "Burada bir medeniyet çekirdeği görüyorum. Bu medeniyet çekirdeğinin büyümesi elli, yüz, iki yüz sene sonra bir çınar gibi inkişaf etmesi noktasında bir ana da şahitlik ediyoruz. Uygarlık denildiğinde sanki sadece belli ülkelerin sınırları içerisinde olanlar ve onun dışında kalanların tamamının ikincilleştirildiği ya da ötekileştirildiği bir uygarlık anlayışı söz konusu. işte tam da bu manada ibn Haldun Üniversitesi bu ötekileştirme çabasını nasıl yok eder, ötekileştirmenin ötesinde bir birleştirme, vahdete ulaştırma noktasında bilgiyi nasıl aracı kılar şeklinde bir bakışa ihtiyacımız var." diye konuştu.
Bakan Selçuk, amaç ve aracın birbirine karıştığı dünyada mezunların yeni bir amaç tazelemesine ve bakış açısına ihtiyacı olduğunu vurguladı.
Dünyadaki büyük ekonomik krizleri en büyük üniversitelerde eğitim alanların çıkardığını anlatan Selçuk, şöyle devam etti:
"Refah yükseldikçe çevre kirliliği artıyor. Dünya tarihinde ilk kez obezite ve açlık aynı anda tavan yapıyor. Bilimin, teknolojinin gücü arttıkça ölümün gücü artıyor. Dolayısıyla bugünkü bilimin neye hizmet ettiği ve sermayenin güdümünde bizi nereye doğru ittiği konusunda bir sorgulamaya ihtiyacımız var. Bilginin yıkayıcısı olarak ahlakın devreye girmediği bir durumun etik sorunlara yol açacağını da garanti etmesi söz konusu olabilir. Bilgi eğer bir ahlak telakkisine oturmazsa ve hizasını bir etik nosyondan almazsa tümüyle insanlığın hayrına, çıkarına değil, tümüyle zararına olduğunu rahatlıkla gündeme getirebilir. Eğitimin dışarıdan içeriye doğru olagelen bir süreç değil de içeriden dışarıya doğru hareket eden bir süreç olduğunu unutmamak lazım. Çünkü dışarıdan müfredatlar, kitaplar, dersler yoluyla sürekli olarak propagandist bir tarzda verilen eğitimsel içeriklerin, aslında insan ruhunu toksik bir etkiyle nasıl bozduğunu, çürüttüğünü çok net bir biçimde görüyoruz."
Mezunlara tavsiyelerde bulunan Selçuk, özgeçmişlerinin üzerinde çok fazla durmamalarını ve kendilerine bir özgelecek yazmalarını önerdi.
Selçuk, evrenselle yerel arasındaki dengeyi kurmanın önemine değinerek, "Evrensel bir çıkışa ihtiyacımız var. Evrensel bir çıkış olmazsa milli bir çerçeve kurulamaz. Çünkü eğitimin mesajı, mana çerçevesi insanadır. Mesajı insan olan her şey önce evrensel olarak kurgulanır, onun arkasından kendi toprağının milli boyası ile boyanır ve gayet güzelleşir ama bu evrensel çıkış, bizim bugün küresel anlamdaki dünya vatandaşı olmak gibi bir anlama da gelmiyor. Çünkü neye dünya dediklerini sorgularsak ben onun vatandaşı olup olmamayı sorgularım" şeklinde konuştu.