buzdolabının kapağını açıp ne alacağını bulamamak, "ben ne için gelmiştim buraya yahu?" diye düşünmek, ineceği durağı kaçırıp bir sonrakinde inme hali diye tanımlayabileceğimiz durumdur.
asıl yorgunluk budur işte. düşünemez olursunuz, dikkatinizi toplayamazsınız ve acayip bir unutkanlık olmaya başlar. boş boş bakarsınız artık. öyle uyuyup uyanayım da geçsin demekle de olmaz. esaslı bir tatil gerekir bu yorgunluğun geçmesi için. ama sakin bir tatilin, sessiz sedasız küçük bir sahil kasabasında yapılacak bir tatil gibi mesela.
insanın üstüne çöken yorgunluktur. devamlı aklınızda ne olacak acaba şüphesi ve düşünesi vardır. beklenmedik yerden gelen darbeler tam kalktık düzelttik işleri derken tekme yemeler zihinsel yorgunluğu arttırır. uyurken bile düşünür mü insan? bu kadar çok ağırlığı zihin kaldıramaz. kaldıramıyorum zaten.