ünvanlarının sonundaki mühendis vurgusundan dolayı bir türlü açığa çıkmamış gerçek. işte söylüyorum ziraat mühendisi mühendis değildir aga. devlet kadrosuna kapağı atıp eli dikene değmeden emekli olanları var. mühendis dediğin yatmaz it gibi çalışır. bırak ya. evet.
Ziraat mühendisiyim ve mühendisim. 4 yıl lisans eğitimini ottan boktan şeylerle değil mühendislik için gerekli doneleri öğrenmekle geçiriyorsun. Okulda almadığın ders kalmıyor. Ekonomi, istatistik, matematik, genetik, botanik, entomoloji, fitopatoloji, zooloji, tarım ekonomisi...vsvsvsvs ziraat mühendisliğinin kendine ait bir sürü bölümü var. işte bu başlıktaki bakış açısı nedeni ile memleketteki ziraat mühendisleri mecburen başka alanlarda çalışıyor; tarla, taş, toprak, arazi de recidence inşaatları için müteahhitlere veriliyor. Ya da bilemeyeceğimiz envai çeşit yazmak istemediğim mevzular. Tarım ülkesindeyiz, toprağımız mahsulümüz bereketli fakat neden se dış alım yapıyoruz. Alımı yaptığımız ülkeler de ana malzemeyi para ile yine bizden temin ediyorlar. Yani özetle bizden aldıklarını bize satıyorlar. Ziraat Mühendisliği de diğer tüm meslek birimleri kadar kutsal ve saygıdeğer bir meslek ve bir mühendislik. Okuyamamışlıktaki birsürü etkenin varlığını benimseyip kabul eden ve kişiye okumuşluğuna göre not vermeyen birisi olarak diyebilirim ki, Okuyamamış insanların okumuşluğa dil uzatması durumundaki acizliği saymazsak kimsenin yüceltip düşürmesi ile 4 yıllık lisans diploması delinemez, ismi ve muhteviyatı mesleğin kutsallığı değiştirilemez.
mühendis olma ön koşulu nedir diye düşündüren önermedir. 1250 tl maaşla gece gündüz it gibi çalışmaksa aynı şekilde çalışıp asgari ücreti göremeyen işçiler var, projenin beyin takımını oluşturan ekip desek, patronun 0 teknik bilgiye rağmen senden daha çok şey bildiğini iddia ettiği bir ülkede yaşıyoruz. eline malzemeyi alıp sahada iş yapmak desek teknikerlerden bi bok bilmezsin kay şöyle kenara , artisliğin kime senin vs. tepkiler. eee peki ne bok yiyecek bu mühendis? maalesef türkiye'de diploması olan herkes bir şekilde mühendistir. eğer sorgulayacaksan yaptığı yapmadığı şeyi değil, mühendisli fakültelerinde verilen eğitim düzeyini ve bunun iş sektörüne nasıl entegre edileceğini sorgulayacaksın. bu yazdığım sadece ziraat mühendisleri değil tüm mühendislik dalları için geçerli. şu an mühendisten bekleneni belirtin, onu bi topluma ve fakültelerde öğrenciye söyleyin biz mühendisler de ona göre işimizi yapalım siz de siz şöylesiniz siz böylesiniz diye uzaktan atıp tutmayın
mühendislikten kasıt arzu edilen şeye göre planlama matematiği etkin bir şekilde teknolojiyle birlikte kullanmaktır örneğin bir inşaat mühendisi hep aynı kalınlık genişlikte ezbere bina projesi çiziyorsa makine mühendisi ezberlemiş hep motorda yanı şeyleri yapıyorsa üretimde kaliteye bakıyorsa veyahuut kimya mühendisi yeni bir deterjan üretmek yerine devamlı aynı oranarda kimyasalı kullanıyorsa gıda mühendisi yeni bir çikolata yapmıyorsa hep aynı şeyleri ezbere yapıyorsa kusura bakmayın mühendis değildir o kişi bu doğrultuda ar-ge de çalışanlar yeni bir şey üreten tasarlayan kimseye mühendis derim ben eğer keza bir ziraat mühendisi eğer hibrid tohum yapıyorsa ne bilim tohumculukta susuzluğa dayanıklı sebze yapıyorsa buna mühendis denir kanımca.
böyle düşünen tipler yüzünden türkiyenin ezik kalması. brazlyanın yakın zamanda g 7 ye girecek olmasının tek sebebi tarımda aşırı ilerleme göstermesi ve ziraat mühendisleri sayesinde 4 ülkeyi besleyecek ürün yetiştirme kapasitesinde olması = güçlü olmasıdır. insanımız lümpen olduğu için tarım ve hayvancılık denilince sallamaz ama bu ikisi en temel ihtiyaç besindir, çin amerika rusya brezilya japonya gibi aşırı güçlü ülkelerin tek ortak noktası sanılanın aksine silah gücü değil tarım ve hayvancılıktır a. q mun salakları.
Bu isi hakkiyla yapan adamlarin muhendis oldugunu anlayan kisi olarak, genis bir yelpazesi olup, bence ulkede pek politikasinin yapilmagi ve bundan dolayi da kisir kaldigi meslektir.
devlet planlama teşkilatı tarafından yapılan 5 yıllık kalkınma planlarının o pek meşhur olduğu 70 ve 80'li yıllarda üniversitelere, ülkenin gelecekte gereksinim duyacağı ziraat mühendisi sayısına bağlı olarak öğrenci almak yerine, eldeki akademisyen kadrosuna kürsü bulmak için ardı-ardına ziraat fakülteleri açılır iken, bu günlere gelindiğinde, 15-20 bin ziraat mühendisi fazlamız olacağını bilmek için müneccim olmaya gerek yoktu elbet! lakin, bu tümüyle siyasi iradelerin yani o dönem hükümetlerinin kararıydı.
dünya 60'ların sonunda uzaya gitmeye başlar ve tüm gelişmiş ülkeler üniversitelerini uzay teknolojilerine göre kurgularken ülkemizde, öyle oldu-böyle oldu fakat boy boy ziraat mühendislerimiz oldu. e! onları bir yerlerde istihdam edecektik haliyle. örneğin; 2000'li yılların başlarında türkiye atom enerjisi kurumu'nda çalışan mühendislerin %30'u ziraat mühendisiydi ki haklı olarak "ne alaka!" diyeceksiniz.
- evet! tabiri caizse kel alaka! ama ne yaparsın? matematikçimiz- nükleer fizikçimiz yok! size ziraat mühendisi verelim idare edin!
trajikomik bir durumdur ama gerçektir. bu ülkenin, hangi beceriksiz ve basiretsiz insanların elinde oyuncak edildiğinin, kimlere yaranmak ya da hoş görünmek için geleceği, yani bu günleri ile nasıl oynandığının yaşanarak görülmesi açısından ibret verici bir tablodur.
70'li yıllarda ziraat mühendisi olmak için tıp fakültesi civarında puan almak gerekirken günümüzde üniversite sınavında matematik yanlışları doğrularından çok olan bir öğrencinin sahip olabildiği ünvan olan mühendisliğin* artık beyaz yakalı işçilik olduğu gerçeğinin yanında hiçbir şey değildir.