ziya osman saba

entry39 galeri0
    1.
  1. degerli bir sairimiz. (Mart 1910, istanbul-29 Ocak 1957, istanbul)

    Mütareke yıllarında girip hep yatılı okuduğu Galatasaray Lisesi'ni (1931), Cumhuriyet Gazetesi muhasebe servisinde çalışırken de istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. (1936), bir bankadaki görevinden ayrılınca Milli Eğitim Basımevi Tashih Bürosu Şefi oldu.(1945-1950). Geçirdiği kalp rahatsızlığı üzerine Kadıköy'deki evinde Varlık Yayınevi'nin işleriyle uğraştı. 1957 yılında evinde hayata gözlerini yumdu. ilk şiiri Servet-i Fünun dergisinde Ocak 1927'de çıkan Ziya Osman, bu dergide tanıştığı arkadaşlarıyla Yedi Meşale Topluluğu'nda birleşti. Meşale dergisi kapatılınca bir süre Milliyet Gazetesi'nin edebiyat sayfasına, içtihat dergisine yazdı. 15 Temmuz 1933'den itibaren Varlık dergisi çıkmaya başlayınca, yazı ve şiirlerini Varlık'ta yayınladı. Yedi Meşaleciler'in şiire en sadık şairi Ziya Osman, çocukluk özlemi, anılara düşkünlük, ev-aile sevgisi, yoksul yaşamlara karşı utanç ve acıma, Tanrıya kulluk, kadere boyun eğiş, küçük mutluluklarla yetinme, ölüm yakınlığı. öteki dünya özlemi gibi konuları işlemiştir.

    siirleri icin:
    (bkz: ÖLMEK KONUSUNDA)
    (bkz: YETiŞiR)
    1 ...
  2. 2.
  3. 1910 yılının Mart ayında, istanbul'da doğdu. Babası askerdi. Sekiz yaşında iken annesi ölen Saba, Mütareke yıllarında yatılı olarak başladığı Galatasaray Lisesi'nden 1931 yılında, istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden 1936 yılında mezun oldu. Servet-i Fünun'da yayımlanan şiiriyle edebiyata başlayan ve Yedi Meşale topluluğu içinde yeralan (1928) Saba, Hukuk Fakültesi'nde iken Cumhuriyet gazetesi muhasebe servisinde (1931-1936) , mezuniyetinden sonra Emlak Kredi Bankası'nda (1936-1945) ve bilahare Milli Eğitim Basımevi Tashih Bürosu'nda çalıştı (1945 - 1950). Kalp hastalığı üzerine evine çekilerek Varlık Yayınevi'nin yayın işleriyle meşgul oldu. Ziya Osman Saba 29 Ocak 1957 tarihinde istanbul'da öldü.

    ESERLERi
    Şiirleri: Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman,Nefes Almak
    Hikayeleri:Mesut insanlar Fotoğrafhanesi, Değişen istanbul
    0 ...
  4. 3.
  5. ÖLÜLER

    Ölüler, ölüler nerelerdesiniz?
    Ölüler, bir bilinmez yerdesiniz.
    Artik gündüzleriniz gece,
    Bütün günleriniz: dün.
    Artik her sözünüz sükût,
    Her isaretiniz gizli.
    Tutuyoruz nasihatlerinizi...
    Ölüler, ölüler her yerdesiniz!
    Ne zaman aynaya baksam,
    Görünüveriyor babam...
    Bahçem, odam, sofam,
    Nereye geçsem, nereye çiksam;
    Hâtiram!
    Her yerde sizden bir eser.
    Gökyüzünde bir bulut
    Biraktiginiz sesler
    Yakin günese, aya.
    Dokunabilsem oraya,
    Kiminiz konusacak,
    Kiminiz gülecek,
    Eski günler gelecek.
    Ölüler bilebilsem gittiginiz yeri,
    Ruhum, muradina erecek;
    Annem dösegimi serecek,
    Topraginiz topragim,
    Aranizda yatacagim.


    Ziya Osman Saba
    Geçen Zaman (1942)
    1 ...
  6. 4.
  7. 5.
  8. bu rüzgar

    bu rüzgar her vakit böyle esmeyecek
    gökte bulut, suda yelken, dalda çiçek.
    bir gün, bir gün var ki, günden güne gerçek,
    çatır çatır servi, çıtır çıtır böcek.
    - çek ciğerlerine, bir nefes daha çek,
    bu rüzgar her vakit böyle esmeyecek.
    0 ...
  9. 6.
  10. Aza kanaat etmeyi bilen, kaderci şairimizdir. Bir lokma bir hırka felsefesini benimsemiştir, okunası şiirleri vardır.
    0 ...
  11. 7.
  12. cemal süreya'nın hakkında "ziya osman saba şiirinde hiç terlemedi. onun şiiri bir gün bir trafik kazasına kurban gidecek küçük dayının şiiridir" dediği bir büyük şairdir.

    bir şiiriyle de analım ustayı.

    yetişir

    beni hatırladıkça,
    arasıra gönlümü al.
    sokakta görünce,gülümse,
    yanıma yaklaş,
    az elin elimde kal.

    evine misafir geleyim,
    kahvemi sen pişir.
    taze doldurulmuş sürahiden
    bir bardak su ver
    yetişir...
    2 ...
  13. 8.
  14. en ünlü eserlerinden biri mesut insanlar fotoğrafhanesi olan şair.
    1 ...
  15. 9.
  16. yedi meşaleciler topluluğunun en popüler ismidir. eller şiiri muhteşemdir.

    ELLER

    Eller, hepsi de beşer tane parmaktan,
    Eller, türlü türlü... Yaşamaktan.

    Boynu bükük eller, dizlerin üstünde,
    ister bir yabancının, ister kardeşimin de!

    Eller, göbek üstünde, yok bir şey umurunda.
    Ellikten çıkmış eller, ekmek uğrunda.

    Derileri soyulanlar çamaşırdan.
    Eller, avuç içleri nasırdan.

    Karımınkiler öylesine, çocuğuma bakmaktan,
    Tahta uğmak,sabah karanlığı ateş yakmaktan.

    Açılmış, kapanmayacak avucundan belli
    Dilencinin eli.

    Eller,eteklerde, baygın düşmüş bir ara.
    Eller, sarılmış demir parmaklıklara.

    Bir elim kalem tutmuş, yazı yazar.
    iki elinde kazma, toprağı kazar.

    Eller var titrer durur, el var yumuk yumuk.
    El var pençe olmuş, el varyumruk.

    Hepsi de etten, deriden, tırnaktan;
    Farkları yok ama dal ucunda yapraktan.

    Atmış elindekini, tutmayacak bir daha,
    Eller görüyorum, eller, açılmış Allah'a...



    ZiYA OSMAN SABA (1940)
    2 ...
  17. 10.
  18. geçen zaman

    Hiç olmazsa unutmamak isterdim.
    Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar...
    Yalnız bırakmayın beni hatıralar.
    Az yanımda kal çocukluğum,
    Temiz yürekli uysal çocukluğum...
    Ah, ümit dolu gençliğim,
    ilk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim...
    -Doğdugum ev. Rahatlıyacak içim duysam
    Bir tek kapının sesini.
    Arıyorum aklımda bir ninni bestesini...
    Böyle uzaklasmayın benden, yasâdığım günler.
    Güneş, getir bir bayram sabahını.
    Açılın açılın tekrar
    Çocuk dizlerimdeki yaralar,
    Hepiniz benimsiniz:
    Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar...
    Yalnız hatırlamak hatirlamak istiyorum
    Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün,
    Rengine doymadığım o sema,
    Ahengine kanmadığım ırmak.
    Bırakıp herşeyi nereye gidiyorum?
    Neler geçmişti aklımdan,
    Nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm?
    Ah nasıldı yaşamak?
    5 ...
  19. 11.
  20. yiğenimi geçen haftaki edebiyat ödevi.

    pardon olayı kişiselleştirmeyelim. lise son sınıfların geçen haftaki edebiyat ödevidir.
    0 ...
  21. 12.
  22. öss öğrencilerinin zos diye kodladığı şair kişidir.
    0 ...
  23. 13.
  24. Şiirlerinde çocukluk ve ilkgençlik anılarına bağlılık, yaşamın küçük mutluluklarından duyulan sevinç, acıma duygusu, iyilik düşüncesi, istanbul sevgisi, Tanrı'ya şükran, ölüm gerçeğini kabulleniş gibi konuları, gözlemci ve dışavurumcu bir tarzla genellikle hece ölçüsüyle, ama kimi zaman serbest ölçüyü de kullanarak işlemiştir.
    O günü görmek için sade bekleyeceğiz
    Göreceğiz bir sabah yeşil tomurcukları
    Hazırlanıyor gibi, gökyüzü, ufuk, deniz
    Bir sabah dökülecek baharların baharı

    Bu bahar yalnız mesut günler taşımaktadır
    Başbaşa kalacağız kenarında bir suyun
    Göz alabildiğine yeşil uzanan çayır
    Bir saadet içinde sessiz otlayan koyun

    Bu bahar güleceğiz en içten bir sevinçle,
    Bir melek ordan bize uzatacak elini
    Beni bırakma kalbim, kalbim sen bana söyle
    Ümitlerin en güzelini
    2 ...
  25. 14.
  26. --spoiler--
    Yeşil pencerenden bir gül at bana,
    Işıklarla dolsun kalbimin içi
    Geldim işte mevsim gibi kapına
    Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ

    Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak
    Ben aşkımla bahar getirdim sana
    Tozlu yollarından geçtiğim uzak
    iklimden şarkılar getirdim sana.

    Şeffaf damlalarla titreyen, ağır
    Koncanın altında bükülmüş her sak
    Seninçin dallardan süzülen ıtır
    Seninçin karanfil, yasemin zambak

    Bir kuş sesi gelir dudaklarından
    Gözlerin, gölümde açan nergisler
    Düşen öpüşlerdir dudaklarından
    Mor akasyalarda ürperen seher.

    Pencerenden bir gül attığın zaman
    Işıkla dolacak kalbimin içi
    Geçiyorum mevsim gibi kapından
    Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.
    --spoiler--
    3 ...
  27. 15.
  28. yedi meşalecilerin 6 şairinden birisi. şöylede güzel bir şiiri vardır...

    bütün saadetler mümkündür..
    şu kapının açılması,
    içeri girivermen,
    bahar, kuşlar, gündüz.
    ve bütün dünya
    bir an içinde gürültüsüz.

    bütün saadetler mümkündür...
    bahtsızların biraz gülümsemesi...
    körlerin gün görmesi,
    mümkündür bütün mucizeler...
    ana, baba, evlat, bütün kaybolanlar...
    ebedi bir sabahta buluşmamız bir daha.

    ölüler! hepimiz için yalvarın allah'a...
    0 ...
  29. 16.
  30. cahit sıtkı tarancının yakın arkadaşıdır aynı zamanda.cahit sıtkının mektupları ziyaya mektuplar olarak kitaplaştırılmıştır.
    1 ...
  31. 17.
  32. dizeleri çok yakındır bizlere, sımsıcaktır...

    Bütün saadetler mümkündür...
    Şu kapının açılması,
    içeri girivermen,
    Bahar, kuşlar, gündüz.
    Ve bütün dünya
    Bir an içinde gürültüsüz.

    Bütün saadetler mümkündür...
    Bahtsızların biraz gülümsemesi...
    Körlerin gün görmesi,
    Mümkündür bütün mucizeler...
    Ana, baba, evlât, bütün kaybolanlar...
    Ebedî bir sabahta buluşmamız bir daha.

    Ölüler! Hepimiz için yalvarın Allaha...
    4 ...
  33. 18.
  34. "ah bütün sevdiklerim,
    her şey, herkes
    anlıyorum birbirinden mukaddes
    alıp verdiğim her nefes."
    1 ...
  35. 19.
  36. cahit sıktı tarancı ile çok yakından arkadaşdırlar. yedi meşalacilerin içinde topluluk ilkelerine bağlı kalan tek isimdir. sebil ve güvercinler adlı şiiri ile ünlenmiştir.
    1 ...
  37. 20.
  38. Yedi Meşaleciler takımının kaptanıdır efendim.. Deneme sınavlarında sıkça sorulur.. Özellikle sebil ve güvercinler şiiri ile mesut insanlar fotoğrafhanesi hikayesi hayli mühimdir..

    Sebil Ve güvercinler

    Çözülen bir demetten indiler birer birer,
    Bırak, yorgun başları bu taşlarda uyusun.
    Tutuşmuş ruhlarına bir damla gözyaşı sun,
    Bir sebile döküldü bembeyaz güvercinler...

    Nihayetsiz çöllerin üstünden hep beraber
    Geçerken bulmadılar ne bir ot ne bir yosun,
    Ürkmeden su içsinler yavaşça, susun, susun!
    Bir sebile döküldü bembeyaz güvercinler...

    En son şarkılarını dağıtarak rüzgâra,
    Beyaz boyunlarını uzattılar taslara...
    Bir damla suya hasret gideceklermiş meğer.

    Şimdi bomboş sebilden selviler bir şey sorar,
    Hatırlatır uzayan dem çekişleri rüzgâr
    Mermer basamaklarda uçuşur beyaz tüyler.
    1 ...
  39. 21.
  40. istanbul

    Seni görüyorum yine istanbul
    Gözlerimle kucaklar gibi uzaktan
    Minare minare, ev ev,
    Yol, meydan.

    Geliyor Boğaziçi'nden doğru
    Bir iskeleden kalkan vapurun sesi,
    Mavi sular üstünde yine
    Bembeyaz Kızkulesi.

    Bir yanda, serin sabahlarla beraber,
    Doğduğum kıyılar: Beşiktaşım.
    Baktıkça hep, semt semt, yer yer,
    Beş yaşım, onbeş yaşım, ah yirmi yaşım!

    Durmuş bir tepende okuduğum mektep,
    Askerlik ettiğim kışladır ötesi.
    Bir gün bir kızını benim eden
    Evlendirme dairesi.

    Benim de sayılmaz mı oralar?
    Elimi tutar gibi iki yanımdan,
    Babamın yattığı Küçüksu,
    Anamın toprağı Eyüpsultan.

    Önümde, açık kollarıyla boğaz,
    Çengelköy'den aktarma Rumelihisarı.
    istanbul, istanbul'um benim,
    Kadıköy'ü, Üsküdar'ı...

    Gün olur, Köprü ortasında durur
    Anarım, Adalar'da çamların uykusunu.
    Gün olur, Beyoğlu'nu özler içim,
    Koklamak isterim Tünel'in kokusunu.

    Bulut geçer üstünden,
    Gemi gelir yanaşır
    Bir eski türküdür, kulağıma fısıldar,
    "içi dolu çamaşır."

    Göğünde tanıdım ayın ondördünü.
    Kırlarında bilirim baharı,
    Herşey içimde, herşey,
    istanbul yadigarı.

    Bir daha görüyorum seni dünya gözüyle,
    Göğün hep üstümde, havan ciğerlerimdedir.
    Ey doğup yaşadığım yerde her taşını
    Öpüp başıma koymak istediğim şehir!

    Ziya Osman Saba.
    0 ...
  41. 22.
  42. edebiyat hocamızın hastası olduğu şair. her ders öncesi ve sonrasında bi şiirini mutlaka okurdu. öyle ki lise bitmeden herkes en az bi ziya osman saba şiiri ezberlemiştir. zaten o dönem bizim sınıftan kime sorsalar, en sevdikleri şair ziya osman saba'dır. hala de öyledir. kimse başka şair bilmiyordu ki...
    0 ...
  43. 23.
  44. hayatının şatafatsızlığı şiirine de yansımıştır. hep bir özlem söz konusudur şiirlerinde. geçmişe, çocukluğa..
    0 ...
  45. 24.
  46. dönek değildir. şiir anlayışından vazgeçmemiştir. hiçbir zaman...
    0 ...
  47. 25.
  48. yedi meşalecilerin en sadık yazarıır. topluluk dağıldıktan sonra bile yedi meşaleciler anlayışına bağlı kalmıştır. sebil ve güvercinler, geçen zaman, nefes almak eserlerinin bazılarıdır.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük