insanoğluna yüzlerce yıldır yapılandır.
Parayı elinde bulunduran şeytanın küresel temsilcileri tarafından yapılır.
Her ülkede adamları vardır.
Dinlediğimiz müzikler, izlediğimiz filmler, programlar, haberler, sosyal medya vs yoluyla zihinleri kontrol altına alırlar.
....bir bakıma türkiye’de pratiği –teorisi de!– benimle meşhur olan bu iş, “ilim sınır tanımaz” tesellisiyle lût kavmine parmak ısırtır melânete ve yardımcı unsurlarla insanı robotlaştırmaya davranmışken, diğer yönüyle “dünyada” da kıstırılmış fertler üzerindeki tecrübelerin sınırını aşamamıştır.
bu ikazdan sonra bildirmeliyim ki, gerek yaşamış kobay ve gerekse mevzuu alâkadar eder buudları işaretlemek bakımından, galiba dünyada da ilk örneğim!
salih mirzabeyoğlu- telegram
mütefekkir s.mirzabeyoğlu'nun 16 yıl kaldığı hapishane sürecinde kendisine uygulanan telegram -zihin kontrolü işkencesine maruz kalmıştır. ve çıktığı zaman da sürdüğünü dile getirmiştir.
vefatından çok kısa bir süre evvel bir gazeteci ile yaptığı telefon konuşmasını kayda aldırarak bu aralar bu işkencenin arttığını vurgulayarak '' başıma birşey gelirse bilinsin ki telegram'dan'' diye belirtmiştir.
bu konuşma yapıldıktan takribi 20 gün sona beyin kanaması(!) sonucu hastaneye kaldrılmıştır ve yaklaşık 10 gün sonra
vefat etmiştir. (şehid inşallah)
...gün gelecek, insanlar da telsizle yönetilecekler; tıpkı şimdiki otomatlar gibi.
anlıyor musun?
büyük, küçük herkes radyo dalgalarıyla yönlendirilecek.
bu mevzuda tecrübelere başlandı bile. insanlığın yüksek çıkarları için çalışan ilim adamları çok önemli neticeler ve çok önemli veriler elde etmiş bulunuyor...
Uzun a.. onun sözünü kesti:
''-dur hele! şu ağzından düşürmediğin ''insanlığın yüksek çıkarları'' sözünü pek anlayamadım ben.
yani senin dediğine göre, herkes yanında transistorlu radyoya benzer bir aygıt taşıyacak ve bu aygıttan aldığı emirlere göre mi hareket edecek?
her yerde var mı bu aygıtlardan?''
''çok tuhafsın a... ondan mı söz ediyorum ben?
senin söylediğin aygıt hiç bir şey değil, bir çocuk oyuncağı. hiç kimse, hiçbir şey taşımayacak üstünde; istersen çırılçıplak dolaş sokakta,''biotok-canlı akım''
denen telsiz ve radyo dalgaları seni yine bulacak ve şuuruna aralıksız olarak tesir edecek.
o dalgalardan kimse kaçıp kurtulamayacak...''
''-yaa!'Öyle ha?''
''ne sandın ya!
insan ancak merkezden verilen proğrama göre hareket edebilecek. keyfince yaşadığını, dilediğince hareket ettiğini sanacak ama aslında herşeyi,
aldığı nefesi bile yukarıdan verilen proğrama uygun olacak; herşey oradan ayarlanacak.
bir şarkı söylemen mi gerek?
merkez bir sinyal verecek ve sen şarkı söyleyeceksin.
dansetmen,oynaman mı gerek?
başka bir sinyal verecekler ve sen başlayacaksın oynamaya.
çalışmak mı istiyorsun?
yine sinyalle çalışacaksın,hem de ne çalışmak!
hırsızlık, soygun veya başka bir suç işlemek olmayacak artık.
bütün bunlar eski kitablarda kalacak; çünkü her şey, önceden tesbit edilecek.
diyelim ki dünya nüfus patlaması gibi bir felaketle karşı karşıyadır, yani insanlar hızlıca çoğalmakta ve bunları besleyecek kadar besin bulunmamakta.
ne yapacağız o zaman?
yapılacak şey belli, doğumları azaltacağız.
herkes karısıyla ancak, merkezden bu yolda bir sinyal aldığı zaman sevişecek.
tabii toplumun yüksek çıkarları için olacak bu...
uzun a.... alaylı bir sesle sordu:
-toplumun yüksek çıkarları ha?
-elbette, devletin çıkarları her şeyden önce gelir.
-peki, ya ben bu yüksek çıkarları düşünmeden karımla sevişmek, o işi yapmak istedim, o zaman ne olacak?
-azizim adilbay hiç böyle bir şey olmayacak ki.
böyle bir istek aklının kenarından bile geçmeyecek. karşına dünyanın en güzel kadınını çıkarsalar, seni negatif biotoklar denilen canlı akım etkisinde bırakmışlarsa ona dönüp bakmayacaksın bile.
mesela, savaşta olduğumuzu kabul edelim.
orada da her şey merkezden verilen sinyallere göre olacak. Hemen ilk safta ateşe mi atılmak gerekiyor, atılacaksın.
paraşütle mi atanacak, göz kırpmadan atlayacaksın.
tankın altına sokup mayın mı patlatacaksın?
hemen yapacaksın o işi.
nasıl ve niçin? diye soracaksınız bana.
anlatayım.
merkezden canlı akımla cesaret aşılanacak ve insanda korku diye bir şey kalmayacak.
işte böyle olacak her şey!….''
Uzun a... pek şaşırmıştı. aklından geçeni olduğu gibi söyleyiverdi:
''amma palavracısın ha! bunca yıl okuduktan sonra bunları mı öğrendin?
başına akıl koyan olmamış mı hiç!''
(....)
..... birden korkuya kapıldı.
bu palavracının böyle konuşması hiç sebepsiz, hiç temelsiz olamazdı; çünkü bu söylediklerini uydurabilecek yeteneği de yoktu onun.
(...)
ya söylediklerinde gerçek payı varsa?
ya bazı ilim adamları tanrı olmak hırsına kapılmışlarsa?
kendilerini tanrı yerine koyarak bizi yönetmeye kalkarlarsa? diye düşündü.
korkusu da bundan ileri geliyordu.
yukarıda yazılanlar komplo teorisi gibi görünse de... bu konuda kimse dünyada hiç bir güç veya devlet bunun üzerinde çalışmıyor veya kafa patlatmıyor denemez.
insan... bilimsel olarak
hipnoza müsait ise
şartlı refleks gösteriyor ise
subliminıl mesajları algılayabiliyor ise (üst beyin farkına varmasa da)
şu 3 ünü çaktırmadan becerdiğinde ulaşabileceğin bir şeydir.
ha şu an var mıdır yok mudur... gelecekte olur mu vs... tartışılması gerekn budur.
kontrol edilen zihin serbestliğini yitirmis ayni zamanda zihin sahibi kendisinden daha yüksek kapasiteli bir beynin veya beyinlerin emrinde çalışmaya başlar.
bütün olarak ele alinmasi gereken sadece hipnotik uygulamalarda yinelemenin şiddetine bağlı olarak kişinin tüm düsunceleri degistirilebilinir.
Zihin ile birlikte bedende kontrol edilir. Açıklanmak istenen konuyu ele almak gerekiyor ama bunun için yakın zamanda yayınlanacak araştırma verilerine başvurmak gerekiyor.
Kitlesel kontrol programlarının etkilerinin azalmaya başladığı anda ilk sinyalden daha yüksek şiddetle uygulanan ikinci sinyal verilir. Kitle ilkini yanına koyarak üçüncünün çok zaman geçmeden karşılaşacağı mutlak son olacağını önceden kestirmekte olduğundan kontrol sağlanmaya başlanmıştır.
Programlanmış ve zamanlı sinyallerle kontrol altına alınmak istenen kitle uyarılır. Bahsi edilen sinyaller radyo vericilerinden gönderilen sinyaller olmakta birlikte daha farklı görsel sinyal çeşitlerinin diğer iletişim araçlarıyla uygulanması ile de gonderilebilirler.
Sinyalin alıcısı kişi veya kitlelerdir.
Gönderici ise zihin kontrolörleridir.
Deneme aşamasında olan testlerden biri demo seslerin markalaşmış ürünlerle kombinasyonu yolu uygulamasının tüm zamanların reklam ve tanıtım hizmetlerinde bir çığır açacak olmasıdır. Dahada fazla bilgi vermek gerekirse bir süper markanın belirli sürelerde içine ve dışına yerleştirilmiş konseptli ses yinelemeleri onu orada olmadan marka hatırlatma yolunun bulunur olmasıdır.
Şöyle ki ........
El ayak ile yaptığınız hareketlerde elektrikler geçer o bölgeden felç olmadığınız sürece komut verirsiniz.
Eğer aynı şekilde o bölgeye farklı bir elektrik yollanırsa 2 taraflı bağlantı ile karşıdakinin elini kontrol edebilir.
Böyle cihazlar tedaviler için zaten vardır.
Başkasının kolunu kendi beyninizle nasıl hareket ettirirsiniz?
cia ve fbi gibi kuruluşlar tarafından insanlar üzerinde denenmiştir. kitle kontrolü ve insan davranış düşüncelerinin kontrol edilmesi medya ile de bağlantılıdır. bir zamanlar the arrivals(gelenler) isimli bir belgesel izlemiştim. orda sık sık bahsedilir bu konudan.
sistematik bir şekilde uygulanan ritmik sinyal, milyonların bir ritmi duyduğunda bir ürüne sahip olma isteği duymasını sağlayacak şekilde programlanabilir.
Programlı ses duyulduğu....
ibda mimarı mütefekkir salih mirzabeyoğlu, 4 Mayıs 2018 tarihinde kendisine karşı gerçekleştirilen telegram suikasti neticesi beyin kanaması geçirip hastaneye kaldırılması ve bu süreç akabinde de 16 Mayıs’ta şehid olurken, suikast gerçekleşmeden önce böyle seslenmekteydi:
“bana bir şey olursa bilin ki telegramdan!”
her fırsatta kendisine yapılan bu işkenceyi dile getiren mütefekkir,'' gerek yaşamış kobay ve gerekse mevzuu alâkadar eder buudları işaretlemek bakımından, galiba dünyada da ilk örneğim! diye de belirtmiştir!''
meşhur fizik profesörü michio kaku, cnn’deki mülâkatında en son teknoloji ürünü toyota patentli tekerlekli sandalyeyi tanıtırken, ekrana gelen bu yeni icadın -sadece düşünce ile hareket ettirilen tekerlekli sandalye!- şaşırtıcı görüntüleri eşliğinde şunları söylüyor:
– «elini-ayağını kullanamayan kişiler icin büyük kolaylık getiriyor.kullanıcılar, artık beyin gücüyle, düşünceleriyle tekerlekli sandalyeyi idare edebilecekler.»
spikerin “bilgisayarın insan beynini okuyabildiğini söylemek kolay ve basit mi?” sorusu üzerine cevabı:
– «beyin, elektrik ve manyetik alanlar dahilinde faaliyetini sürdürürken, elektrotlar tarafından kolaylıkla alınabilen radyo dalgaları yayar. Bu, yüz yıla yakın bir süredir biliniyor. Yeni olan, şimdi bir bakıma, NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜZÜ BiLEN, ANALiZ EDEBiLEN BiLGiSAYARLARA SAHiB OLMAMIZ. bu henüz başlangıç.
saniyenin onda biri kadar bir sürede beyin ve bilgisayar ilişkisi ve istenen hareket yaşanıyor.
bu çok hızlı, şimdiye kadar alınamayan bir netice idi. bu, çok büyük bir başarı.
böylece insanlar, gelecekte herşeyiyle telepatik olan eve sahip olacaklar.»