mutsuz hayat yaşadıklarını bilemeyeceğimiz gibi mutlu bir hayat yaşamadıklarını da bilemeyiz. Tıpkı bizimle sağlıklı bir iletişim kuramayan diğer insanlar gibi zaten söylem insanın içini bize gösteren şey de değildir. Mutlu gibi gözüken bir insan hiç de mutlu olmayabilir. Biz hep hayatın akışına engel oluyor gibi gördüğümüz şeylerle sınananlara mutsuzdur bu gibi bakarız ama o insanlar kendi iç dünyalarında kuşları daha güzel görüyor, rüzgar suratlarına çarptığında daha fazla zevk alıyor olabilirler, sizin değer vermediğiniz bir insan gülümsemesi onları çok daha mutlu ediyor olabilir. insanlar her şeyi kaostan kaçmak için yaparlar bence. Tanrı da toplum da felsefe de insanların kaostan kaçmasından dolayı olmuştur. Bilip bilmediğini bilmeyen bir varlığın biliyormuş ya da bilmiyormuş gibi davranabileceği başka bir şey olamaz aslında ama insanlar kaostan kaçmak için toplumu oluşturdukları gibi tanrıları yaratmışlar, sonra sanki bilgiyi kaybeden bilgiyi kaybettiğini söyleyebilirmiş gibi felsefe yapmışlardır. Hepsinin kökeninde yaşamla gelen kaosun anlamsızlığından kaçış vardır. insanlar felsefe yaparak kaosa gitmezler felsefeyle kaostan kaçmaya çalışırlar aslında. bilmeyenler bütün olarak kaosun içinde ve kaostan çıkmak için çaba göstermekte tabi bu çaba ve bu gidilen yol hakikate alınan yol değil. bu gidiş bilene muhtaçlıktan. Evrenin doğuşuyla yol alışıyla insanın doğuşu ve yol alışı arasında fark olduğunu düşünmüyorum. Zihinsel engelli olarak tanımladığımız insanlar içinde yol aldığımız anlamsızlık yolunda bir nebze duraklayıp kaostan daha fazla kaçıp etraftaki güzelliklere daha tadına vararak bakıyor olabilirler.