bugün


Güz
Çiçeğin rengi soldu, bitti şarkısı kuşun.
Yol tenha, dal mecâlsiz, su durgun.
Tabut yapılan tahta, ev ev taşınan odun.
Bahar, ümit yerine, ey kış, içimde korkun!

Allah’ım! kararmasa şu göğün…
Dal senin, ağaç senin, döktüğün
Yapraklarla, mevsimlerle, gün gün.
Geçip gidişi ömrün…

Ziya Osman Saba
Gözlerimin önünde hep aynı beyaz ev.
Her dağ yamacına kurduğum,
Beliren her su kenarında,
Pembe damlı, yeşil pancurlu, balkonlu,
Balkonuna tırmanan sarmaşık.
Gece, pencerelerinden sızacak ışık,
Kışın tütecek bacası.
Beyaz Ev, Ziya Osman Saba.
Dostu Cahit Sıtkı için, Cahit Sıtkı'nın ölümünün ardından yazdığı şiiri.

"düşümde
düşümde gördüm cahit’i:
banka gibi bir yer,
aynı servise verilmişiz,
yolumu gözler.

baktım ki, toplamış memurlarını
nutuk çekmede şefimiz.
el edip geçecektim yerime
sessiz.

cahit bu, dayanamadı, boynuma atıldı.
gözyaşlarını duydum yüzümde bir ara.
o, düşümde ağladı.
bense uyandıktan sonra."
ilk yağmur damlası düştü
Kuru yapraklarına güzün.
Ardında kış kıyamet,
Dert, hüzün.
Yedi Meşaleciler Hareketi’nin kurucularındandır. Şair olarak ün kazanan edebiyatçı, küçük hikâye türünde de eserler verdi. Eyüp Sultan’a defnedilmiştir; ancak mezarlıktaki yeri kayıptır.(1910, – 1957, istanbul).
değerli bir şairimizdir.
Ben artık korkmuyorum, herşeyde bir hikmet var,
Gecenin sonu seher, kışın sonunda bahar,
Belki de bir bahçeyi müjdeliyor şu duvar..
Fakir var genç , ihtiyar , on beşinde kız
Basma entarisi içinde cılız
Fakir var çocuğuna ilaç alamayan
El açan , el açamayan
Analar gündeliğe , çamaşıra giden
Babalar evlerine eli boş dönen
Yaşayanlar soğanı ekmeğe katık edip
Herkes bir türlü fakir bir türlü garip
Yedi meşalecilerden, yedi meşale akımına en sadık sanatçımızdır, topluluk dağılınca dahi topluluğun şiir anlayışını sürdüren tek şairdir. Galatasaray lisesinde okurken bir yıl sınıf tekrarı yapma durumunda kalır ve bu sayede Cahit sıtkı ile yıllar sürecek dostluklarının tohumları atılır. Cahit sıtkının mektup türündeki tek eseri olan Ziya'ya mektuplar ise Ziya Osman sabaya yazılmıştır.

Şiirlerinde hüzün ve melankolik havanın hakim olması aslında pek şaşırtıcı bir durum da değildir çünkü sekiz yaşında annesini yitirmiş ve liseyi bitirdiğinde evlendiği sinir hastası kuzeni ile on iki yıl mutsuz bir evlilik geçirmiştir.

istanbul şiirinden:
Bir daha görüyorum seni dünya gözüyle,
Göğün hep üstümde, havan ciğerlerimdedir.
Ey doğup yaşadığım yerde her taşını
Öpüp başıma koymak istediğim şehir!
aklıma birbirinden güzel şiirleri gelmesi gerekirken sebil ve güvercinler şiiri gelmesi gerekirken neden yedi meşalecilerin kurucusu olduğu geliyor ki...
lanet olsun böyle eğitim sistemine. sanattan sanatçıdan soğuttular kaç nesili.
Cahit Sıtkı Tarancı'nın edebi mektup örneklerinden "Ziya'ya Mektuplar"da adı geçen Ziya kendisidir.Behçet Necatigil bu şairden oldukça etkilenmiştir.
yedi meşaleciler içerisinde şiiri en fazla ciddiye alan, hayatı boyunca ondan vazgeçmeyen,şiirlerinde çocukluk anılarını,aile sevgisini,kadere boyun eğiş gibi konuları işleyen şairimizdir.

Sizleri görüyorum, bahçemizdeki çamlar,
Bütün gün gölgesinde oynadığım dost badem.
Derken dallardan, ılık, iniveren akşamlar:
Evine dönen babam, camda bekliyen annem.

Ah bütün sevdiklerim, bütün kaybettiklerim!
Neyi arayım, yerde kurt, göklerde yıldız mı?
Babam, annem, evimiz, bahçem, çitlenbiklerim,
Sizler rüyamıydınız, sizler yaşamadınız mı?
Yedi meşaleciler topluluğunda en çok varlık gösteren şairdir.
cumhuriyet dönemi şair ve yazarı ve Yedi Meşaleciler Hareketi'nin kurucularındandır. Sebil ve Güvercinler,Geçen Zaman,
Nefes Almak, Bir Yer Düşünüyorum, Çocukluğum, Mesut insanlar Fotoğrafhanesi ve Değişen istanbul önemli eserlerdendir.
yedi meşalecilerin en sadık yazarıır. topluluk dağıldıktan sonra bile yedi meşaleciler anlayışına bağlı kalmıştır. sebil ve güvercinler, geçen zaman, nefes almak eserlerinin bazılarıdır.
dönek değildir. şiir anlayışından vazgeçmemiştir. hiçbir zaman...
hayatının şatafatsızlığı şiirine de yansımıştır. hep bir özlem söz konusudur şiirlerinde. geçmişe, çocukluğa..
edebiyat hocamızın hastası olduğu şair. her ders öncesi ve sonrasında bi şiirini mutlaka okurdu. öyle ki lise bitmeden herkes en az bi ziya osman saba şiiri ezberlemiştir. zaten o dönem bizim sınıftan kime sorsalar, en sevdikleri şair ziya osman saba'dır. hala de öyledir. kimse başka şair bilmiyordu ki...
istanbul

Seni görüyorum yine istanbul
Gözlerimle kucaklar gibi uzaktan
Minare minare, ev ev,
Yol, meydan.

Geliyor Boğaziçi'nden doğru
Bir iskeleden kalkan vapurun sesi,
Mavi sular üstünde yine
Bembeyaz Kızkulesi.

Bir yanda, serin sabahlarla beraber,
Doğduğum kıyılar: Beşiktaşım.
Baktıkça hep, semt semt, yer yer,
Beş yaşım, onbeş yaşım, ah yirmi yaşım!

Durmuş bir tepende okuduğum mektep,
Askerlik ettiğim kışladır ötesi.
Bir gün bir kızını benim eden
Evlendirme dairesi.

Benim de sayılmaz mı oralar?
Elimi tutar gibi iki yanımdan,
Babamın yattığı Küçüksu,
Anamın toprağı Eyüpsultan.

Önümde, açık kollarıyla boğaz,
Çengelköy'den aktarma Rumelihisarı.
istanbul, istanbul'um benim,
Kadıköy'ü, Üsküdar'ı...

Gün olur, Köprü ortasında durur
Anarım, Adalar'da çamların uykusunu.
Gün olur, Beyoğlu'nu özler içim,
Koklamak isterim Tünel'in kokusunu.

Bulut geçer üstünden,
Gemi gelir yanaşır
Bir eski türküdür, kulağıma fısıldar,
"içi dolu çamaşır."

Göğünde tanıdım ayın ondördünü.
Kırlarında bilirim baharı,
Herşey içimde, herşey,
istanbul yadigarı.

Bir daha görüyorum seni dünya gözüyle,
Göğün hep üstümde, havan ciğerlerimdedir.
Ey doğup yaşadığım yerde her taşını
Öpüp başıma koymak istediğim şehir!

Ziya Osman Saba.
Yedi Meşaleciler takımının kaptanıdır efendim.. Deneme sınavlarında sıkça sorulur.. Özellikle sebil ve güvercinler şiiri ile mesut insanlar fotoğrafhanesi hikayesi hayli mühimdir..

Sebil Ve güvercinler

Çözülen bir demetten indiler birer birer,
Bırak, yorgun başları bu taşlarda uyusun.
Tutuşmuş ruhlarına bir damla gözyaşı sun,
Bir sebile döküldü bembeyaz güvercinler...

Nihayetsiz çöllerin üstünden hep beraber
Geçerken bulmadılar ne bir ot ne bir yosun,
Ürkmeden su içsinler yavaşça, susun, susun!
Bir sebile döküldü bembeyaz güvercinler...

En son şarkılarını dağıtarak rüzgâra,
Beyaz boyunlarını uzattılar taslara...
Bir damla suya hasret gideceklermiş meğer.

Şimdi bomboş sebilden selviler bir şey sorar,
Hatırlatır uzayan dem çekişleri rüzgâr
Mermer basamaklarda uçuşur beyaz tüyler.
cahit sıktı tarancı ile çok yakından arkadaşdırlar. yedi meşalacilerin içinde topluluk ilkelerine bağlı kalan tek isimdir. sebil ve güvercinler adlı şiiri ile ünlenmiştir.
"ah bütün sevdiklerim,
her şey, herkes
anlıyorum birbirinden mukaddes
alıp verdiğim her nefes."
dizeleri çok yakındır bizlere, sımsıcaktır...

Bütün saadetler mümkündür...
Şu kapının açılması,
içeri girivermen,
Bahar, kuşlar, gündüz.
Ve bütün dünya
Bir an içinde gürültüsüz.

Bütün saadetler mümkündür...
Bahtsızların biraz gülümsemesi...
Körlerin gün görmesi,
Mümkündür bütün mucizeler...
Ana, baba, evlât, bütün kaybolanlar...
Ebedî bir sabahta buluşmamız bir daha.

Ölüler! Hepimiz için yalvarın Allaha...
cahit sıtkı tarancının yakın arkadaşıdır aynı zamanda.cahit sıtkının mektupları ziyaya mektuplar olarak kitaplaştırılmıştır.
yedi meşalecilerin 6 şairinden birisi. şöylede güzel bir şiiri vardır...

bütün saadetler mümkündür..
şu kapının açılması,
içeri girivermen,
bahar, kuşlar, gündüz.
ve bütün dünya
bir an içinde gürültüsüz.

bütün saadetler mümkündür...
bahtsızların biraz gülümsemesi...
körlerin gün görmesi,
mümkündür bütün mucizeler...
ana, baba, evlat, bütün kaybolanlar...
ebedi bir sabahta buluşmamız bir daha.

ölüler! hepimiz için yalvarın allah'a...