--spoiler--
Etnik temelli yani yaygın adıyla ırkçılık ile suçlanan Gökalp hiçbir zaman ırkçılığın savunuculuğunu yapmamıştır.
Gökalp ulusculuğu, kültürel bir ulusçuluktur. Yoğun bir şekilde kültür milliyetçiliği vurgusu yapan Gökalp,
etnik milliyetçiliğe/ırkçılığa karşı bir düşünce yapısına sahip olmuştur.
Ona göre, toplumların karakterleri kalıtımsal değil, kültür ve eğitim yoluyla şekillenmektedir.
--spoiler--
ziya gökalp araştırmaları, çoğu zaman araştırmacıların bile uğraşmaya vakit ayırmadıkları boş, uydurulmuş, anlamsız bilgi yığını ile doludur. birde türk bilim dünyasının "descartes"i diye görenler var ki akıllara zarar, ziya gökalp'in bilim anlayışı üzerinde yazılmış, söylenmiş bir tane bile eseri veya sözü yoktur. ırkçılık üzerine kurulmuş turancılık'tan başka, bu akıma hayat vermesine rağmen çömezi 'nihal atsız' kadar da değer görmez ve sevilmez.
Kendisini, hayata pozitivist olarak başlayan sosyolog Emile Durkheim'ın şakirdi olarak tanımlayan ittihatçı-Türkçü ideolog. ileriki yıllarında Durkheim'ı eleştirerek pozitivizmden rasyonalizme kaydıysa da, özellikle dinle ilişkileri açısından pozitivistti. Nitekim 1916-1917'de, Şeyhülislamlığın kabine dışına çıkarılması, medreseler ve vakıflarla ilgili konuların laik bakanlıklara aktarılması ve medeni hukukta düzenlemeler yapılması, dinci çevrelerden gelen büyük protestolara rağmen Kuran'ın Türkçeye çevrilmesi ve cuma hutbelerinin Türkçe yapılmaya başlanması, Ziya Gökalp'in görüşleri doğrultusunda olmuştu.
bırakın osmanlıyı, tarih boyunca pek çok ırktan pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış ve halen bu mirası paylaşan insanların yaşadığı günümüz türkiye'sinde bile ırkçı düşünce hepimiz için dile getirilebilecek en son söylem olmalıdır bence. son bir saattir okuduğum tüm entrylerde hemen tüm yazarların şaşmaz bir şekilde türk milliyetçiliğini övdüğü ziya gökalp; pek az bir yergi ile karşılaşmış olsa da çoğunlukla beğenilere mazhar olmaktadır. sanırım tarihe mal olmuş bir şahsiyet olarak hakkıdır tüm bu övgüler. ancak dün osmanlı bugün ise türkiye için milliyetçilik fikirlerinin nelere mal olduğu ve olacağını düşündükçe neden daha objektif ve olabildiğince yansız bir analize ihtiyacımız olduğu gerçeği daha iyi anlaşılacaktır sanırım. düşünelim; dün nasıl ki bir imparatorluk için türkçülük esaslı bir yapıştırıcı etken olamadıysa bugünün türkiyesi için de, aksine varlığı ile kürtçülüğü beslemekten öte işe yaramayan bir ayrıştırıcı etken olarak hala karşımızda durmaktadır. öyle ki beslediği kürtçülük bir yana yazarın var olan ek özellikleri nedeniyle de doğal sahiplenmenin veya yadsımanın bir sonucu olarak türk-islam ayrışmasına da hizmet etmektedir aynı zamanda. bu durumun; kimilerince belirli bazı yazarların manuple edilmesiyle yükselen ırkçılık üzerinden, kimilerince etnik ve sosyo-ekonomik yapımızın tarihsel süreçlere verdiği doğal bir cevap ile yada daha başka pek çok kontrol edilebilir veya edilemeyebilir etken dolayısıyla giderek bir bölünme sürecine yol açacağı muhakkaktır. ek olarak idealleri olan bir örgüt (ayırt etmeksizin insanların iyiliği için çalışan bir örgüt neden gizli olur? biri bana bunu açıklamalı.) ve aynı zamanda imparatorluk dışından maddi manevi desteklenen bir partiye de üye olduğu bilinen bir insan ne kadar özgür fikirli olabilir ki? osmanlı da olduğu üzere, fikir adamları ve sanatçıları özgür olmayan bir ülkenin bağımsız olabileceğine inanmıyorum ben. tıpkı özgür olmayan sanatçıların, bilim adamlarının ve yazarların da büyük olmadığı gerçeği gibi.
yetiştirdiğimiz en önemli aydınlardan biridir. türkçülüğün fikir babası olarak tanınır. kürt kökenli olduğu iddiaları ise tamamen uydurmadır. (bu iddiayı ingiliz yanlısı ali kemal ortaya atmıştır.) hatta kendisine kürt diyen düşmanlarına, malta'da yazdığı bir şiiriyle cevap vermiştir:
...
"türklük hem mefkûrem hem kanımdır
sırtımdan alınmazki kürk değil
türk hâdimine -türk değil- diyen,
soyca türk olsa da p*çtir, türk değil! "
şiirinin son dörtlüğü böyledir. ziya gökalp'in başka bir özelliği de hars (kültür) milliyetçisi olmasıdır. ırkî milliyetçiliği reddeder. ulus devletini savunur, ancak bir topluluğu millet yapan unsurların başında kültürün ve dilin geldiğini söyler. bu da zaten cumhuriyetin temel kuruluş felsefesidir.
daha sonraki dönemlerde ziya gökalp'in kürt olduğu yalanı tutmayınca, -necip fazıl gibi- bazı dinci yobazlar, ortaya daha da komik bir iddia atmışlardır. bu da ziya gökalp'in başını duvarlara vura vura intihar ettiği iddiasıdır. toplumun dini hassasiyetini kullanarak, bu tür büyük milliyetçi bir aydının toplum tarafından sevilmesini önlemek için bu tarz iftiralar atmışlardır. ziya gökalp'in bu şekilde öldüğü doğru değildir. kendisi hastane yatağında huzur içinde ruhunu teslim etmiştir. ancak bu tür iddiaları dillendirenlerin nasıl ölecekleri(!) ise hâlâ merak konusudur.
Toplumbilimci, Türk milliyetciliğinin babalarından sayılan vatansever bir insan. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk kendisi için ''fikirlerimin babası'' sıfatını kullanmıştır.
kendisi bizzat hemşerim dir, amma ve lakin diyarbakır ve çevre illerde sevilmeyen bir şahsiyettir, okadar sevilmezki 1 buçuk milyonluk diyarbakırda bir tane ziya ismine rastlanmaz, hatta okadar sevilmezki adı ziya olanlara selam bile verilmez.