abilerim ablalarım şu başlığını görmüş olduğuz zirve nacizhane bir zevkin hiç bir masraftan kaçınmayıp hazırladığı bir zirve olup, tüm abd, japon, italyan, çek cumhuriyeti, arap emirlikleri tarafından katılmak için aylardır sıra bekleyen milyonların gözbebeğidir.
tüm imkanların sınırları zorlanarak ankaranın soğuğunda fresh halde kapınıza kadar gelen bu zirveye; katıldım, katılmadım, duymadım,duymadım bilmiyorum demeyin. üzülmeyin. ayrıyetten hiç bir masraftan kaçınılmayan zirvede biralar bildiğin kutu bira olup 20. biradan sonrası müessenin ikramı, 19. birada komaya girenler ise sınırsız sağlık sigortası kapsamında olacaktır.
fantezi kelime anlamı sonsuz sınırsız hayal olan, içinde herhangi cinsel ifade bulundurmadığı halde zihnin hangi panceresinden bakıldığına göre şekillenen kelimedir.
fantezi müzik, fantezi kumaş fantezi giysi gibi türevlerinde nasıl herhangi cinsellik barındırmıyor ise zirvede de gayet barındımamaktadır, çünkü perdesi aralanacak olan katılımcılarda bu tip bir zihniyete sahip kişi bulunmayacaktır. gece aralanacak olan zihnin fantezileri; sonsuz eğlence olacaktır.
şuan olan zirvedir. enty zirveden girilmekdedir. hatta deminde markasiz teşrih buyurdu, gayet de hoş oldu hatay caddesinde angodayız, okuyan atlayıp gelsin efenim. tam adres zirveboxda yazmakdadır. bilemeyen bana sorsun
öyle böyle değil. bildiğin hayatımda geçirdiğim en muhteşem zirveydi. yani şimdiye kadar 50 zirveye falan katıldım. tamam ulu zirvelerinin çoğunu kendim yaptım ama bunun gibisini görmedim. gerçekten güzel bir zirveydi. insanlar eğlenceli ekstra adamlarsa bombaydı. herkes hakkında ayrıntıları daha sonra yazacağım fakat güzel güzel ve güzeldi.
sırf binary zirve için başkent gazinosu assolistini ayarladı zannetim meğerse öyle değilmiş şarkılarını sadece ulusözlük z.p.a. zirvesi için söyleyen aci ama gercekmiş. markasiz da ingilizce söylediği şarkılarda fena değildi. bir de dünyaca ünlü piyanist oğuz ağabey vardı seni hiç unutmayacağım oğuz ağabey.
aklımın üçtuğu zirvedir. gelmeyenin bi yerlerine fena çakmıştır. çıkışta ben acı ama gerçek ve markasız dolmuş kovalamışızdır. gecenin sonunda tiizden sarhoş olmuşumda halada düz yürüyemiyorumdur.. çok eğlendik bir yazar arkadaşımızın ismini vermeyecem ama gayet kons tadında mikrofonu elinden düşürmedi... (bkz: o kendini biliyor)
öyle çok kalabalık değildik gelen gideni çok olan bir zirveydi. eli onu bunu tutan tutmayan herkes davetliydi. benim el mikrofonu bir tuttu bir daha da bırakmadı. şu an 10 kadar insan sayemde sağır.
çok eğlendim, oradaki istisnasız tüm yazarlar tanımaktan mutluluk duyulacak insanlar. neden insanların zirveye katıldıklarını artık anlıyorum.
zirvedeki insanların samimiyetine inanılır mı? bilmiyorum ama ben hepsinin samiyetine çok inandım, toplamda 4-5 saatlik hayatıma giren insanlar ne kadar sevilebilirse ben en az bunun 10 katı sevdim hepsini.
esas eğlencenin başladığı kısımlarda ortadan yok olduysam da geçirdiğim süre içerisinde gerçekten çok eğlendim. açıkçası çok gergindim ben gelirken, ama karşımda bulduğum sıcak ve samimi insanlar sayesinde çok kısa bir süre sonra bu gerginliği üzerimden rahatça attım. kendim ve misafir olarak gelen arkadaşlarım adına herkese çok teşekkür ediyorum.
dersaneden kaçırılıp, götürüldüğüm zirvedir. az bir süre kalabilmeme rağmen güzeldi bayaa. eğlencenin tavan yaptığı anlarda da orda bulunmayı istediysem de malum ygs-lys buna izin vermedi. bi dahakine artık..
aci ama gerçek içine Ajda Pekkan kaçtı sandım... Eline mikrofonu bir aldı, bir daha bırakmadı arkadaş. Dans etmeler, elleri havaya kaldırıp gözleri kısarak söylemeler filan. Çok fenaydı, çok!
kerter, bildiğin "kerter kelle" oldu. O kadar dedim "şu biraları susuz içme çarpar" diye ama, dinlemedi. Hah, detayı unutuyordum az kalsın, adamın elinden tuttup yatağa götürdüm. üzerine battaniyeyi de örtüp, bir yanağında öpücük kondurup, iyi geceler diledim.. valla! geri uyandı ama hayta!
awhnin sevgi fabrikası, sana bir gün öyle bir içireceğim ki, neler yediğini ancak kustuğunda anlayabileceksin! neyse, adam sessizliğini korumaya devam ediyor efenim, dili var ağzı yok, casus falan olabileceğin hakkında düşünceler geliştiriyorum...
markasız, adam mikrofonu eline bir aldı, başladı Fince parça söylemeye, şaka değil ya, bildiğin kütür kütür Fince şarkı söylüyor herif. bülbül gibi şakıdı valla... LOITUMA-LEVAN POLKKA. bir ara pantolonundaki sperm lekerini sordum, "sıvı sabun sıçradı" dedi... "peki" dedim ben de.
complication, bacchante, köşelerine çekilmiş, şirin bir şeyle uğraşıyordu... mutlu görünüyorlardı...
hpoirot34, tanıdığınız an da bağrınıza basacağınız bir şahıs zaten, zirveye kabak kemanesini getirmeyi unutmuş, vücudunu enstrüman gibi kullanarak bize bir şeyler çaldı. Değişik bir çocuk..
maturin, zirvenin ikinci sessiz tekil şahısıydı. normalde dili pabuç gibiymiş, göreceğiz bakalım.
dont tread on me, şimdi nereden başlasam bilemedim. Öncelikle bizden daha farklı bir atmosfere sahip olduğu kesin! Yanında bıcırık arkadaşlarını ve korkunca omzuyla cam kıran bir çocuğu getirdi... Hepsi çok tatlılardı... kendisi hep votka istedi ama, kendisi hiç içemedi...
hani benim recebim, "dont tread on me"nin tüm votkalarını içti. sonra da dersaneye gitti, farklı bir yaşam tarzı var.
Notcuk: Sen böyle içmeye devam edersen, okul filan kazanamazsın! Kazansan da okuyamazsın! Okusan da iş bulamazsın! iş bulsan da para kazanamazsın, kazansan da Harcayamazsın!
ben gelmeden önce kalkan bu kızları merak ettim. benden uzun boylu olduğu iddia edilen bu kızlar, benim tarafımdan hala merak konusular. inci sözlük yazarlarıymış zaten. direk saygımı kazandılar. bu arada ben 1.89 boyunda biriyim. ona göre kapışalım.
onunla içmesi hele ki adana'da içmesi çok değişikmiş. absinth içicisiymiş. kulak kesmeler falan sakata gelmemk gerek.
(bkz: mustafa yavaş)
binary saatlerce bu adamdan bahsetti. inatla bekledim onu. dedim kardeş ne ayak bu adam. dedi bekle ve gör. adam geldi 3 cümle etti bana. duygulandım. ağlıyordum neredeyse. sonra da sordu: "sen bu grubun piçi misin?". nooluyoz lan dedim.
tadından yenmez zirveydi. benim için konuşmuyor diyorlar ya ilginç olan bu aslında, o sessizlik dinleye bilene. bana ne kadar yaklaşırsanız bende size biraz daha yaklaşırım hemde hiç uzaklaşmamak üzere... mevlana demiş ya onun gibi işte; Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim. Olur ya ... Kalp durur ... Akıl unutur ... Ben dostlarımı ruhumla severim. O ne durur, ne de unutur.
yoksa bende allahın verdiği nefesimizi boşa harcamayalım zihniyeti hiç olmadı.
bu arada unutmadan söyliyim. ben de şarkı söylerken sehpaya oturmuşum. sehbanın kırılmasının sonucu güm diye yere düştüm. rezil olur gibi oldum ama bir şey olmadı. herkes de dalga geçti. ama uzatmadılar saolsunlar. her gece ağladım biliyor musun?